Ganguro tutkunu kızlar saçlarıyla isyan ediyor.
Modayla isyan etmek
HASAN BÜLENT KAHRAMAN
30.01.2009
Vakti zamanında bir öğrencim olmuştu. Kalabalık bir dersimi alıyordu. Onlar amfide ben kürsüdeyken fark etmemişim. Neden sonra sıralar arasında dolaşınca baktım saçları uzayıp bir çeşit taranmış ve bir gözünü kapatacak şekilde yüzünün yarısını kaplamış. Ne yalan söyleyeyim başlangıçta yüzünü örten şeyin saç olduğunu da anlamadım. Sonradan öğrencilerle konuşurken 'acaba bir hastalığı filan mı var' diye sorduğumda güldüler. Meğer bu bir modaymış.
Daha mahcup tabiatlıların konuşurken sürekli olarak yere bakanların daha çok benimsediği, kendilerini gizleyip saklamak anlamına gelen bir uygulamaymış. Şaşırdım ama modanın her türlüsüne hele hele radikal olanlarına yakınlık duyduğum için hoşuma gitti. (Çok aykırı bir 'moda yöntemi' uygulayanlar benden medeni cesaretleri nedeniyle yarım puan fazla puan alır.)
BİR SİSTEMDİR MODA
Moda özellikle bu yanıyla oldum bittim ilgimi çeker.
Zamanında yazdığı ve 1980 sonrası sanat dünyasını anlattığı yapıtlarını ayrı bir önemsediğim ama moda hakkındaki kitabı (Moda ve Gündemleri) Türkçede yayımlandığında oturup tanıtma yazısı yazdığım Diana Crane'in bahsettiğim metninde bu kavramın nasıl geliştiği enine boyuna anlatılır. Gene de ben andığım yazıda değindiğim gibi çok yaratıcı bir yazar olarak tanımladığım Roland Barthes'ın Moda Sistemleri kitabında bu olguyu 'okunacak bir metin' veya bir sistem olarak görüp tahlil etmesini daha önemserim.
MODANIN DEMOKRASİSİ
Bir sistem her şeyden önce moda.
İnsanların bazen farkında olmaksızın katıldıkları ve bir parçası haline geldikleri bir kurgu. Bu anlamda da toplumsal bir yanı var. Bir ideoloji gibi moda da kitleleri etkisi altına alıyor. Milyonlarca insan dünyanın farklı yerlerinde farklı bir toplumsal kültüre sahip olduklarını hiç fark etmeksizin kendilerini hâkim olan moda akımına kaptırıyor. Bu iş bazen o derecede ilerliyor ki, zenginle fakir arasındaki fark bile bu yoldan kaldırılmak isteniyor.
Asıl çarpıcı olanı da bu.
Şimdi İstanbul'da Cihangir'de, Galatasaray'da, Çukurcuma'da ve nihayet Kapalı Çarşı'da mevcut dükkânlarda yapıldığı gibi çok tanınmış modacıların çok meşhur olmuş ürünlerinin sahteleri imal ediliyor. Zenginler şık ve pahalı mağazalarda o ürünlere etek etek para saçarken gecekondu mahallelerinde oturanlar da sahtelerine, taklitlerine gönül indiriyor.
Eğitimli bir göz farkı fark ediyor ama gene de aynı desendeki iki çantanın bu derecede farklı sosyal statüye mensup kadınların kollarında olduğunu görmek insanı gülümsetiyor. Hele bir de kot pantolonun neredeyse evrensel bir 'ortak giyim dili' yarattığı düşünülürse modademokrasi ilişkisinin boyutları daha da iyi anlaşılır.
KANGURU DEĞİL GANGURO
Bütün bunları geçen gün bizdeki büyük gazetelerden birisinin internet sitesinde gezinirken gözüme çarpan ve Japonya'da ortaya çıkmış, çok da etkili olmuş Ganguro modasına ait resimler görünce yeniden düşündüm.
Bizdeki internet sitesi yeni veriyordu ama Ganguro aslında 2000 yılı civardında doruğuna başlamış bir akımdır.
Ganguroyu daha da uç noktalara götüren akımlar ise Yamanba ve Manba. Ganguro tutkunu kızlar saçlarını sarı veya portakal rengine boyuyor. Göz farı yerine siyah mürekkep kullanıyor.
Dudaklarını beyaz boyayla renklendiriyor.
Ayrıca parıltılı malzemeleri yüzlerine sürüyor. Sonunda ortaya neredeyse Japon Kabuki tiyatrosunun maskelerine benzeyen suratlar çıkıyor. Apartman papuçlar, plastik giysiler giyiniyorlar.
Gelelim kendisi çarpıcı olan bu giyimkuşam ve süslenme tarzının altında yatan daha da çarpıcı nedene... Buradaki 'moda' salt giysilerle ilgili değil. Başta anlattığım örnekte olduğu gibi bir yaşama biçimiyle ilgili. Bu nedenle de basit bir modadan değil moda haline gelmiş yani yaygınlık kazanmış bir alt kültür oluşumundan söz ediyoruz. O zaman sorular yön değiştiriyor; niye insanlar böyle bir noktaya sürüklenir, nedir bunların altında yatan?
ALT KÜLTÜR OLUŞTURMAK
Ganguroya dönecek olursak cevabı açık: Sosyal bilimciler bu akımın geleneksel Japon toplumuna bir başkaldırı olduğunu saptamış. Endüstri sonrası bir düzeye ulaşmış olan Japonya'da genç kuşak karşılaştığı ihmale, yok sayılmasına, yaşadığı yalnızlık duygusuna bu yoldan tepki gösteriyor. Kızlar kendilerini 'gangurolaştırarak' bir yandan çocuksulaşıyor ve adeta kendilerine sahip çıkılmasını talep ediyor bir yandan da o tiyatro görüntüsünü yaratarak yaşadıkları, ayrıca genel olarak yaşanan 'yabancılaşmaya' bir vurguda bulunuyorlar.
Peki, bu hale girmek onların yaşadığı sorunu hangi yolla ortadan kaldıracak? Bu sorunun yanıtı bütün alt kültür oluşumları için aynıdır. Hatta modanın altında yatan ana belirleyicilerden birisi de aynı şeydir yani cemaat yaratma tutkusudur. Moda, özünde bir cemaatleşme çabasıdır. İnsanlar kendilerini türdeş hale getirerek ve ancak o türdeşlik içinde bir farklılık yaratarak kendilerini toplumun diğer kısmından ayırır. Daha çok farklı olmak değil daha çok benzeşmek modanın da alt kültürlerin de ana dinamiklerinden birisidir. Tüm alt kültüreler başkaldırı-farklı olma ve cemaatleşme kaynaklarından beslenir.
POLİTİKA SONA ERİNCE...
Bütün bunlar sosyolojik bir oluşum olarak kabul edilmiş gerçekler veya varsayımlar. Ben ise başka bir şeyi düşünüyorum, o da şu: Baştan beri bir isyandan söz ettim, bir cemaatleşmeden söz açtım. Bu iki kavramı birbirine bağlayan ve varlığının belkemiği haline getiren ana unsur aslında politikadır. Her polititk oluşumun altında bir isyan duygusu yatar ve bir cemaatleşme besler o duygunun kitlesel bir güce dönüşmesini. O bakımdan gençlerin yaşadıkları çıkmazları alt kültür oluşturma yoluyla ve moda aracılığıyla dışavurmaları bana bazı siyaset bilimcilerin görüşlerinde haklı olduklarını ve siyaset sonrası bir dönemden geçmekte olduğumuzu düşündürüyor.
Belki de o çocuklar politikadan kaçmanın bir aracı olarak kullanıyorlar ellerindeki moda ve alt kültür araçlarını.
Ama siyasetin de bir moda olduğunu veya her siyasetin bir moda ürettiğini söyleyebilirsiniz itiraz etmek için. Doğrudur ama onu yanıtlamak ancak bir başka yazının konusu olabilir.
Yayın tarihi: 8 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/08/pz/haber,7497F29EF1074AE8A84A00F254E1FC82.html
Tüm hakları saklıdır.