kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
4 Aralık 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Türbanı ve AKP'yi AKP'den çalmak

CHP'nin çarşaf ve türbana yönelik girişimini birbirinden farklı birkaç boyutta değerlendirmek gerekir. İnandırıcılık probleminin vahim ağırlığını bir yana bırakarak bakacak olursak bu girişimle partinin iyi niyetli tabanının neler elde etmek istediği açıktır. Ben onları şöyle sıralayayım.
1. CHP gibi sol olduğunu söyleyen (ama solculukla uzaktan yakından ilgili olmayan) bir parti kendisinde olması gereken tabanı sağ partilere, şimdi de AKP'ye kaptırmış durumdadır. Bu kendiliğinden değil sosyolojik bir mekanizmadan kaynaklanıyor. Muhafazakârlık üstünden gelen bir siyasal anlayış solculuk üstünden gelen bir siyasal anlayışı önceler. Yani insanlar kendilerini önce kendi varoluşları ve onların din, milliyet, etnik köken, ırk gibi unsurları etrafında tarif eder, daha sonra sınıfsal bilince erer, sınıfsallığı varoluşunun odağı haline getirir. O güne kadar muhafazakardır. Ama sınıfsal tanıma ulaştıktan sonra bu onun belli noktalardaki muhafazakarlığını engellemez. Tam tersine gene varoluşsal hususlar söz konusu olduğunda inancını öne çıkarabilir.
Türkiye'deki sağ siyasi partilerin tabanı rahatlıkla bu çerçeve içinde tarif edilebilir. Bu taban bugün AKP'dedir. Oysa sınıfsal bilinci kendilerine anlatılırsa rahatlıkla CHP gibi bir partiye kayabilir. CHP türban girişimiyle böyle bir şeye niyet etmiştir mutlaka. Çünkü şu ana kadar gelişen söylem içinde henüz sol öncelikli bir vurgu yoktur. Sadece muhafazakar kanatlarla bütünleşmekten söz açılmaktadır. Dolayısıyla da soru şudur: muhafazakar öncelikli bir sol mu, sol öncelikli bir muhafazakârlık mı?
2. Sistem AKP'yi kapatmamıştır. Bu AKP'nin siyasal arenada devam edeceği ama değişmek zorunda kalacağına dair bir saptamadır. Ayrıca daha önemli bir adım atılmıştır son kapatma davası kararıyla. Bundan böyle sistemin laiklik konusundaki parametrelerini siyaset değil yargı tayin edecektir. Bu iki husus bir arada düşünülünce AKP ve ondan önceki benzer partilerin siyaset üretiminde en çok kullandığı unsur olan türbanın bir siyaset kurucu unsur olmaktan çıkarılması gerekmektedir. CHP muhtemelen bu işe memur olmuştur: Türbanın AKP dışı çevrelerde de tartışıldığını, hatta türbanla AKP dışı çevrelerin de özdeşleşebildiğini göstermek, bu suretle AKP'nin elindeki en önemli siyasal kozlardan birisini çekip almak. Böylece sistemin hassasiyeti sistemin mutemedi partiler tarafından taşınacaktır. Ama burada da kritik bir soru ortaya çıkıyor: demokrasi ve özgürlük bağlamında bir türban girişimi mi yoksa tam tersine türbanı demokrasi ve özgürlük parametresi olmaktan çıkaran bir yaklaşım mı?
3. AKP devam etmesine karar verilen parti, ama aynı zamanda yeniden yapılandırılması öngörülen bir parti. Bunu ben söylemiyorum, iki Anayasa Mahkemesi kararından biri söylüyor. Çünkü o kapatılmayan AKP aynı zamanda "laiklik karşıtı hareketlerin odağı" olarak, neredeyse ittifaka yakın bir oy oranıyla ilan ediliyor. Bu durumda geriye bir tek şey kalıyor: AKP'ye ihtiyaç var ama farklı bir AKP'ye. Bundan sonrası AKP'nin dönüştürülmesi hareketidir ki, Washington kulislerinde de herhalde bundan daha farklı bir şey konuşulmuyor bu arada. Şimdi CHP herhalde bu işi de deruhte edecektir ama gene bir soruyla: gerçek anlamda siyaset yaparak ve üreterek mi yoksa tam tersine ortamı siyasetten arındırarak, siyaset ötesi bir noktaya çekerek, siyaseti boğarak mı?
Bilmem CHP'nin türban açılımını şu yazılıp çizilen bunca boş sözün ötesinde bir somutlukla izah edebildim mi?