Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Ban Ki-moon 'un Ortadoğu gezisinin son durağı Ankara'da dün yaşananlara bir yabancı nasıl bakıyor?
Veya dışarıda yaşayan bir Ankaralı memleketinde olup bitenleri nasıl algılıyor?
İlkinden söze başlarsak...
İki gündür Ankara'da görüşmelerde bulunan, aralarında ABD'lilerin de bulunduğu yabancılardan Ankara'yı iyi bilenin ilk sorusu şöyle oldu:
"Nedir Ankara'nın bu hali, her yer karman çorman olmuş?" Daha neler olduğunu anlatmadan cep telefonumuzun mesaj uyarısı ardı ardına çalmaya başladı:
"Firari Ergenekon zanlısı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yakalandı..." Ardından bir tane daha:
"Bağlum'da 13 el bombası, 500 gram barut, Or-An'da da 300 mermi sokağa atılmış halde bulundu..." Arkasından İstanbul'da da bombaların bulunduğu haberi geliyor.
Ortaya çıkan algı net; sokaktan bomba, mermi ve fişek fışkırıyor...
Anlaşılıyor ki,
"Ergenekon kapsamında yargılanırım" korkusuna kapılanlar ellerinde ne kadar yasak bomba, mermi varsa kurtulmak için sokağa atıyor...
Yaşanan bu gelişmeleri kendilerinin nasıl algıladığını soruyorum.
Şu yorumu yapıyor:
"Sanki iki şey birbirine karıştırılıyor. Çetelerle mücadele ediliyor, bu çok güzel. Ama yanlarında bazıları haksız yere yakılıyor..." Kaygılandıran görüntü Bu aşamada İsrail'in Gazze'yi tekrar bombaladığı haberi ekrana düşüyor.
Büyük kentlerde bugün cuma namazı sonrası Filistin'e destek gösterileri yapılacağı haberi, meydanlarda İsrail bayraklarının yakıldığı görüntülerle veriliyor.
Kendisini en çok bu gösterilerin kaygılandırdığını söylüyor.
Yazımıza konu ikinci kişi ise yurtdışında yaşayan bir Türk...
Onun kaygısı da benzer...
Bulunduğu ülkede Türk televizyonlarını izlediğini söylüyor.
Her yanından bombalar, silahlar fışkıran bir Ankara görüntüsünden duyduğu rahatsızlığı aktarıyor.
Naylon torbalı profesör Bir de eski YÖK Başkanı Prof. Dr.
Kemal Gürüz 'ün gözaltına alınış şekline ve Ergenekon hakkında iddialarda bulunan
Tuncay Güney 'in
televizyon ekranlarındaki konuşmalarına takılmış.
Tuncay Güney'in açıklamalarının veriliş şekline isyan ediyor...
Aslında Prof. Gürüz'ün gözaltına alınma şeklinden çok, savcılıktaki ifadesinden sonra salıverilmesi sırasında ortaya çıkan görüntü daha hüzün dolu...
Türkiye'nin en üst makamlarından birine gelmiş bir kişi günlerce gözaltında tutuluyor; sonra mahkemeye bile sevkine gerek görülmeden savcılıktan serbest bırakılıyor.
Adliyeden elinde çamaşırlarının bulunduğu bir naylon torba ile çıkıyor.
Gazetecilerin yönelttiği sorulara tek kelime yanıt vermeden mağrur bir yüz ifadesiyle çevirdiği taksiye binip uzaklaşıyor.
Oysa bir telefon uzaklığında olan ve savcının daveti halinde koşup gidecek, kaçmayacak bir isim...
Bu görüntüler, hakkında türban olayından tutun da YÖK Başkanlığı dönemindeki uygulamalarına kadar oluşmuş her türlü olumsuz düşüncenin üstüne çıkıyor.
Ya Tuncay Güney'in açıklamaları... Kurşundan beter:
"Özdemir Sabancı, imha edilmesi gereken uyuşturucuyu yurtdışına sattığı için hedef oldu..."Hakkında densizce söz ettiği merhum kişi, Sabancı Holding'in en tepe noktasındaki isim...
Ne verdiği tarihler örtüşüyor, ne de olaylar uyuşuyor.
Bir doğru söylüyor; yanına üç çarpıtma ve iki de yalan olay koyup anlatıyor.
Dünü böyle yaşayan Ankara'ya bugün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Moon geliyor.
Ortadoğu'daki çatışmaları durdurmak için...
Yayın tarihi: 16 Ocak 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/16//haber,E78F47509980412291504C519E37A5A1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.