Ağla güzelim ağla, açılırsın!

Bazı kadınlar bazı adamlarda 'gelecek görmedikleri' için ilişkiyi bitirir. Bazı adamlar da bazı kadınlarda 'gelecek gördükleri' için... İlişkinin en 'cicim' yerinde, işte böyle kenardan kenardan uzarlar! Benim şu son günlerin meşhuuur filminden anladığım budur. Vallahi ismini yazmaya korkuyorum; benim gibi içine fenalık gelmiş okuru kaçırırım diye... Ama siz hemen diğer sayfaya atlamadan belirteyim ki, bu bir Issız Adam eleştirisi falan değil.
Hah! Yazdım işte...
Kardeşim günlerdir sağdan soldan Nil Burak, Ayla Dikmen şarkıları gelir, her karşılaştığım insan sohbetin beşinci dakikasında "I.A.'ya gittin mi?" diye sorar, her yazar günlerdir film üzerine kalem oynatır. Oooooo! hakikaten gına geldi. Eşeğin kulağına kaçan sular baraj gölüne döndü.
Bir hezeyan durumu yaşanıyor ki insanı Çağan Irmak'tan soğutur.
(Gerçi o da sağolsun son iki filmle bazı sinemaseverleri buna zorluyor ya... Hadi yine Mustafa Hakkında Her Şey'in hatrına kıyamıyorum ben bu adama...) Hele şu ağlama muhabbeti, artık beni hemcinslerimden utandırır oldu.
Yahu hatun kişiler! Sizin gözyaşlarınız bu kadar mı meraklı tahliyeye? Ah, ama tabii ya, Yaprak Dökümü güruhusunuz siz değil mi? Bayılıyorsunuz elalemin derdi için gerilip, ağlamaya... Kendi hayatınıza bakmadan. Ya da hakikaten dert üstü, murat üstüsünüz de kendinize kederlenecek yer arıyorsunuz. Sanki hiç korkak adamlarla karşılaşmamış gibi, hayatınıza hiç sadakat kelimesine alerjisi olan adam girmemiş gibi, eşek kadar herif olmuş ama daha ne istediğine karar verememişlere rastlamamış, kendini ve beraber oldukları kadınları mutsuz etmek için adeta şartları zorlayan bulanık zekâlılarla tanışmamış gibi...
Bunlardan ortalıkta kum gibi yahu! Oturdunuz, bu erkek tipinin ve bozuk para gibi harcadığı kadının beyazperdeye yansımış haline ağlıyorsunuz. Hay aklınıza şaşayım...
Ve de alnınızı karışlayayım e mi?