Türkiye'deki 1100 teknik adam ile birlikte Gelişim Semineri'ndeydik. Son gelişmeler ve teknikler hakkında konuşulanları izlerken, futbolun değişik penceresinden bir bakış açısı yakalamaya çalıştık.
İlk gün kürsüye çıkan İngiliz Spor Psikoloğu Bill Bescwick'i dinlerken, söylediklerini hayatımızın her bölümünde rahatlıkla kullanabileceğimizi de fark ettim. Bir çok şey söyledi İngiliz hoca. Bizim en iyilerimizden Turgay Biçer'den farklı olmayarak. Dedi ki; "
Taraftar sahadaki oyuncunun forması için oynadığını sanır. Bu büyük bir yanılgıdır. Oyuncu; hocası için oynar." Sonra teknik adamlara parmağını uzatarak, "Yani sizin için" sözleriyle bağladı fikrini.
Bu noktadan sonra üç şeye yoğunlaştım; Motivasyonun gücünü çok doğru örneklerle gösteren
Bescwick'i tüm teknik adamlar ciddiyetle takip etti. Zaten hayatları bu sözlerle geçiyordu. Kulüplerin bir lira para vermediği, serbest kalmak için federasyona başvuran oyuncuların dosyalarının kapandığı dönemde, bu teknik direktörler mucizeler yaratıyorlardı.
GELECEĞİ NET TARTMAK İkincisi; ellerinde bu kez metot vardı. İngiliz hoca, onlara yöntemi gösterdi, sadece sırtına vurmadan,
"Hadi koçum" demeden oyuncuyu kafa olarak sahaya nasıl hazırlayabileceğini anlattı. Belli bir sıralama içinde, genç oyuncuların raya sokulabileceğini işaret ediyordu. Not alan teknik adam sayısı o kadar azdı ki.
Üçüncüsü; ligimiz gözümün önüne geldi. Hangi teknik adamların oyuncuları, gol sevincini teknik adam ile birlikte yaşıyor. Kulübe ile bütünleşen bir takımın gücünün hesaplanamayacağını düşündüm. Siz de kendinize sorun. Tuttuğunuz takımın oyuncuları ile teknik adamın paylaşımı ne kadar? O zaman geleceği daha net tartabilirsiniz.
Yayın tarihi: 17 Ocak 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/17//haber,000984990EB34A7C848EEBC4CE9903C6.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.