Hiç endişe etmiyor musunuz? Ya bütün anlatılanlar, itiraf edilenler, ihbarlar, yasal ya da yasadışı dinlemelerde duyulanlar doğruysa?
Dün türktime.com adresli internet sitesinde eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Karadayı'nın, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine yaptığı değerlendirmenin bandı vardı.
Bir bölümü şöyleydi:
- Sabih Kanadoğlu'na, gece konuştuk 45 dakika kadar, ne olacak dedim. Valla kötü istikamete gidiyorlar dedi. Ancak dedi bazı şeyler olabilir. Bunlar hatalar yapabilirler, şimdi diyor. Cumhurbaşkanı bunu veto etmeye hakkı yok. Ancak referanduma gönderme durumu var. Referanduma gönderiyorum deyince 120 gün sonra referandum. Fakat şimdi bunlar kanun çıkaracakmış. Bunu söyledim ondan sonra biliyorum dedi bu sıkıntılar var ama bazı şeyler de var. Genelkurmay'ın düşünmesi lazım. Bu işi bir tek şey Silahlı Kuvvetler temizler artık. Eğer şu seçimlerden de başarılı olunmazsa Silahlı Kuvvetler'in bunu halletmesi lazım. Bunlar yani cumhurbaşkanlığına kadar kendi adamlarından biri gelir gene seçimde de böyle ekseriyetle başa geçerlerse bunu asker temizler. Bir suç duyurusu Dün Diyarbakır'dan gelen bir suç duyurusu haberi de internette dolaşmaktaydı.
Avukat Tahir Elçi'nin suç duyurusunda, özetle şunlar anlatılıyordu:
12 yıl Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Zaho Bölge Peşmerge Komutanı olarak görev yapan Mehmet Kılıç, Saddam Hüseyin yönetiminin, Kürtlere karşı kimyasal silah kullanması üzerine ailesiyle
Türkiye'ye kaçarak, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine yerleşiyor. Hakkında Irak'ta idam kararı bulunan ve aynı zamanda Türk vatandaşı olan Kılıç 1989'da Antalya 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı'nda askerlik görevine başlıyor.
Sonrasını suç duyurusundan alarak verelim:
"Kılıç, burada vatani görevini yapmakta iken o dönem Diyarbakır ve Silopi JİTEM komutanları olan şüpheli Arif Doğan ve halen hayatta olmayan Ahmet Cem Ersever'in talimatıyla JİTEM üyesi jandarma astsubayı Şaban Bayram ve Tokat-Niksarlı Erol adlı bir er tarafından Antalya'daki birliğinden alınmak istenmiş, adı geçenler tarafından alınıp götürülmek üzere birlikteki komutanları tarafından çarşı iznine çıkarılmış, birlik nizamiye kapısından alınmış, elleri arkadan bağlanarak Silopi'ye getirilmiş ve burada JİTEM komutanları tarafından 100 bin dolar karşılığı Irak devlet yetkililerine teslim edilmiştir." İtirafçının anlattıkları Taraf gazetesinde Neşe Düzel'in şimdi İsveç'te yaşayan
"İtirafçı" Abdülkadir Aygan'la yaptığı söyleşiyi okumadınız mı?
Bu söyleşide anlatılanlar ya doğruysa?
Ya
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir kısım asker ve sivil memurları, yargısız infazlar ve işkence yapmak konusunda uzmanlaşmışlarsa.
Kendilerini
"007" gibi, yani adam öldürme yetkisine sahip James Bond olarak görenler, ya
Türkiye'de de fazla sayıda varsa?
Ergenekon Davası'ndaki usul hatalarından daha vahim hukuksuzluklar değil midir bunlar?
Ya bütün bunlar doğruysa?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 30 Ocak 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/30//barlas.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.