kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Barselona Barselona

'Te quiero Barcelona'

YEŞİM TABAK
09.01.2009
Hayatın bir trajedi değil de bir komedi olduğuna inanmak için pek az sebep varsa, Woody Allen bunlardan birini yaratmak için en kayda değer çabayı harcayanlar arasında. Tabii en meşhur ve en koyu karamsarlardan biri olarak. İkili ilişkileri didiklerken -ki bu konuda son derece uzun ve istikrarlı bir geçmişi varromantik komedi hafifliğinden nadiren vazgeçti.
Allen her zaman, arzunun tatmininin imkansızlığı, ihanet ve duygusal kaosun içinde kıvrandırdı karakterlerini. Yeni filmi Barselona Barselona (Vicky Cristina Barselona), kahramanlarına karşı mizahi mesafesini, dış ses olarak 'bır bır bır' konuşan bir hikaye anlatıcısıyla koyuyor.
Film, her sayfasında iki satır yazı bulunan, rengarenk resimlerle dolu bir çocuk kitabı kadar hafif ve eğlenceli. Yani görünüşte. Bizler ancak İspanya hükümetinin hazırlatabileceği kadar baştan çıkarıcı turistik manzaraları seyrederken, filmin kahramanları, yükü ağır karşılaşma ve hesaplaşmaların içinden geçiyor.
Üstelik turistik manzarayı ve kafamızdaki klişeleri mükemmelen tamamlayacak şekilde, tutkulu, manyakça bir aşk yaşayan bohem bir İspanyol çift bile var elimizde: Seksi, karizmatik, tavizsiz biçimde flörtöz, romantik (ne ararsanız...) ressam Juan Antonio (Javier Bardem) ile, başka kadına baktı diye erkeğinin gözünü oyabilecek kadar yırtıcı ve aynı zamanda sevecen, çatlak ressam Maria Elena (Penelope Cruz). Onların kusursuz romantizmi ve çok kusurlu ilişkileri içinde kendilerini bulmaya çalışanlar ise, Amerikalı iki genç kadın: Ne istediğini çok iyi bildiğini zanneden, katiyen aşık olmadığı nişanlısıyla evlenmek üzere olan ve Juan Antonio'nun cüretkar flörtünü kendine koyduğu katı kurallarla savuşturmaya çalışan Vicky (Rebecca Hall) ile, ne istediğini değil ama sadece ne istemediğini bilen, her an maceraya aç Cristina (Scarlett Johansson). Bardem ve Cruz, 'İspanyol ateşi' klişesini sahici kılacak kadar yakışmışlar rollerine.
Hall, tutuk Vicky'nin karmaşasını ve kederini yansıtacak kadar incelikli bir oyun sergiliyor. 'Esprisiz Marilyn Monroe' Johansson ise, bir sahnede Juan Antonio'nun değindiği gibi, banal bir pozculuğun ötesine geçebilse, fena olmazdı. (Martin Scorsese'nin Robert De Niro'dan sonra Leonardo DiCaprio'yu, Allen'ın Diane Keaton'dan sonra Scarlett Johansson'u baş tacı etmesini, saygıda kusur etmek istemem ama, yönetmenlerin yaşına veriyorum.)

MESAJI, ARAYIŞI BİTMEYENLERE
Cristina, hiçbir yerde kalamayacak kadar kendisiyle dolu; bizzat bir aşkı yaratmaktansa, bir yerlerde olduğunu sandığı mükemmeli aramakla meşgul. Vicky'nin, tutkulu bir aşkla konforun aynı yerde bulunamayacağı gerçeğini hazmetmeye çalışarak kendini yiyip bitirmekten başka çaresi yok. İki genç kadının da özenerek baktıkları Maria Elena ise, ölümle erotizm arasındaki bağlantıyı kabullenmiş olarak, huzursuz ve çalkantılı hayatını sonsuza dek sürdürecek gibi görünüyor. Maria Elena'ya göre, "Sadece tatmin edilmeyen, gerçekleşmeyen aşk romantik olabilir." İnsanın aklına ister istemez, Woody Allen klasiği Annie Hall'da ilişkilerin doğasını acımasızca karikatürleştiren şu sahne geliyor: Alvy (Allen), sokakta sakin sakin yürüyen bir çifte rastlar ve sorar, "Mutlu bir çift gibi gönünüyorsunuz. Öyle misiniz?" Kadın: Evet. Alvy: Evet mi? Peki bunu nasıl açıklıyorsunuz? Kadın: Şey, ben çok sığ ve boşum. Ayrıca söyleyecek ilginç hiçbir şeyim yok. Adam: Ben de aynen öyleyim. Alvy: Anlıyorum. Çok ilginç.
Barselona Barselona'da, Allen'ın mesajları çiftlerden ziyade, arayışları bitmeyenlere yönelik gibi duruyor. Filmin soundtrack'inin, Barselona'ya aşk mektubu yazan tema parçası Barcelona'dan alıntıyla, "Denizin ne kadar harika olurdu, eğer yüzmeyi bilseydim". Vicky ve Cristina, Barselona'da yüzmeyi deniyorlar, ama bilmedikleri kesin. Soundtrack'e değinmişken; Barcelona adlı tema parçasının sahibi Giulia y los Tellarini adlı grup, film sayesinde, hayal bile edemeyecekleri bir popülariteyi yaşıyor şu aralar. Soundtrack'e girmeyi, grup elemanlarından birinin kız arkadaşının, albümlerini Allen'ın Barselona'da kaldığı otele göndermesi sayesinde başarmışlar.
İstanbul Caz Festivali'nin sevimli bir parçası olmaya, son derece uygun görünüyorlar.