kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Topuz: Sevigen derhal istifa etmeli

AJANSLAR
Giriş Saati : 19.02.2009 15:43
Güncelleme : 19.02.2009 21:26
Yeni Haber
CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz: Mehmet Sevigen derhal istifa etmelidir. Olaylar çıkar sağladığını gösteriyor.

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in İstanbul'da Selenium Panaroma'nın yükseldiği arsanın satışında aracılık yaptığı ve karşılığında da 1 milyon 120 bin dolarlık protokol imzaladığı iddiaları ile ilgili yaptığı savunma CHP'de 'yeterli' bulunmadı. Sevigen'e yapılan istifa çağrılarına bir yenisi eklendi.

CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in vakit yitirilmeden istifa ettirilmesi ve partiden uzaklaştırılması gerektiğini söyledi.

Topuz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, ''Sevigen olayı; ticari bir iş değildir. Konumunu ve sıfatlarını kullanarak, menfaat, haksız kazanç temin etmek demektir'' dedi.

''Sevigen olayının'', parti üst yönetimince sahiplenildiği izlenimi verilmesinin, büyük sorunlar yaratacağı uyarasında bulunan Topuz, ''Sevigen, vakit yitirilmeden istifa ettirilmelidir; istifa ettirilmek yetmez, partiden uzaklaştırılmalıdır. Hiç kimse, çamura ve pisliğe yakın olmak istemez'' diye konuştu.

"BAYKAL GEREĞİNİ YAPMALI"

CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz, hakkındaki iddialar nedeniyle CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in partiden istifa ettirilmesini ve Genel Başkan Deniz Baykal'ın gereğini yapmasını isteyerek, ''Partimize sürülen leke mutlaka temizlenmelidir'' dedi.

Topuz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Sevigen'i ve parti üst yönetimini eleştirdi.

Sevigen ile ilgili 1 milyon 125 bin dolarlık kar payı sözleşmesi iddiasının, CHP adına çok büyük ''talihsizlik'' olduğunu ifade eden Topuz, yerel seçimler öncesi bunun yaşanmasının, partiye umutla bakmaya çalışan çevreleri, CHP'nin seçmenini ve örgüt emekçisini üzdüğünü, derinden yaraladığını söyledi.

Topuz, bu olayın, ''komplodur, senaryodur'' denilerek geçiştirilemeyeceğini, tevil edilerek (söz veya davranışa başka bir anlam vererek) asla göz ardı edilemeyeceğini vurgulayarak, ''Bu olayda, tevil yoluyla ikrar vardır. İkrar, yargının takdiri dışında önemli bir delildir. Olay yalanlanamamıştır. Ortaya konulan belgeler, ilgililerin açık beyanları karşısında, saptırma gayretlerine ve beyhude çırpınışlara rağmen, Sevigen iddiaları kabul etmiştir. Başkaca bir araştırma yapmaya ve delil aramaya gerek yoktur'' diye konuştu.

''DAHA VAHİM OLANI; KORUMACI YAKLAŞIM''

Bu olayın, CHP için tedavi edilmesi, giderilmesi oldukça zor ve derin yaralar açtığını savunan Topuz, Sevigen'in, davranışları ve tutumundan daha vahim olanının; parti üst yönetiminin olay karşısındaki duyarsızlığı, sessizliği ve korumacı yaklaşımı olduğunu belirtti.

Her seçim döneminde ve adayların Genel Merkezden belirlenmesi sırasında, Sevigen ile ilgili benzer söylentilerin ortaya çıktığını dile getiren Topuz, ancak her defasında iddiaların dikkate alınmadığını ve göz ardı edilmeye devam edildiğini öne sürdü.

Topuz, ''Günlerdir gazetelerin manşetlerinde, köşe yazılarında ve televizyonlarda yer alan, CHP ile ilgili ağır suçlamalara ve eleştirilere neden olan, Türkiye'nin gündemine oturan Mehmet Sevigen olayı, nedense parti üst yönetiminin gündemine bir türlü giremedi'' dedi.

''UTANDIRMAYA HAKKI YOK''

CHP'li Topuz, iddialarla ilgili üzüntüsünü, ''Ömrümün yarım asrı aşkın bölümünü içinde yaşadığım CHP'de, buna benzer bir durumu hiç görmedim, yaşamadım. Onun için, içim yanıyor, çok üzülüyorum ve de çok utanıyorum'' şeklinde dile getirdi. Topuz, hiç kimsenin, CHP'lileri, böyle bir duruma sokmaya, üzmeye ve utandırmaya hakkı olmadığını ifade etti.

''Mehmet Sevigen olayının''; ticari iş değil, konumunu ve sıfatlarını kullanarak, menfaat sağlamak, ölçüsüz derecede yüksek ve haksız kazanç elde etmek olduğunu iddia eden Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir CHP'li için onurlu bir davranış değildir. Bu davranışların sahibi olan kişinin, kendisini savunmak için, CHP Genel Merkezinin basın toplantısı odasını, şanlı ve şerefli CHP bayrağını, altı okunu dekor olarak kullanması, üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir saygısızlık ve kendini bilmezliktir. Açık bir istismarcılıktır.

Sevigen olayının, parti üst yönetimince sahiplenildiği izlenimi verilmiş olması, büyük sorunlar yaratacaktır. Sayın Genel Başkanın, AK Parti'nin yolsuzluklarını dile getirmesi durumunda, 'yanındakine bak' cevabına muhatap olunacaktır. CHP'ye duyulan güveni, önemli ölçüde zedeleyecektir. Siyasete güveni sarsacak ve seçimlere katılım oranını olumsuz etkileyecektir. Korkarım, CHP'nin, İstanbul ve Ankara gibi kazanmaya çok yakın olduğu büyükşehir belediyelerinde, başarı kazanmasına olumsuz etki yapacaktır.''

''SAV, NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ AÇIKLASIN''

Topuz, CHP'ye sürülen lekenin, mutlaka temizlenmesi, partiyi lekeleyenlerin himaye edilmemesi, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın, yardımcısıyla ilgili ne düşündüğünü cesaretle açıklaması gerektiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, bu olaya el koyarak gereğini yapmasını isteyen Topuz, ''Sevigen, vakit yitirilmeden istifa ettirilmelidir; istifa ettirilmek yetmez, Sevigen, partiden uzaklaştırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, hiç kimse çamura ve pisliğe yakın olmak istemez'' dedi.

Açıklamalarının, partiye muhalifliğiyle ilgisi olup olmadığının sorulması üzerine Topuz, hassasiyetini dile getirdiğini kaydetti.

''CHP'de bunlara birisinin karşı koyması gerekiyorsa, önce bu görevin bana düştüğüne inanıyorum'' diyen Topuz, partinin, en eskisi olduğunu anlattı. Yaşananlara karşı sessiz kalamayacağını, CHP'de İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal'ı eleştirdiğini kaydeden Topuz, bunu, muhalefet içgüdüsü ve farklılık adına yapmadığını, yanlışları düzeltmeye çalıştığını dile getirdi.

"DÜŞÜNCELERİMİ MİLYONLARCA KİŞİ PAYLAŞIYOR''

Çok daha fazla şeyler söylemesi gereken ortamda, seçimi dikkate alarak, sadece bu kadarını söylemekle yetindiğini vurgulayan Topuz, şöyle devam etti:

''Söylenecek o kadar çok şey var ki... Konuşmamı hazırlarken, çok şey yazdım ama 'şimdi böyle yapmayayım, bu dönemde yanlış anlaşılır, sadece bu olay üzerinde düşüncelerimi söyleyeyim' diyerek, geri çektim. Elbette, seçimler bitecek, ondan sonra her konuda söyleyeceklerimiz için uygun ortam doğacaktır.

Hiç kimseyi arayarak ne düşündüklerini sormadım. Ama beni birkaç günden beri arayan, yüzlerce kişinin beklentilerini aldıktan sonra, kanaatimi şekillendirdim. Pek çok kişinin, duygu ve beklentilerine tercüman olduğuma inanıyorum. Buraya tek başıma çıktım. Düşüncelerimi, milyonlarca kişinin paylaştığını düşünüyorum. Onlardan bir kaçıyla buraya çıkmanın, olayı, esas ölçüsünün dışında göstereceğine inanıyorum. Tek olarak, milyonlarca insanın içinden geçenin sözcülüğünü yaptığım kanaatindeyim.''

Diğer milletvekillerinden de tepki bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine Topuz, ''Tepkilerini göstermelerinin biçimi üzerinde belki farklılıklar vardır. İçlerinden hepsinin, benim duyduğum tepkiyi duyduğundan hiç kuşkum yok'' dedi.

BAYKAL SEVİGEN'İ SAVUNDU: TİCARİ İLİŞKİ YANLIŞ AMA YOLSUZLUK YOK

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, adı yolsuzluk iddialarına karışan Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'i savundu ve "olayın yeterince netlik kazanmadığını" iddia etti. İddiaların Şaban Dişli olayı ile ilgili benzerliği bulunmadığını savunan Baykal, "Burada bir imar yolsuzluğu yok. Tamamen meşru, devletle hiç bir ilişkisi olmayan bir ticari ilişkiye girmesinin de doğru olmadığı kanısındayım ama yolsuzluğunun bir parçası gibi takdim edilmesini anlamak mümkün değildir. Sevigen'in ticari ilişkisi de uygun değil. İddialar kanıtlanırsa ne yapacağımızı herkes görür" dedi.

CHP Lideri Baykal, NTV canlı yayınında Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı. Baykal, Sevigen ile ilgili iddialar konusunda yöneltilen bir soruya şu yanıtı verdi:

"Konunun ne olduğu ve ne olmadığı yeterince netlik kazanmış değil. Bir süredir yapılan yayınlarla bir izlenim oluşturuluyor, bir kanaat şekillendiriliyor ve sonra da "ayrılmalıdır' diye bir bekleyiş ortaya konuluyor. Neden dolayı ayrılmalı onun adını koymak lazım. İddiaların ithamların neye dayandığını kamuoyumuzun doğru bir şekilde algılamaya ihtiyacı var. Mesela Şaban Dişli olayı. Bu da onun gibi bir olay algılaması var. Şaban Dişli olayıyla bunun bir benzerliği yok. Şaban Dişli olayında imzalanmış bir protokol var. O protokolde belli bir miktarın ödeneceği taahhüdü var. Bunun ne karşılığı olacağı açıkça ifade ediliyor. İmar planında yapılacak bir değişiklik karşılığı. Kredi tedarik edilmesi karşılığı. Bir parti yöneticisi, imar planında değişiklik ve kredi bulma taahhüdü ile bir para alıyor. Bu başka bir şey. Burada öyle bir şey var mı? İmar planında herhangi bir değişikliğe yönelik sorumluluk söz konusu mu? Orada imar planıyla ilgili bir siyasi baskı vardı."


YOLSUZLUK TABLOSU İLE KARI KARŞIYA DEĞİLİZ

Sevigen konusunda bir imar yolsuzluğu tablosuyla karşı karşıya olmadıklarını belirten Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Belli bir siyasi nüfus kullanımı ve imar olanı değişikliği olayıyla karşı karşıya değiliz. Bunu söyleyecek bir kişi var mı? Yok. Böyle bir iddia da yok. Bir kredi tedariki kolaylığı söz konusu mu? Böyle bir şeyde yok. Ne söz konusu? İmar durumu netleşmiş olan bir arsada alım satım konusunda, almak isteyen biriyle, satmak isteyen biri arasında tamamen özel hukuk ilişkisi içinde kurulmuş olan bir ilişki söz konusu. Diyor ki; "falan kişi alır onunla sizi bir araya getireyim'. Ona da diyor ki; böyle bir arsa satılacak. Onları bir araya getiriyor. Özel hukuk ticari ilişki. Ticari ilişki çerçevesinde yapılmış bir işbirliği. Arsayı satan bundan dolayı bir ödeme yapmıyor. Bunun rolünden dolayı bir şikayeti yok. Tam tersine teşekkür ediyor. Arsayı satanın babası "Size çok müteşekkiliz' dediği zaman Sevigen diyor ki; "Teşekkürünü ifade etmek için 50 çocuğu giydir. Hem Allah'ı sevindirirsin hem bizi'. Yani ilişki bu çerçevede. Arsayı alanla ilişki ise şöyle: Alan 5 milyon 200 bin dolar gibi alıyor ama parası yok. Para tedarik etmeye çalışıyor. Parası olan birileriyle konuşuyor. Bu arada Sevigen'e diyor ki "sen de bir miktar para koy, ne kadar koyabilirsin? 200 bin dolar koyabilir misin? Koyarım' diyor. Ona karşılık "Elde edeceğimiz kazançtan senin payına düşeni sana veririz, yatıracağın paraya karşılık' diyor. Bunu hazırlıyorlar. Sevigen parayı tedarik edemiyor onun üzerine protokol yürürlüğe girmiyor, imzalanmıyor. Böyle bir ticari ilişki kurulmuyor. Kurulsa da bu tamamen arsa sahibinin tedarik ettiği para dolayısıyla elde ettiği kazancı paylaşmasına yönelik olacak. Bu olmuyor böyle kalıyor. Bir defa bu olaydan sonra "ne yapılır, ne yapılmaz' konusu ayrı ama olayın özünün doğru anlaşılması lazım. Burada bir imar yolsuzluğu yoktur. İmar değişikliğine alet olmak, aracılık yapmak söz konusu değildir ya da kanıtlanmamıştır: Varsa birisi söylesin hemen ona göre bakalım. Yolsuzluk diye nitelendirilmesi mümkün olacak bir durum söz konusu değildir."

"TİCARİ İLİŞKİ UYGUN DEĞİL"

Baykal, siyasilerin ticari ilişki kurmasının yanlış olduğunu, Sevigen'in ticari ilişkisini de uygun bulmadığını belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Ben kendi yaşamımda da çevremdeki insanların yaşamında da ticari ilişki meselesine özen gösterilmesini beklerim bu ayrı bir iştir. Ama bunun bir yolsuzluk gibi takdim edilmesi bir rüşvet olayı gibi bir haksız kazanç olayı gibi takdim edilmesi doğru değildir. Burada bir haksız kazanç söz konusu değildir: Alınmış tek kuruş para yoktur. Teklif edilmiş bir imkan vardır, o imkana ilgi gösterdiği anlaşılmıştır ama gereği yerine getirilmemiştir. Sevigen'e "dayan bunlar geçecek' demedim. Bana göre siyasilerin ticari ilişki kurması yanlış, Sevigen'in ticari ilişkisi de uygun değil. İddialar kanıtlanırsa ne yapacağımızı herkes görür."