Bazı insanların ölümüne, daha doğrusu 'canice öldürülmesine' üzülmemek, acımamak ayıp mı? Eğer öyleyse ben şu anda ayıbın büyüğünü yapıyorum. Özlemcik, Tokat'ta, yedi çocuklu ve vicdan yoksunu, psikopat babalı bir ailenin kızıymış. 19 yıllık hayatı boyunca annesi ve kardeşlerinin ve de tabii kendisinin sırtından sopa, yumruk, maşa, artık Allah ne verdiyse, eksik olmamış.
Baba kuru, sulu ne bulursa içip, evdekileri "Gözünün üstünde kaşın var," deyip dövüyormuş. Üzerine bir de Özlem'i, küçücük yaşında, adamın birine başlık parası adı altında satmış. Ve işte sonunda da belasını bulmuş. Ama keşke doğal yollardan yok olsaydı yeryüzünden de kızının başını yakmasaydı.
Çünkü yine evdekileri feci şekilde dövdüğü bir gün, Özlem artık dayanamamış ve babasını önce kızgın yağla yakmış, sonra sopayla vura vura öldürmüş, en sonunda da öldüğünden emin olmak için eşarpla boğmuş. 19 yaşında bir kız çocuğu için fazla 'Testerevari' bir eylem değil mi? Düşünün artık hıncı, öfkeyi ve artık dayanılmaz hale gelen korkuyu... Peki şimdi "Aman incinmesin," diye çiçek bile koparmaya kıyamayan ben, böyle bir vahşet sahnesini hayal ettiğimde, neden kurbana değil de saldırana üzülüyorum? Bu olayda asıl kurban, o 19 yaşındaki zavallı küçük kadın olduğu için olabilir mi? Söyleyin bakalım, böyle düşündüğüm için utanmalı mıyım şimdi?
Yayın tarihi: 30 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/30/pz/haber,8723CB1C665146F78AA29DEF47957CBB.html
Tüm hakları saklıdır.