Yaklaşık bir ay sonra yerel seçimler var. Sanırım
televizyon seyreden, gazete okuyan hatta sokağa çıkan herkes bunun farkında. Çünkü adayların konuşmaları, tanıtımları, partilerin bayrakları gözden kaçacak gibi değil. Önemli olan seçimin farkında olmanın ötesidir. Seçimde ne istediğimize, kimi istediğimize karar vereceğiz. Seçmenin görevi sunulanları iyi değerlendirmek ve kendisini, şehrini, ülkesini onun adına yönetecekleri doğru seçmektir. Adayların, partilerin yapmaya çalıştıkları ise kendileri hakkında bir sosyal algı oluşturarak tercih edilen taraf olmaktır. Aslında aday olmasak, bir şey istemesek, hatta siyasetle hiç ilgilenmesek de günlük hayatımızda hepimiz kendimizle ilgili olarak başkalarının düşüncelerini şekillendirmeye çalışan bir özsunum (kendini anlatma) yaparız. Özsunumun amacı diğer insanların üstündeki etkimizi belirlemeye yöneliktir. Bu nedenle özsunumumuzu sürekli denetleyip, yeniden oluşturarak başkaları üzerinde oluşturduğumuz kanıyı yönetmeye çalışırız. Karşımızdaki kişilerde oluşturmak istediğimiz değere göre, birçok denemeler yapıp, kendimize davranış biçimleri geliştiririz. Eğer başarılı olursak, yaratmak istediğimiz etki yapay olmaz. Başarılı olabilmek için çeşitli teknikler kullanılabilir. İşte oy vereceğimiz adayların yaptıkları da kendi özsunumlarıdır. Kullandıkları tekniklerle bizlerin seçimini etkilemeye çalışmaktadırlar ya da profesyonel olarak öyle yapmaları gerekir. Çünkü bizim üzerimizde yaratacakları etkiyi şekillendirerek bir üst düzeye ulaşabilirler. Bunu bilinçli ve planlı yapmak için aday olmuş olmaları gerekir. Kullanılan tekniklerden biri kendine ilişkin reklam yapmaktır. Aday, söz ve davranışlarıyla kendi olumlu taraflarını ortaya koymaya çalışır. Ancak bu anlatımın övünme ve böbürlenmeye dönüşme riski vardır. Övünme ve böbürlenme ise seçmen üzerinde iyi bir etki yaratmayabilir. Bir başka yöntem, böbürlenmeye karşın alçakgönüllülüktür. Böylece böbürlenenlerin oluşturduğu olumsuz etkileri kapatma şansı vardır. Seçmenin sizi sevmesini sağlayabilir. Ama eğer gerçek başarılarınız yoksa ve seçmenler sizin başarılarınızdan emin değilse tam tersi olabilir. Bazen insanları bir şey yapmaya zorlamak için gözdağı kullanılır ki, bunun çok uygun olmadığı kesindir. Önemli yöntemlerden biri örneklemedir. Bu yöntem karşısındakinde ahlaklı ve dürüst bir etki yaratmak için kullanılır. Aday, kendini başkalarının iyiliğine ve yararına çalışmaya adamış gibi gösterir. Bunun en büyük tehlikesi en küçük herhangi bir uygunsuz davranış ve değerinizi başkalarından çok daha olumsuz etkilemesidir. Son iki yöntem yağ çekmek ve yalvarmaktır. Sempati uyandıran yollar olmakla beraber, sonuçta karşıdaki kişilerde olumsuz duygular uyandırmaları kesindir.
SOSYAL ALGI Adaylar kendi sunumlarını yaparak seçmen üzerinde izlenim uyandırmaya çalışırken, seçmen bu sunumları nasıl doğru değerlendirecek? Başka kişi ve olayları anlama biçimimize sosyal algı denir. Algı, tek başına bir olayla şekillenmez, olaylar bütününe ilişkin süreçle şekillenir. Özsunumları dinlerken kendi inanç ve beklentilerimize göre değerlendiririz. Onların bize sunduklarından bir izlenim ediniriz. İzlenim oluşumu, başkalarının çarpıcı ve görülebilen yetenek ve davranışlarına ilişkin hızlı bir değerlendirmedir. Bu yargılar, genellikle mimikler ve duruş gibi sözel olmayan ipuçlarından edinilebildiği gibi, tavırlar ve daha ayrıntılı özelliklerinin incelenmesinden de edinilebilir. İzlenim oluşumu sosyal algının ilk basamağıdır. Sıklıkla insanların neden belirli bir tavırla davrandıklarını anlamaya çalışırız. Bu yüklem süreci, insanların şu andaki duygu durumlarını ve hislerini anlamaktan çok geçmişteki davranışlarından gelecektekileri tahmin etmeye dayanır. İnsanlar bu politikacılara oy verirlerken onların geçmişteki davranışlarını araştırırlar.
Eğer onların birey olarak geçmişte nasıl davrandıklarını bilirlerse, seçildiklerinde nasıl davranabilecekleri daha iyi tahmin edilebilir. Tüm bunları niçin yazdım? Tüm bunlar sadece seçimlerde değil, özel ve iş yaşamımızda benzer şekilde olur. İlişkilerimizi, seçimlerimizi, konumumuzu belirler. Ayrıca seçim hakkı önemli bir haktır. Çünkü aday olmak önemlidir, ama seçen olmak çok daha önemlidir ve sorumluluk ister. Adayın görevi kendini seçmenin isteyeceği biçimde sunmaya çalışmaktır. Onlar bunu yapabilmek için profesyonellerden yardım, danışmanlık, eğitim alabiliyorlar, almaları da şarttır. Seçmenin görevi ise kendi, çocukları ve en önemlisi ülkesinin geleceği için en doğru sosyal algıyı oluşturmaktır. Bunu başarmak için de kendini eğitmesi, sunumları, aktarılanları ve kişileri iyi değerlendirmesi gerekir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 21 Şubat 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/21/ct/semerci.html
Tüm hakları saklıdır.