kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
1 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Binnur Kaya:"Fotoğraf çektirmekten hiç hoşlanmıyorum, fotoğraf çektirmek isteyen birine sempatiyle yaklaşmama imkân yok mesela! Bunu istemediğimi olabildiğince itinayla söylemeye çalışıyorum, anlayışla karşılıyorlar..."

Haksızlık karşısında Şahika olma hakkımı kullanıyorum!

ŞİRİN SEVER
07.02.2009
"Ben de zaman zaman salon kadını çizgimden çıkıyorum, başka türlü olur mu? Öyle yaşanır mı ya! Genelde kabalık yapmamaya çalışırım ama adaletsizlik ya da haksızlık söz konusu olduğunda Şahika olma hakkımı kullanıyorum. Hiç de gocunmuyorum..."..
Bence 'özel yapım' biri o...
37 yaşında heyecanını, utangaçlığını, kırılganlığını yenememiş biri çünkü.
Beyaz'ın programına çıkıp 'konuşamama' halini ekstrem bir durum sanan varsa fena yanılır. Çünkü Binnur Kaya, hala kozasından çıkamamış bir kelebek gibi; gerçekten ürkek, gerçekten kendini açamayan, gerçekten kalabalıklara karışamayan biri. Yani gerçekten 'öyle'! Asla fotoğraf çektirmek istemiyor, çok ama çok zorlanıyor.
Tanışır tanışmaz samimi olamıyor, içini dökemiyor, sizinle başbaşa kalamıyor.
Hele röportaj vermek falan? Aylarca beklemeniz gerekiyor.
Bunların hepsini onunla röportaja gitmeden önce de biliyordum ama şaka gibi geliyordu; oyun, hatta rol gibi.
Gördüm ama. Biz menajeri Özlem Hanım'la lafa daldığımızda, onun utana sıkıla kapıyı tıklatıp "Girebilir miyim?" dediği an anladım.
'Gerçek mi bu, kaldı mı sahiden böylesi' dedim içimden.
Tanışırken, elini uzatırken, hakkındaki övgü cümlelerini dinlerken elleriyle gözlerini kapatıyor, çocuk gibi 'sevindirik' oluyor.
Menajeri anlatıyor; "Asla telefonu sizden önce kapatmaz Binnur." İyi de bütün bunların ardından, kameranın karşısına geçip 'hayvan gibi döktürmek', bu kadar 'canavarlaşabilmek' nasıl mümkün oluyor? İşte bunu merak ettim en çok.
İşte, son iki sezondur ekranın en şöhretli, en fenomen karakterleri Şahika ve Dilber Hanım'a hayat veren Binnur Kaya karşınızda.
Herkese keyifli pazarlar...

* * *
- Avrupa Yakası'nda oynamanız, Şahika rolü hayatınızın dönüm noktası mı?
- Ben öyle görmüyorum. Çünkü bir şey dönmedi, bir şey olmadı ki!

- Facebook'ta, internette fan club'lar kuruluyor, herkes tüm hafta boyunca sizi konuşuyor, acayip fenomen olmuş durumdasınız. Daha ne değişsin?
- Ne bileyim, sevildi belki, çok şükür ama öyle hislerim yok...

- Gerçekten mi?
- Vallahi yok! Bir de dönüm noktası çok büyük bir cümle. Yani hayat için çok büyük bir cümle. Bunlar çok gelip geçici şeyler; söylediğiniz durum şu an için geçerli. Böyle bir yakıştırmayı, hayatımın tamamını etkileyecek bir durum için kullanabilirim en fazla. Çok çok uzun sürecek ve olumlu veya olumsuz hayatımı etkileyecek bir şeyde kullanabilirim. Bu durum şimdi böyle!

- Peki halinize hayret ediyor musunuz?
- Tabii, böyle hayretlerim oluyor. Hiç böyle bir şey beklemiyordum ama bunun bir iş olduğunu hiçbir zaman unutmuyorum. Şunu biliyorum ki şimdi böyle, yarını bilmiyorum.
O yüzden bunu coşkuyla yaşayamıyorum.

- Yani 'ben neymişim' duygusuna kapılmıyorsunuz hiç?
- Öyle bir şey nasıl olabilir ya? Ayrıca ben bunları çok kolay yapmıyorum. Kolay yapıyor olsam, böyle taşkınlıklar yaşayabilirim ama zor oluyor, çıkıp takır takır oynamıyorum ki...
Gerçekten canımın derdinde oluyorum ben.

- Bu kadar kaba saba, bu kadar itici, bu kadar korkunç birini neden sevdik peki; cevabınız var mı buna?
- Onu ben de bilmiyorum ama bence herkesin içinde var bunlar!

- Ece Temelkuran yazmıştı; "Hepimizin içinde çirkin, ağzının kenarından yağ akan, televizyon izlerken ayaklarıyla oynayan kadınlar var. Ama çirkin olmaya hakkımız yok! İçimizdeki çirkinliği ötekileştirmek için de Şahika'nın daha fazla çirkinleşmesine ihtiyaç var" diyordu. Böyle mi sizce de?
- Hatırladım, içimden 'çok teşekkür ederim, çok teşekkür ederim' diyerek okumuştum.
Ben de öyle düşünüyorum; hepimizin içinde bastırdığı, göstermek istemediği, çirkin, gerçek taraflarımızı gösteren biri Şahika.

- En merak ettiğim de şu: Bu, utangaç kadın nasıl canavarlaşıyor böyle kamera karşısında?
- Benim de içimde var demek ki...

- Şahikalık mı?
- Olmaz mı, muhakkak var. Lahmacunla ilgili çoğu anılar gerçektir mesela! (gülüyor).
Ben de Şahika gibi birdenbire patlayabilirim...

- 'Oha, çüş' der misiniz?
- Yok demem. Ama Nil Burak'ın şarkısını yıllarca, hele arkadaşlarım bende kaldığında, sabahları assolist gibi söylerdim.

- Zaten rol yapmıyorsunuz, oynadığınız düpedüz sizsiniz gibi geliyor bana..
- Evet oynarken rezil olmak gibi bir düşüncen olmuyor çünkü, 'şimdi bunu yaparsam rezil olurum' diye oynamıyorsun.
Tam tersi, bir karakterin bütün zaaflarını göstermekten hoşlanıyorum. Hayatta da buna çok değer veriyorum, yani zaaflara.

- Kadınlar zaaflarını, zayıflıklarını, demin konuştuğumuz o çirkin hallerini göstermek istemediği için mi komik olamıyor genelde?
- Bilmiyorum ama günlük hayatımda da tercihimdir, gösterilmeyen ve hoşlanılmayan taraflarımı gösteririm ben. Öbür türlü zemin sallantıda oluyor. Sonuçta her zaman uysal biri değilim ben, her zaman uyumlu biri değilim.

- Demek salon kadını çizginizden çıkabiliyorsunuz zaman zaman?
- Tabii ki! Mümkün mü, öyle yaşanır mı ya? Genelde kabalık yapmamaya çalışırım ama haksızlık, adaletsizlik olduğunda Şahika olma hakkımı kullanıyorum. Bundan da hiç gocunmuyorum.

- 'Seni paramla, karizmamla, güzelliğimle döverim' diyen Şahika'ya karşılık siz nasıl, neyinizle döversiniz insanları?
- Bir şeyle dövmem. Gerçekten dövmem, sadece giderim. Ben bir gün hafızamı kaybedebilirim, bildiğim her şeyi unutabilirim, ismimi unutabilirim ama sadakatimden bir şey kaybetmem, hatırlarım yani. Dostluklarımı ve sadakat duygumu asla unutmam. Dolayısıyla dövmem ama yapacağım en büyük şey dostluğumu esirgemek olur, o yüzden giderim.

- Bu sezon herkes Ata Demirer ve Engin Günaydın arasında yarış bekliyordu. Fakat Dilber Hala herkesten rol çaldı. Bu kadarı tesadüf olabilir mi?
- Şans belki! Altı boş bir şey olarak söylemiyorum ama sadece şanslı bir durum.
İyi senaryo, iyi bir ekip, iyi yönetmen...

- Neye elinizi atsanız tavan yapması sette gerginlik yaratmıyor mu?
- Bu şimdi böyle! Yarını bilmiyorum. O yüzden bu konularda coşku yapmıyorum.