Yeni Siyaset Dönemi-3
Dış politikanın
Türkiye'de yeni bir dönem başlattığını, daha doğrusu dış politikadaki gelişmelerin iç politikayı doğrudan etkileyeceğini daha önce belirtmiştim ve özellikle Ortadoğu'da oynadığımız rolün giderek farklı etki alanları yaratacağına değinmiştim. Şimdi
Amerika'daki gelişmelerin iç politikada nasıl bir sonuç doğuracağı üstünde durayım.
Neler yapacak Amerika? Amerika'da yeni bir dönem başladı. Bu dönemde neler olabileceğini ve özellikle bizi ilgilendiren yanıyla Ortadoğu'da neler yapılması gerektiğini mevcut iktidara yakın yani Demokrat (sol) eğilimli düşünce kuruluşu
Brookings Enstitüsü yayınladığı bir kitapta çeşitli analistlerin görüşlerine yer vererek irdeledi
(Restoring the Balance: A Middle East Strategy for the Next President-Dengeyi Yeniden Kurmak: Gelecek Başkan İçin Bir Ortadoğu Stratejisi). Kitapta yer alan görüşlerin ortak noktasını belirleyen ve stratejiyi meydana getiren unsurları
Ethan Bronner şöyle özetliyor:
1) Diplomasinin rolünü büyütmek bu meyanda Rusya'yı Ortadoğu girişimlerine katmak, 2) Irak'taki birliklerin sayısını iki yılda yarıya indirmek, 3) Çok hızlı bir biçimde Tahran'la diyalogu başlatmak, 4) Karşıterörist politikalardan ödün vermemek fakat bu politikayı her şeyin belkemiği haline getirmemek, 5) Filistin yönetimi ve Hamas arasında uzlaşmayı sağlamak, Hamas'a dönük talepleri azaltmak ve İsrail'in işgal altındaki bölgelerde ve Kudüs'te sürdürdüğü inşaatlardan vazgeçirmek, 6) Bütün bunları biri Arapİsrail, diğeri İran'la ilgili iki özel temsilci aracılığıyla yürütmek. Bu kitabın adındaki
"yeniden kurmak" kavramının Obama'nın yemin konuşmasında ne ölçüde etkili olduğunu, gelir gelmez bölge için özel temsilciler atadığını düşünürsek mevcut metnin yönetim üzerindeki etkisini anlayabilir ve bundan sonraki adımların da aynı yönde olduğunu kestirebiliriz.
11 Eylül sonrası dönem sonrası Her şeyden önce bittiği birçok kereler dile getirilen
Soğuk Savaş sonrası dönem, daha doğrusu
11 Eylül sonrası dönem Obama döneminde nihayete erecek. Başkanın göreve başladıktan sonra verdiği ilk demeç bu eğilimi açıkça ortaya koyuyordu.
Böylelikle İslam-terör arasındaki ilişkinin ABD için eski önemini kaybedeceği açıkça ortadadır. Bu İslam dünyasıyla ABD arasında yeni bağların oluşturulacağı anlamına gelir. İkincisi, 11 Eylül sonrası dönemin iyi kötü sona ermesi demek Amerika'da Bush yıllarında öne çıkmış olan
"ulusalcı" (patriotic) veya "bayrak ulusalcılığı" diye adlandırılan politikaların da sona ermesi anlamına geliyor. Belki Clinton dönemi bir ölçüde muaf tutulursa bu model Amerika'da 1980'lerin başında oluşan
"Reagan çağı"ndan bu yana etkilidir. Şimdi önemli ölçüde gerileyecektir ve Amerika çok muhtemeldir ki bir kere daha
"sivik" bir ülke olmaya yönelecektir.
Daha sivil bir Türkiye Bu koşulların
Türkiye'ye yansımaması olanaksız. O etkileşim iki kanaldan gelişecek gibi görünüyor. Birincisi, çarşamba günü belirttiğim gibi,
Irak'tan çekilme politikası Türkiye'yle ABD arasındaki askeri ilişkileri artıracaktır. Bakalım bu oluşumu ABD bütünüyle sivil bir yaklaşımla mı yoksa askerin elini de güçlendirerek mi gerçekleştirecektir. İkincisi, ABD'de ulusalcı politikaların gerilemesi bir genel model olarak Türkiye'de de benzeri bir dönüşüme yol açacaktır. Ortaya yepyeni bir yapı çıkıyor, böyle bakınca ve gene bu açıdan değerlendirince mesela insan
Ergenekon Operasyonu'nun bambaşka anlamlara geldiğini görüyor.
Görmeyenler isterse haftaya açıklayabilirim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 30 Ocak 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/30//kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.