Giriş Saati : 11.01.2009 18:35 Güncelleme : 11.01.2009 22:03
Terör Uzmanı Emekli Albay Erdal Sarızeybek, Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün Türk Silahlı Kuvvetleri'nin aleyhinde kendisinin ifade vermesi için zorladığını ileri sürdü.
Türk Ocağı Kayseri Şubesi'nin davetlisi olarak kente gelen ve Kayseri'nin yerel televizyonlarından Erciyes TV'de 'Türk Dünyası' adlı programa konuk olan Terör Uzmanı Emekli Albay Erdal Sarızeybek, Ergenekon'a ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ergenekon'un bir tarih destanı olduğunu belirten Erdal Sarızeybek, Ergenekon'un Türk milletinin var oluş destanı olduğunu söyledi. Sarızeybek, "Türkiye'de hiçbir kurum, hiçbir siyaset, hiçbir cumhuriyet savcısı, bu soruşturmasına böylesine kutsal bir destanın adını veremez. Hukuken, ahlaken ve siyasetten kabul edilemez. Veriyorlarsa eğer, bunun altında bir kasıt aramamız gerekir. İkincisi siyasi irade, hükümet ekranlara çıkıyor ve diyor ki, "Bakın ben terörle mücadele ediyorum, terörle mücadele adına asker olsun sivil olsun hepsinin hakkında yapılan işlemleri destekliyorum" diyor. Biz diyoruz ki, o zaman İstanbul'da yürütülen bu soruşturmada eğer sözde bir terör örgütü varsa ve sizler bununla mücadele ediyorsanız, terörle mücadele adına. O zaman PKK nedir? PKK terör örgütü değil midir? Çünkü terörle mücadele kararlılığı olan, kararlı olduğunu söyleyen bir hükümet, 30 bin insanımızın katili, İmralı'da yatan bölücü başı hainin yattığı yerden örgütü idare etmesine izin vermez. İzin veremez, ama veriyorlar. Öte yandan bakıyorsunuz Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ekranlara çıkıyor ve diyor ki, "Teröristler Avrupa'da. PKK'lı teröristler Avrupa'da cirit artıyor. Yani İstanbul'da yürütülen soruşturmaya terörle mücadele adına sahiplenen hükümet, PKK terör örgütüne gelince Avrupa'da ve Irak' ta cirit atmasına göz yumuyor. Bu nasıl terörle mücadele? O zaman demek ki İstanbul'da yürütülen soruşturma, terörle mücadele adına yapılmış bir soruşturma değildir. Yani siyaset, bunu bu açıdan sahipleniyor. Bu doğru değildir. Türkiye'de bir suç soruşturması, adaleti tesis etmek için yapılır. Suçlular varsa yakalanır hapse konur. En kısa zaman da cezasını alır. Kamuoyu ise bunu gördüğü zaman vicdanı rahatlar. Ben bir vatandaş olarak bu soruşturmaya bakıyorum, ama vicdanım rahat değil.
Neden iki tane orgeneral sözde bir terör örgütü lideri olarak tutuklanıp hapse konuyor. Konuşma yasağı konuyor ve tek kelime edemiyorlar. İmralı'da yatan bölücü başı yattığı yerden örgütü idare ediyor. Bu nasıl iş. Yine bu iki orgeneral ellerinde bir dosya var, bu dosyada ki delillere göre sözde terör örgütü lideri diye tutuklanıyor. Savcılık bu dosyayı iddianame ile mahkemeye veriyor ve dava açıklıyor. Dosyanın belki 50. duruşmasına geliniyor ve bu iki orgeneral davada yok. Yani bu iki orgenerale savunma hakkı da vermiyorlar. Yargılama devam ederken, dosyada adı geçen orgeneraller savunma yapamıyorlar. Dosya içeriğindeki diğer insanlar savunma yaparken bu iki orgeneral halen savunma yapamadığından tutuklulukları devam ediyor. Bu dosyaya istinaden ne zaman düzenleneceği belli olmayan savunmaları sebebiyle bu iki generale çile çektiriyorsunuz. Hani adil yargılanma hakkı? Bakın bir orgeneralimiz hastanede can çekişiyor, öbür orgeneralimiz 18 kilo zayıflamış, belki kahrından ölecek. Bunun vicdan sorumluluğunu Türkiye'de kim verecek. İnsanlar suç işleyebilir. Suç işleyen elbetteki cezasını çekecek, ama ortada ne suç işlediği dahi belli değilken, insanlara savunma hakkı vermeksizin, adil yargılama hakkı tanımaksızın cezaevi köşelerinde tutmak, onları orda tutarken 30 bin canımızı alan PKK terör örgütüne cirit attırırsanız Avrupa'da, İmralı'daki haine yattığı yerden idare ettirirseniz, o zaman bizimde onlara söyleyecek sözlerimiz olur.
Terörle mücadele adına bu siyasetin buna destek olayı yalandır. Eğer ki mücadele eden bir hükümet olsaydı, önce PKK'lı teröristlerin hakkından gelirdi" dedi. Savcılığın bu soruşturmayı terörle mücadele adına yaparak sanıkların savunma haklarını vererek zamanında iddianamesini ve dosyasını tek davada birleştirip vermiş olsaydı, adil yargılanmaların sağlanacağını sözlerine ekleyen Sarızeybek, "Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz zaten başından beri bu soruşturmaya gölge düşürmüştür. Bunun sebebini ise Zekeriya Öz'ün özel olarak İstanbul'a çağırmasıdır. Bana özel olarak silahlı kuvvetler aleyhinde ifade vermem için baskıda bulunmuştur. Sebebi de ben kendi isteğimle 2005 yılında emekli oldum. Bugün tutuklu bulunan Orgeneral Şener Eruygur ve Albay Atilla Uğur ile aramızda bir tartışma geçti. Ben bir haksızlığa uğradığımı hissedip, dava açtım. Onlarda benim hakkımda bir dava açtı. Davalar sürdü ve ben aklandım. Hatta bir haksızlık olmuş deyip beni alay komutanı yaptılar, ama kalbim kırılmıştı. Bir dilekçe verdim ve ayrıldım. Ya gazi paşa duyarsa diye de bunun kitabını yazdım. Savcı Zekeriya Öz bu kitabı okumuş. Demiş ki, "Ya bak silahlı kuvvetlere kırgın" öyle anlaşılıyor. İki de bir bana diyor ki, "Ya albayım sizi general yapmamışlar vah vah. Eğer ki bildiğiniz bir şey varsa sizin adınıza hesabını sorarız". Bunu çıkıp televizyonlarda söyledik. Aradan 8-9 ay geçti, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayet dilekçesi verdik. Adalet Bakanlığı izin vermediği için soruşturma açılmadı. Benim vicdanımda, bu cumhuriyet savcısı görevini kötüye kullanmıştır. Görevden alınmalıdır. Soruşturmaya gölge düşürmüştür. Terörle mücadele eden yok. Ordu yıpratılıyor. PKK'lı teröristler cirit atıyor. Bu mahkeme bitmeli. Türk milletinin vicdanı bunu kaldırmaz. Çünkü Türk ordusu Türk milletinin nezrinde çok yüce bir yere sahipti" şeklinde konuştu.