Hiçkimse bize
"Atatürkçüler baskı altında" diye maval okumaya kalkmasın... Baskı altında olanlar, Kemalistler değil, Enveristlerdir.
Atatürk darbeci değildi. En güç koşullarda bile arkasında halk kongresi desteğini (Erzurum ve Sivas), meclis desteğini aramıştır.
"Legal" olmayan hiçbir iş yapmamıştır.
"Diktatoryal" yetkilerini bile, en kritik günlerde, meclisten istemek ve almak yoluna gitmiştir. (Hani tıpkı Abdullah Gül'ün de rektör atama yetkisini yürürlükteki anayasadan aldığı gibi canım!)
Bunlar, Mustafa Kemal Paşa'nın değil, Enver Paşa'nın manevi torunlarıdır. Talat Paşa'nın, Yakup Cemil'in, İsmail Canbolat'ın, Bahattin Şakir'in,
Doktor Nazım'ın torunlarıdır.
Onlar seçim sevmezler, Babıali'yi basarlar, Harbiye Nazırı'nı vururlar, hükümeti istifaya zorlarlar, iktidara el koyarlar.
Sonra da Ermeni öldürürler.
Gene öldürdüler, üstelik savunma bakanını da herhalde vurmayacaklardı ama bu kez başaramadılar.
Bugün zor durumda olanların manevi dedeleri Atatürk'ü de hiç mi hiç sevmezlerdi.
Kaç kere öldürmeye kalktılar!
On iki, tam on iki suikast tertiplendi Atatürk'e karşı, on iki!
Daha Selanik'te, sonradan Ankara valisi olacak, İzmir suikastı nedeniyle de asılacak ünlü tetikçi Abdülkadir, Atatürk'ü öldürmeye kalkmıştı... Abdülkadir, hani şu gazeteci katili, Ahmet Samim'i Bahçekapı börekçi fırınının önünde vuran tetikçi... Polis onu arar gibi yaparken o sığındığı karakolda komiserin ısmarladığı orta şekerli kahvesini içiyordu.
Darbeciler onun torunlarıdır.
Ergenekon örgütü, Atatürkçü değildir. Ergenekon, faşist bir örgüttür.
"Sebeb-i hayatı" ve
"velinimeti" olan Amerika'nın elini ısırmış, komünistlere karşı, esas olarak da Rusya'ya karşı gizli ve pis bir savaş sürdürmek amacıyla kurulduğu halde
"kendi kontosuna iş tutmaya" kalkmış,
NATO'dan çıkmayı, Rusya, Çin, Hindistan ve hatta İran'la ittifak yapmayı isteyecek kadar saçmalamıştır... Kendisine çizilen çerçevenin dışına taştığı hatta çerçeveye tükürdüğü için şimdi tasfiye edilmektedir.
Bu örgüt içindeki birtakım anlı şanlı bürokratların
"Şeriatçı İran'la ittifak istemeye utanmıyor musunuz?" sorusuna verecek yanıtları yoktur. Kaç kere sorduk, ses çıkmadı, çıkamadı. Bize Atatürkçülük mavalı okumasınlar şimdi...
Örgütün bir kesimi
"bal tutan parmağını yalamaya" yani mafyalaşmaya, uyuşturucu işlerine falan bulaşmaya da kalkmış, duvara değil de kamyona toslamış, bu da sonunu getiren önemli bir boyut olmuştur.
Ezcümle: Devlet, bağırsaklarını temizlemektedir!
Bu örgütün avukatlığına Atatürkçülük adına soyunmak, ister politikacı olsun ister basın mensubu, utanç verici bir gaflet olarak birilerinin alnına yapışıp kalacaktır.
Olayı hafife alan, önemsememeye, örtbas etmeye, sulandırmaya çalışan bazı basın mensupları kazın ayağını gördüler.
Politikacılar da buna halkın ne diyeceğini seçimde görecekler... Aslında hep görmekteler...
Yayın tarihi: 9 Ocak 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/09//haber,2A850471ED8949A1A5B04C7D8940D108.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.