kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cumartesi SABAH  
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Diziler yalnız çocukları değil, oyuncularını bile etkiliyor

Yıllardır tartışılıp duruyor: Diziler çocuklarımızı etkiler mi? Bu yazıyı yazarken televizyonda benzer bir program var. Bir meslektaşımın söylediği akılcı ve bilimsel verilere karşın, yapımcılar itiraz ediyor. Oysa sadece çevremize bakmak, bazı şeyleri görmek için yeterli. Uzun uzun bilimsel araştırmalar okumanıza gerek yok.
Ben gelen çocuklara, gençlere bakıyorum, görüyorum. Siz evinizde dizi izlettiğiniz çocuklarınıza baktığınızda görüyor, endişeleniyor ve yardım arıyorsunuz.
Geçtiğimiz haftalarda en çok eleştirilenlerden biri olan Kurtlar Vadisi dizisinin bir oyuncusu açıklama yaptı. Kıbrıs Barış Harekatı'nda, nasıl insan öldürdüğünü anlattı. Bir insan olarak, bir psikiyatrist olarak, bir insanın başka bir insanı savaş koşullarında bile öldürmek zorunda kalmasının acı verici ve travma yaratıcı olduğunu biliyorum. Açıklamaları yapan kişiyi tanımıyorum. Ama sanırım Kurtlar Vadisi ile ünlenmek, onu rolüyle özdeşleştirmiş. O kadar inanmış ki kanunsuz, can alan biri olmanın önemli olduğuna, sanatçı olduğunu, insan olduğunu unutmuş. Oradaki rolü bir psikopat. Hatta o denli özdeşleşmiş ki bu durumla palavralarının, övünmelerinin sadece kendisini değil, ülkesini ve tüm insanlığı yaralayacağını anlamaz olmuş.
Savaş suçlusu olarak ülkesinde tutuklanabileceğini, yurtdışına çıktığı anda bir başka ülke tarafından yargılanabileceğini aklına bile getirmemiş. Ya da bunun bile övünülecek bir şey olacağını düşünecek kadar rolle gerçeği karıştırır hale gelmiş. Oysa hayat bir dizi film değil.
Ölenler, yönetmen "Kes," dediğinde canlanmıyor. Ülkelerin itibarları film bittiğinde geri gelmiyor.

ÇOCUKLARA KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR
İnternetten baktım. Atilla Olgaç, 1944 doğumluymuş. Bu yaşta ve deneyimli biri, rolüne bu denli kapılırsa çocuklar, gençler ne yapmaz. Sonradan bunun bir senaryo olduğunu söyledi ki gündelik dilde buna uydurma ya da yalan söyleme denir, o diziye hayran olan insanlara nasıl bir örnek olur? O insanlara, çocuklara bu nasıl anlatılır? Henüz soyut düşünceyi bilmeyen çocuklarınız güçlü olmayı, kazanmayı, aklını değil silahını kullanmayla birleştirmez mi? Daha yeni, yanı başımızda bir savaş vardı, hâlâ da var. Çocuklarımıza insan öldürmenin kötü olduğunu anlatmaya çalışıyorduk.
Çocukların öldürülmesinin acısını hissetmeleri için çalışıyorduk. Sonra çok izlenen ve tüm uyarılara karşın çocuklara ve gençlere izlettirilen bir dizinin, üstelik basın tarafından sık sk gerçekle bağdaşlaştırılarak zihinlerin bulandırıldığı bir dizinin kahramanlarından biri bir çocuğu (19 yaş!) öldürmekle övündü. Bu bir hayal bile olsa ciddi bir sorun. Hâlâ "Medya, çocukları ve gençleri etkilemez,'' diyecek var mı? Varsa onlara bu gerçeği anlatabilmek için daha ne olması gerekiyor?

YA BİZ?
Sevgili oyuncumuz, ünlü olanın kendisi değil de roldeki kişi olması ya da bir çeşit meslek hastalığı (mesleki deformasyon) nedeniyle böyle davranıyor olsun. Peki, sıradan kişilere ne oluyor? Katıldıkları programlarda ağızlarına geleni sayan, bağıran kişiler, hangi rolü oynadıklarını düşünüyorlar? Başkalarını ne kadar çok aşağılarlarsa, o denli yükseleceklerini mi? O zaman kendi beceriksizliklerinin azalacağını mı? Bunların yanıtını bilmek gerekiyor. Bilmek gerekiyor ki niçin seyrettiğinizi anlayabilin. "Seyretmiyoruz,'' demeyin. En çok izlenenler, ölçümleri bir yana, o programlara ilişkin sorularınız, tartışmalarınız ne denli izlediğinizin göstergesi... Yoksa siz de izlerken, daha iyiye ulaşmak için çalışmak yerine başkalarının yaptıklarını küçültmenin sizi büyülteceğini mi düşünüyorsunuz? Kendiniz için bunu yeterli görseniz ve kendinizi kandırsanız bile çocuklarınızın gelecekteki başarılarını, başkalarının başarısızlıklarına bağlamalarına razı mısınız? Ben değilim. Bir sonraki neslin, başaranlara öykünmesini ve onları aşağı çekmeye çalışmak yerine daha çok çalışıp, üretmeyi, öykündüğü kişiyi aklı ve çalışmasıyla geçmeyi öğrenmesini istiyorum. Siz de istiyorsanız izlediklerinizi, alkışladıklarınızı ve çocuklarınıza izlettirdiklerinizi bir daha gözden geçirin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın