kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

'Film ben yaşlanmadan çekilse diye dualar ettim

15.01.2009
'Güz Sancısı' isimli filmde Elena adlı Rum bir fahişeyi oynayan Beren Saat, "Bu rolü yıllardır oynamak istiyorum. Film, ben yaşlanmadan çekilse diye dua ettim. Beklendiği gibi bir fahişelik performansı değil ama Elena özel bir karakter" diyor..
Yönetmen Tomris Giritlioğlu'nun uzun zamandır hayalini kurduğu 'Güz Sancısı' isimli film, 23 Ocak'ta vizyona giriyor. Filmde oyuncu Beren Saat, fahişe Elena rolüyle sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Film için babaannesiyle birlikte yaşayan 20 yaşındaki fahişe Elena rolünü oynamayı kabul eden Beren Saat, Marie Claire dergisinin ocak sayısına konuştu.

BEREN SAAT FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

* Üç yıl önce en büyük hayalinizin sinema olduğunu söylemiştiniz ve bu hayaliniz 'Güz Sancısı' filmiyle gerçek oldu. Değil mi?
Evet. 'Güz Sancısı'nın senaryosunu okuyalı aslında dört yıl oldu. Tomris Hanım (Giritlioğlu), 'Salkım Hanım'ın Taneleri'nden önce 'Güz Sancısı' romanını eline alıp, çekmeye niyetlenmiş ama olmamıştı. 'Güz Sancısı' biraz daha bütçe isteyen bir yapım. C Yapım destek olup da bütçe ortaya çıkarılana kadar film ertelendi. Ben de ilk filmim iyi bir film olsun diye çok bekledim, iyi de oldu.

* Elena'nın aksanlı konuşması için nasıl bir çalışma yaptınız?
Şehir Tiyatroları'nda oynayan Kosta Kortidis eğitmenimiz oldu. Aslında filmde birden çok Rum karakter var. Bu nedenle ince bir çalışma yapıldı. Orta yaşlı Rum karakterler için koyu bir diyalekt uygulandı. Filmde benim canlandırdığım Elena, Türkçe okur ve yazar bir kız...

BİLDİK FAHİŞELERDEN DEĞİL!
* Peki Elena nasıl bir kadın?
Elena 20 yaşında, Beyoğlu'nda yaşıyor. Başından birtakım ailevi sorunlar geçtikten sonra, anne ve babası tarafından terk ediliyor. Sonra Elena babaannesiyle yaşamaya başlıyor ve babaanne geçinmek için, torununa fahişelik yaptırıyor. Bu rol çok magazinleştirildi; benim ağzımdan hiç çıkmayan cümlelerle öyle bir şeye dönüştürüldü ki... Elena insanların hayal ettiklerini bulabilecekleri bir fahişe karakteri değil aslında. İstanbul'un ileri gelen bürokratlarının misafir edildiği bir ev orası... Elena babaannesi tarafından çalıştırılıyor ama bu konuda çok seçiciler. Elena, biri 'Sen fahişesin' dediği zaman çok alınıyor. Bu onun seçtiği bir hayat değil ve kendini öyle görmüyor. Kendi içinde büyümemeyi tercih ediyor. Mesela bir bebek koleksiyonu var. Safça aşık oluyor. O yüzden insanların hayal ettiğinin çok dışında bir karakter...

EMPATİ KURUYORUZ
* Oyuncular hep fahişeyi oynamak isterler değil mi?
O yine kafamızdaki fahişe imajı galiba... Ben farklı ve bana performans alanı yaratabilecek her rolü oynamak isterim. Elena çok özel bir roldü, onu gerçekten çok seviyorum ve yıllardır oynamak istiyorum. Artık ben yaşlanmadan çekilse diye dua ederek bekliyordum. Çok beklendiği gibi bir fahişelik performansı değil ama Elena çok özel bir film karakteri...

* Yoğun bir empati kuruyor olmalısınız...
Filmde, normalde bir kitabı okumakla kurulamayacak empatiyi kuruyoruz. Bu bizi çok zenginleştiriyor. İnsanların oyunculuktan bir ömür vazgeçememesinin nedeni de bu galiba. Başka bedenlerle, başka insanlarla empati kurabilmek, insan olarak, görüş olarak hayata bakışını çok zenginleştiriyor. Eskiden daha sert tepki verebileceğin bir şeye daha anlayışla yaklaşabiliyorsun. Oynamak beni daha hümanist yaptı. En önemli cümle bu galiba.
Haberin fotoğrafları