Her devirde teknolojinin; ekonomide, devlette, sosyal hayatta yarattığı
değişimlere övgüler düzülmüştür. Neticede ortada yeni bir teknoloji vardır ve
daha iyisi henüz olmadığı için bu, en ileri teknolojidir.
Daima bu ileri teknoloji,
dokunduğu her şeyi, kendiliğinden değiştireceği umudu verir. Bu umut, küresel kriz ortamında, yeniden pompalanmaya ve
"teknoloji sayesinde krizi bertaraf edeceğimiz" duygusuna taşınmaktadır.
Küresel kriz sürecinde bir bakıma ortalık hastalıktan geçilmiyordur ve bir
"teknolojik hap" tüm dertlere derman olacaktır. Bilim adamları, iş dünyasını yerinden oynatacak bir buluşun eşiğinde.
İş süreçlerini otomasyon ortamına taşıyan tüm şirketler,
"hap" olarak piyasaya sürülecek olan bu buluşa umudu bağlamış durumda.
Hatta daha önce hap gibi satın aldıkları teknolojiden
"ağzı ve cebi yanmış" olanlar bile şimdiden sipariş kuyruğuna girdiler.
Bu
hapın yararları saymakla bitmiyor.
Tüm süreçler, bilgisayarlı sistemlere şıp diye taşınıyor.
Bu hap, işlerin
"bilgisayarla yapılma" anlayışını,
"daha etkin iş yapabilmek için bilgisayarı kullanmak" olarak değiştiriyor.
Sonuç olarak; gözle görülebilir, elle tutulabilir bir şekilde
maliyetleri azaltıyor.
Çalışanların operasyonel işlere ayırdığı zamanı azaltarak,
daha nitelikli iş yapabilmeleri için onlara zaman yaratıyor.
Çalışarak değer yaratanla, çalışarak ya da çalışmayarak değer yaratamayanı ayırt ediyor.
En iyileri
ödüllendirip, kötüleri sistem dışına itiyor. Personel maliyetlerini düşürüyor.
İşleri
en verimli şekilde yapabilmek için çalışanların hangi
yetkinliğe, ne seviyede sahip olması gerektiğini belirliyor.
Çalışanları; yaptıkları
iş, kariyer ve
şirket hedefleriyle ilgili niteliklerle donatıyor. Eğitim maliyetlerini de düşürüyor.
Hapın
mucizeleri bitmedi ama ben saymaktan yoruldum.
Gördükleri her teknolojiyi; şirket hedefleri ve organizasyon kültürüyle bağdaşmasa bile uygulamaya koyanlar yorulmadılar.
Hastalanınca da, hap gibi çözümlerde çareyi arıyorlar.
Teknolojiye ve insan kaynağının gelişimine önem verilen bir firmada, bunların gerçekleşmesi mucize değil.
Moda olduğu için değil,
amaca uygun olduğu için sistemler uygulansa.
Yatırım yapılacak teknolojilerin geri dönüşümleri ölçülse. Değişim; vizyon, misyon ve değerlerin duvarlara asılmasıyla değil
, kurum kültüründen başlanarak yaratılsa.
21. yüzyılda, bilgi çağındayız.
Üstelik yüzyıla bedel bir kriz yaşıyoruz ve bu da değişimi "
kırılmalarıyla " tetikliyor.
Batanlar batıyor da...
Hızlı değişime uyum sağlayabilen, çalışanını bu yeni ortamın gerektirdiği niteliklerle donatabilen,
bilgiye erişebilen, üretebilen ve kullanabilen şirketler başarılı oluyor.
Teknolojileri
hap gibi yutup başarılı olma hayaliyle yaşayanlar, bunu gelecek yüzyıllara ötelemeli. Teknoloji CRM hapını üretti diye,
müşterini velinimet olarak görmeden , tüm mucizeyi, bu hapa yükleyeceksin.
Çalışanına
saygın yok ama performans sistemi teknolojisine yatırdığın para sayesinde, adam olacağını sanacaksın.
Başkasında işe yaramış diye olduğu gibi alıp,
kendi iş süreçlerini düzenlemeden uyguladığın teknoloji, sana verimlilik sağlayacak. Tedarikçilerin, ortakların ve sosyal paydaşlarınla "
asgari müşterekte " anlaşamıyorsun diye, kuracağın IRP sistemleri, seni düze çıkaracak.
Her şeyi reklamla çözeceğini sandığından, medya teknolojilerine yatırım yapacaksın ama "
iyi görünmek için gerçekten iyi olmak gerekiyor " kuralını çiğneyeceksin.
Daha önce var olmayan bilgi süreçlerini yönetmeyi,
bizzat patron olarak sen yapacak iken, bunu bilişim departmanının işi sanacaksın.
Böyle bir şey yok. Böyle davrananların
bilinen hiçbir başarı öyküsü de yok.
Olan, milyonlarca dolarına olur, "
teknoloji çözsün " diye harcadığın kaynağa olur.
Teknoloji, her şeyi çözer mi? Teknoloji ancak, yarattığı avantajı, kendi yaptığı işle ilişkilendirmeyi başaranların sorunlarını çözer.
Teknoloji yalnızca, "
onu iyi kullananlara " hizmet eder. Diğerlerinin de yalnızca parasını ve zamanını çalar.
"
Para verip bir hap aldım, yutayım tüm dertlerimden, küresel krizden kurtulayım " dersen, Matrix'teki gibi kırmız hapı alsan daha iyi olur.
Aksi halde "yalnızca"
hapı yutarsın .
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 14 Şubat 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/14//haber,3830FEAB96A24B748462D10A018117C6.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.