kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Aralık 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Ne yapar ne yapmaz

General, "dışarıda" iken, kendisi komplolarla suçlanırken, "Devlet komplo kurmaz" diyordu.
General, "içeride" iken, kendisi yine suçlanırken, "Devlet komplo kurdu" diyor.
"Hakikat" ise, sadece mahkemede aranmıyor.
Silopi Savcılığı "suç duyurusu" üzerine, "kuyular" açmaya hazırlanıyor.
"Petrol kuyuları" ndan sorumlu "Devlet" şirketinin arazileri içinde, "kayıp, ceset, faili meçhul" aranacak.
"Asitle yakılıp çukurlara gömülen" var mı, bakılacak.
Yakın geçmişin "yaşayan ölüler"i aranacak.
Çünkü burası aynı zamanda Arjantin'dir.
Çünkü buradan da infaz timleri geçmiştir.
Çünkü burada da kayıp anaları her gün yeniden ölmüştür.
Çünkü buranın da darbeleri, cuntaları, suikastları, cinayetleri, gömmeleri olmuştur.
Bir tek farkla ki, buranın cuntaları, darbecileri hakkıyla yargılanmamıştır.
"Darbe teşebbüsü" ile yargılananlar varken dahi, "ne teşebbüsü, netekim darbe yapmışlar" Anayasa ile korunmaktadır.
"Hakikat" sadece mahkemede değil.
"Devlet"in Adli Tıp Kurumu, Adli Tıp Enstitüsü bir "infaz merkezi", bir "cinayet örtme mahalli" olarak zanlı hale geliyor.
Yüzlerce insana, gence ölümcül yaralarıyla, hastalıklarıyla dahi "infaz" raporları verebilen, delik deşik edilmiş, işkencelerden geçirilmiş cesetlerde dahi "devlet parmağı"nı gizleyen, yenilerde tecavüz mağduru çocukların başına geleni neredeyse mazur gösteren raporlar ile temayüz eden, insan haklarına duyarlı Adli Tıpçıları hem kurumdan, hem Enstitü'den temizlemeye uğraşmış bir "Devlet"ten söz ediyoruz.
"Suç, kanıt karartma" kuşkularının, hem "Adalet" hem "Adil Tıp" taahhüdü verdiği sanılan bir kurumda nasıl yoğunlaşabildiğini izliyoruz.
Aradan onca yıl geçtikten sonra, "Garih cinayeti"nin bu mercie düşmüş kan izlerinin peşine düşüyoruz.
"Hakikat" sadece mahkemede değil.
Daha geçenlerde, önce polis, sonra asker işkencesinden geçirilmiş, sonra cesedinden "Devlet"in özür dilediği bir kışlaya da çıkıyor yeniden yollar.
"Garih cinayeti"nin faili olarak mahkûm olmuş, cinayete oradan gelmiş, cinayetten kanlı giysiyle oraya dönmüş "asker" ile, silahlı yeminler ettirmiş şimdi sanık subayın yolları orada kesişiyor.
Her "rastlantı"da "Hakikat" göz kırpıyor.
Asla komplo yapmayan devletin komplo yaptığını söyleyebilirken sanık General...
Hakikat; "Devlet" kurumları, arazileri, kuyuları, kışlaları, üniformaları, dosyaları, arşivleri arasında zıplayıp duruyor!