Bizzat başıma geldiği için ben bu durumu çok iyi bilirim.
'İyi bir insanı' terk etmenin ne kadar zor olduğunu yani...
O yüzden salı akşamı
Canım Ailem'i izlerken, finalde içime bir sıkıntı çöktü.
Anılarım canlandı.
Yok, ben nikah masasında terk etmedim adamı, o kadar da acımasız değildim ama, karşı taraf her şey yolunda gidiyor derken 'Ben çok mutsuzum, hadi bana eyvallah,' dedim..
Offf çok sevimsiz, çok sarsıcı, insana çok ağır gelen bir veda şekli bu...
* Hani adam itin uğursuzun teki olur, kumarı, çapkınlığı vardır, dayakçı bir manyaktır, sapıktır, küfürbazdır, saygısızdır, sevgisizdir, sevimsizdir falandır filandır.
Birinden birini gerekçe gösterip, tası tarağı toplar gidersin, arkana da bakmazsın.
Vicdan da yapmazsın.
'Kendi etti kendi buldu, verdiğim şansları iyi değerlendiremedi salak,' dersin.
Ama 'iyi birini' terk etmek, bu kadar kolay olmuyor işte..
Ve bir insanın mükemmel olması, o ilişkinin de mükemmel olacağı anlamına gelmiyor!
* İnsanoğlunun belki de belasını aradığı durumlardır bunlar bilemiyorum.
En azından bana öyle demişlerdi: 'Bulmuşsun böyle adamı, bırakılır mı hiç? Belanı mı arıyorsun kızım sen?' Kimseye derdimi anlatamamıştım.
Ona hiç! Hatta o kadar iyiydi ki, gitmeme bile itiraz etmemişti! Kendisi ölesiye mutsuz olmuş, ama 'Madem sen mutsuzsun demek ki ben seni mutlu edemedim, eh iyi, git bakalım,' demiş ve beni daha da kahretmişti.
Bi bağır çağır di mi be adam! 'Neyin eksik kadın,' de, 'Seni fazla şımarttım herhalde ben,' de, 'Gitmek mi istiyorsun iyi defol git, hatta mümkünse cehenneme git,' falan de...
Bari seni son gördüğüm anlarda canavarlaş da, gittiğim yerde vicdan azabıyla beni kıvrandırma...
Ama yok...
* Sürünen ama bir türlü bitemeyen pek çok evliliğin ardından da bu gerçek var aslında...
Taraflardan birinin 'çok iyi' olması...
Sen istediğin kadar 'hoşt, kışt' da desen, kucağında mırıldanmaktan vazgeçmeyen kediye tekmeyi basamamak gibi...
* İşte bu yüzden
Canım Ailem'in son bölümünde, İlker Aksum'un her zamanki gibi muhteşem oyunculuğuyla hayat verdiği Halim karakteri, gelinin 'Ben yapamayacağım,' deyip kaçmasıyla nikah masasında öylece kaldığında, benim de vicdanımın en derin köşesine süpürdüğüm anılar birden hortlayıverdi.
İçim sıkıldı, ruhum daraldı.
* 'İyi insanı', her şartta sizi seven adamı, bütün huysuzluklarınıza eyvallah diyen kişiyi terk etmek zor, çok zor...
Eros bana bir daha yaşatmasın! (Bu arada gerçekten hassstasıyız İlker'in...
Takipteyiz
Yabancı Damat'tan beri... Adam ağzıyla, mimikleriyle değil, gözleriyle oynuyor.
Helalll!)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 1 Mart 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/01/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.