kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ENGİN ARDIÇ

Eski defterler

Çok genç olmayanlar bilirler, bir zamanlar İstanbul'da bir "İSKİ rezilliği" patlak vermişti.
Su müdürü, iş yaptırdığı müteahhitlerden para topluyor, bu paranın bir kısmını partisine bağış olarak aktarıyor, bir kısmını cebellezi ediyordu.
"Azgın kart teke sendromuna" kapılıp yanında çalışan çocuğu yaşında bir kıza tutuldu, eşini boşamaya kalktı, aldığı rüşvetin bir kısmını nafaka yapmak istedi, eşi de rezilliği medyaya açık ediverdi.
Paralara el koydular, su müdürünü içeri tıktılar.
İçeride baldırına bir de bıçak yedi su müdürü, görünürde "sıradan bir vatandaşın öfkesi" nedeniyle, aslında "konuşmaması" için...
O da mesajı aldı, sustu, konuşmadı ama bu arada kız da başkasına kaçtı! Ne hikmetse, mahkemede tanıklıklarına başvurulan bütün müteahhitler de bağışları "gönüllü" olarak yaptıklarını, hiçbir zorlama altında kalmadıklarını söyleyivermişlerdi... Maşallah İstanbul'un bütün kapitalistleri gizli solcuydu, iktidar koalisyonunun ortağı sosyaldemokrat partiyi destekliyorlardı da bizim bundan haberimiz yoktu!
Hepimiz kıçımızla gülüyorduk tabii.
İSKİ skandalı, partiyi de yedi belediyeyi de.
Kendilerine solcu süsü veren hokkabazlar, İstanbul'u bir daha geri gelmemek üzere yitirdiler. Onlara destek olmak amacıyla adaylıklarını koyan şarkıcılar türkücüler bile işe yaramadılar.
Parti de tarihe karıştı. Gitti, kendine solcu süsü veren daha eski bir partiye eklemlendi.
Onlar da bir daha, bırakın iktidarı, küçük ortaklık yüzü bile göremediler. Hatta bir dönem meclis dışı bile kaldılar.
Belediye reisi de o partiden milletvekili oldu ve bir daha da sesi soluğu çıkmadı, on beş yıldır "low profile" gösteriyor. Eh, "high profile" gösterecek yüzü yok.
İsim vermedim, çünkü su müdürü diyetini ödedi, cezasını çekti, bitti gitti. Kendisiyle televizyonda en çok "uğraşan" bendim o sıralar, hem onun müdürlüğü hem de benim televizyon yorumculuğum tarih oldu.
"Müteveffa" parti de bana beş yüzü aşkın dava açmıştı, kaç milyar ödediğimi bilmiyorum, eski patronuma sorunuz çünkü onun cebinden çıktı.
Adnan Menderes'in son sözlerini tekrarlamama izin verirseniz, "kat'iyyen muğber değilim, hiçbir iğbirar duymuyorum" ... Onlar duyuyorlarsa onu bilemem, kendi küçüklükleri olur. (Muğber, gücenmiş, küskün demek. Merhum Menderes Osmanlıca konuşurdu, ben de severim.)
Bütün bu eski defterleri neden açtım?
İzmir'de bir "operasyon" yapılmış, iki belediye reisiyle birlikte tam yüz yirmi kişi gözaltına alınmış. İmar kanununa muhalefet, ihaleye fesat karıştırma, suç işleme amacıyla örgüt kurma, falan filan. Bildik yolsuzluk türleri.
Ankara'da bir ilçede de buna benzer bir rezillik yaşanmıştı yakın zamanda...
Bunlar, kendine solcu süsü veren "malum ve mahut" partinin adamları.
Eski defterleri neden açtım? Son zamanlarda, özellikle belli bir yayın grubunun da desteğiyle, "belediye yolsuzluklarını AKP yapar, ötekiler sütten çıkmış ak kaşıktır" gibilerden bir puşt tezgâhı döndürülüyor da, bazı şeyleri yaşlılar unutmasınlar, gençler de öğrensinler diye...