- Uzun süre TV programı yapmakla ilgili bir hayaliniz ya da amacınız var mı? - Ben hiç programcı olmayı hayal etmemiştim, şarkıcı olmayı da... Ama çok iyi bir oyuncu olmayı, bir gün Oscar bile alabileceğimi hayal etmiştim. Çünkü o kadar derin bir yoksulluktan ve sıfır noktasından buraya geliyorsam, benim için Oscar da hayal değildir diye düşünüyorum. Martin Luther King'in hayali nasıl gerçekleşti? Bir zenci Amerika'yı yönetecek şimdi, bu da öyle bir şey. Çok güzel de bir lafı var onun; "Balıklar gibi yüzmeyi, kuşlar gibi uçmayı öğrendik ama farklılıklarımızla bir arada yaşamayı öğrenemedik." Bu çok anlamlı. - "Devlet Tiyatrosu'ndan Kürtçe sinema filminde rol almak istediği için istifa etmek zorunda kalmış biri şimdi devletin Kürtçe kanalında olabiliyor' eleştirileri var bir de. buna cevabınız nedir? - Benim sebebim ortadan kalktı şu anda, diyorum. - Elbette ama arada bir "Bu ne yaman çelişki," dediğiniz oluyor mu? - Tabii, 85 yıldır aşağıladıkları, küçümsedikleri, hor gördükleri dille yayın yapıyorlar. Bu inkârın inkârı. - Bir nevi özür dilemedir diyorsunuz yani? - Evet, bence öyledir. - "TRT müdahale etmeden duramaz, hareket alanımı kısıtlar," gibi bir korkunuz yok mu? - Ben Devlet Tiyatrosu'nda oynadığım için bu geleneği çok iyi biliyorum. Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum... Ben Kürtçe okumasaydım, Türkiye'de çok iyi bir noktaya gelirdim. Bundan adım gibi eminim. Ben kendi ana dilimde söylemek için bir sürü sıkıntıyı göze aldıysam, buradaki diğer sıkıntılar vız gelir bana. - Size istemediğiniz bir şey dayatırlarsa bırakır mısınız? - Herkesin durduğu bir yer var, bana zorla bir şey söyleteceklerini zannetmiyorum. Niye yapsınlar ki böyle bir şeyi...