kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
SOLİ ÖZEL

Gazze sonrası (1)

Gazze saldırısı, Türkiye'nin bu saldırı karşısında aldığı tavır ve Davos'ta yaşananların anlamı üzerinde daha bir süre düşünmek gerekecek. Bunu yaparken de işin hem bölgesel / küresel boyutlarını hem de Türkiye'nin toplumsal/siyasal gelişmesi üzerindeki etkilerini anlamak şart olacak. Bu bağlamda Türkiye'den, şu sıralarda tüm dünya tarafından sorulan en çarpıcı soruya yani Batı'dan kopup kopmadığına dair de özgün cevaplar üretmesi beklenecek.
Son bir ayda yaşanan gelişmeler dizisinin sonunda bölgede bir kırılma yaşandığını kabul etmek gerekiyor. Bu kırılmanın sonuçlarını ise yalnızca hatta öncelikli olarak kısa vadede elde edilecek karlar veya gene kısa vadede ödenecek bedeller penceresinden görmek doğru değil.
Unutulmamalıdır ki Türkiye'nin İsrail politikalarına yönelik tepkisi bölgedeki yerleşik dengenin/dengesizliğin artık süremeyeceğine dair uyarıların sıklaştığı bir dönemde patladı. ABD'deki düşünce kuruluşlarından, Suudi Kral ailesinden eski istihbarat başkanı, Londra ve Vaşington büyükelçisi Türki el Faysal'a kadar uzanan bir yelpazede görüş bildirenler bu saptamayı yaptılar.
Durumun kırılganlığına dikkat çektiler. Gazze saldırısı zaten hayli kaypak dengeler üzerinde duran bölgesel düzenin temellerini bir kez daha sarstı. Henüz kesin değerlendirme yapmak için erken sayılsa da Mısır gibi eski düzenin önde gelen aktörlerinden eski kurallar çerçevesinde yapıcı rol beklemek fazla gerçekçi sayılmaz. Bu durumda Türkiye'de de meseleyi yeni parametreler içinden okumak, buna uygun refleksleri geliştirmek ve "geleneksel" olana vurgu yaprak tartışmayı sürdürmekten vazgeçmek zorunlu hale geliyor.

Ortadoğululaşmadan politika
"Geleneksel dış siyasetin en büyük özelliği, tarih ve kültür bilincinin, hafızanın eksiği olmuştur... Cumhuriyet benimsendikten ve yerleştikten sonra da, 'geçmişten kopmak', bir ihtilalci ve anlaşılabilir zorunluluk niteliğinden çıktıktan sonra da, bu kopuş devam ettirilmiştir... Geleneksel dış siyasette, paylaşılmış tarih sürecinin doğal ve kaçınılmaz bazı olumsuz kesitleri ve olayları ön plana çıkarılmış, birçok durumda alabildiğine abartılmıştır... Özellikle Ortadoğu'ya dönük yaklaşımlarda, Türkiye'nin bu coğrafyadan uzak durması hem Türkiye'yi etkileyen Batı güçlerinin telkini...hem de Türkiye'deki egemen ideolojinin Batı yandaşı kesiminin tercihidir."
Yukarıdaki satırların yazarı Profesör Ahmet Davutoğlu veya benzer görüşteki bir yazar değildir. İki yıl önce kaybettiğimiz eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'dir. Cem bu satırları Türkiye'nin zaten 1453'ten beri Avrupalı olduğunu ancak etrafındaki geniş coğrafyaya, özellikle güneyine ve doğusuna kayıtsız kalamayacağını savunarak yazmıştı.
Beş yıl bakanlık yapmış bir siyasetçinin bu yaklaşımının kendi bakanlığında hiç etkisi kalmadığını söylemek de herhalde doğru olmaz. Bu bakımdan Türkiye'nin Ortadoğu'ya ilgisinin Soğuk Savaş'ın bitmesiyle giderek arttığını, İsrail ile stratejik yakınlığın başlaması ve Öcalan'ın Kenya'da yakalanmasından sonra da derinleştiğini görmek gerekir.
Kaldı ki Bush'un büyük ölçüde fiyaskoyla sonuçlanan hegemonya projesinin dağıttığı düzenin toparlanması işlemi de Ortadoğu'dan başlayacaktır. Ankara'da iktidarda kim olursa olsun Ortadoğu ile ilgilenmek ve oradaki gelişmelerin Türkiye'nin çıkarlarına zarar vermesini engellemek zorundadır. Bunu gerçekleştirmek için de bölgeye diplomatik olarak angaje olunacaktır. Türkiye'nin hızla değişen 85 yıllık sını rötesi Kürtler politikasını da bu genel çerçeve içinde değerlendirmek şarttır.
Dolayısıyla bugünkü asıl mesele Türkiye'nin Ortadoğu politikasını Ortadoğululaşmadan uygulamayı becerip beceremeyeceğidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın