Giriş Saati : 19.02.2009 11:11 Güncelleme : 19.02.2009 21:13
ABD'nin eski Ankara büyükelçilerinden Mark Parris, Türkiye'de demokrasinin ilerletilmesinin ABD'nin de çıkarına olduğunu belirtti ve bu bakımdan Türkiye'nin AB sürecinin canlandırılmasının önem taşıdığını söyledi.
Washington Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda, ABD'nin yeni Başkanı Barack Obama döneminde, Türkiye'ye karşı izlenecek politikalar tartışıldı.
Parris'in yanı sıra Enstitü'nün Türkiye uzmanlarından Soner Çağaptay ve Alman Marshall Fonu (GMF) Türkiye uzmanlarından Ian Lesser görüşlerini ifade etti.
Parris, Obama yönetimine tavsiyede bulunurken, ''Türkiye'de demokrasinin inşası, ilerletilmesi ABD'nin çıkarınadır. Bu bakımdan Avrupa kilit. Türkiye'nin AB sürecini canlandırmak ve ilerletmek için yollar bulunmalı. AB en garantili çözüm'' dedi.
Mark Parris, dış politika bakımından, ABD'nin bir önceki yönetiminin, ''ya bizimlesin ya da bize karşı'' yaklaşımının bırakılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin, Suriye, İran, Sudan gibi ülkelere daha yakın bir dış politika izlediğinin görüldüğünü belirten Parris, ''Batı'dan koptuğu iddialarına karşılık Türkiye'ye nasıl davranılması gerektiğini sorarsanız, 'ilişki kurun' derim'' dedi.
İsrail-Suriye sürecinde Türkiye'nin ve özellikle Türk diplomatlarının çok başarılı iş çıkardığını söyleyen Parris, ''Kabul etmek lazım ki bizden daha iyi iş başardılar. Ancak Davos'taki çıkış, bunu erozyona uğrattı. İsrail'de, Türkiye'nin taraf olduğu yönünde bir şüphe var'' diye konuştu. Davos'ta olanların azımsanamayacağını, ancak Türkiye'nin değişik bir yöne doğru ilerlediği şeklinde aşırı bir yorumdan kaçınılması gerektiğini belirten Parris, daha önce de Filistin meselesiyle ilgili Türkiye'den benzer reaksiyonlar geldiğini hatırlattı. Parris, ''muhafazakar sınıfına girmeyen Türk politikacı'' olarak nitelediği Türkiye'nin eski başbakanlarından Bülent Ecevit'in de, daha önce İsrail'i ''soykırım'' yapmakla suçladığını anımsattı.
Mark Parris, İsrail'in tutumuna karşı gösterilen tepkinin sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, Batı'dan da benzer seslerin çıktığını söyledi.
ÇAĞAPTAY
Türkiye uzmanı Çağaptay, Obama yönetiminin Türkiye'ye karşı ya reddeden ya da ''Türkiye'yi ABD'ye nasıl yaklaştırabiliriz?'' yönünde iki türlü yaklaşım izleyebileceğini söyledi. Çağaptay, akılcı olanın, iki ülkenin yaklaşması olduğunu, aksi takdirde Türkiye'nin Batı'dan iyice uzaklaşacağını savundu. Soner Çağaptay, Obama'ya, Türkiye ile yakın ilişkiler için tavsiyede bulunurken, ilk önce terör örgütü PKK'ya karşı güçlü işbirliğinin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.
Çağaptay, diğer tavsiyeler olarak, Türk-Amerikan ilişkilerinde NATO'nun rolünün vurgulanması, Türk askerinin kalbinin kazanılması, Türkiye'nin AB üyeliği yolunda ilerlemesine yardım edilmesi, ekonomik bağların güçlendirilmesi ve Türkiye'ye batılı ülke muamelesi yapılmasını saydı. Hükümet politikalarının, Türkiye'de sosyal muhafazakarlığı yaydığını savunan Çağaptay, uzun vadede ABD karşıtı, Batı karşıtı düşüncelerin artacağını ve bir fırtınanın yaklaşmakta olduğunu, tek çıpanın ise NATO olabileceğini ileri sürdü. LESSER
GMF Türkiye uzmanı Ian Lesser ise, Obama yönetiminin dikkatini çekmenin, Türkiye için en zor şeylerden biri olacağını savundu. Lesser, ''Obama yönetimi, yürümesi için fazla bir şey yapmaya gerek olmayan, düşük ölçekli bir ortaklık arayışında olabilir'' dedi.
Türkiye'nin, Obama tarafından yapılacak bir ziyarete açık olduğunu belirten Lesser, böyle bir ziyaretin, Obama'nın Orta Doğu gezisinin değil, Avrupa gezisinin bir parçası olması gerektiğini söyledi. Lesser, Türkiye'nin bir şekilde AB ile ilişki içinde tutulmasının önemli olduğuna da işaret etti.