kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat

İndirimkolik misiniz?

AYŞE FERHANGİL
09.01.2009
Bir süredir devam eden yüzde 70-80'lik indirimler, bir alıyorsan bir de benden bedavalar, 200 lira harcamaya 100 lira hediyeler bildiğimiz 'sezon' indirimlerinden değil. Ekonomik krizin adı bile mağazaları 'ne yaparsan yap stoğu tüket' politikasına sürüklüyor, turuncu noktalı 'yüzde 30'luk etiketlerle, sarı kalemle yazılan yüzde 50'ler arasında bir savaştır sürüyor. Mağazalar öyle hızlı fiyat kırıyor ki, ürünlerin üzerinde dört farklı indirim tanımı bir arada bulunuyor.
Sistem, matematiği güçlü olan tüketicinin lehine çalışıyor.
İngiltere'de süper indirimler nedeni ile bir ayda (aralık) 500 milyon pound'a varan harcama ile yüzyılın satışının yapıldığı haberi geliyor, 1 milyon kişi internetten alışveriş için aynı gün bilgisayarın başına oturuyor. Fırsatlı ürünler sayesinde satışların aynı hızla devam edeceği düşünülüyor. Ve artık mazide kalan 'alışveriş bağımlılığı' (compulsive shopping disorder) yerini yepyeni bir konsepte -tabii buna hastalık da diyebiliriz- 'indirim bağımlılığı'na bırakıyor.

İNDİRİM KANIMIZA GİRİYOR
Ben bu işi çok iyi biliyorum çünkü yıllardır onlardan yani indirimkoliklerden biri ile yaşıyorum. Kocam ayağına iki numara küçük üç çift golf ayakkabısına (kendisi yılda iki kere golf ya oynar, ya oynamaz), birbirinin birebir aynısı olan onlarca gömleğe, tişörte, aynı sanatçının aynı albümünün birkaç kopyasına sahip, ayrıca evimizde aynı DVD oynatıcısından da üç tane mevcut... Garip mi geldi? Durumunuz bu kadar radikal olmayabilir ama dolabınızı açıp sadece 'indirimde' diye aldığınız ve hiç giymediğiniz kaç parça kıyafetiniz olduğuna bakmanızı rica ediyorum. Hepimiz bu işin parçasıyız, indirim kanımıza giriyor. Bizi 'alışverişkolik' yapmak için sinsice ilerliyor.
İncelemelerime göre Amerika'da tamı tamına15 milyon kişi 'alışveriş bağımlısı' ve bunların yüzde 80'i 'indirim'den aldıkları ürünleri başarı kabul ediyor, indirimdeki ürün ne olursa olsun dayanamıyor, alıyor. Hemen indirimi şeytan yaptığımı düşünmeyin. Michael J. Silverstein'ın Treasure Hunt (Hazine Avı) adlı kitabı Amerikalıların sadece indirimleri takip ederek 100 milyar dolar daha az para harcadığını ortaya koyuyor.
Ama alıyorlar, alıyoruz, hem de ciddi bir tatmin ve mutluluk yaşayarak. Her 10 'alışverişkoliğin' 9'u kadın. Fakat hemen belirteyim, Iowa Üniversitesi'nden Dr. Donald Black bu işte kadın-erkek ayrımının olmadığı görüşünde. Ona göre, yapılan araştırmalar çoğunlukla kadınlar üzerine odaklandığı ve erkek alışverişkoliklere hasta yerine 'koleksiyoner' denildiği için zavallı kadınlar günah keçisi oluyor. Neyse konumuza dönelim.
Bu iş için internet siteleri kuruluyor (örnek: www.stoppingovershopping.com -aşırı alışverişi durdur), kitaplar yazılıyor (örnek: To Buy or Not to Buy-Satın Almak ya da Almamak), hatta bu hastalığın antidepresan bir hapla tedavi edildiği bile ileri sürülüyor. İndirim insanın kanına girdi mi, çıkmıyor. Ama çıkartmak isteyen kim? Bu kadar da ciddiye almayın, sonunda karanlık günleri biraz aydınlatacak bir çift ayakkabı değil mi aldığımız? Bir şeycik olmaz. Bir küçük dipnot: Harvey Nichols'da yüzde 80, Beymen'de yüzde 70 Yargıcı ve Mudo'da her şey yarı yarıya, Marks & Spencer'da üç al iki öde kampanyası ve yüzde 50'ye varan indirim var. İyi indirimler...