Bu albüm Uzay'dan geldi...
AYŞE ÖZYILMAZEL
27.11.2008
Kolay değil, herkesin başına gelebilecek bir şey değil! Doğru adamı ya da kadını bulabilmek bir şans, bir armağan çünkü... Onlarınki ilk görüşte aşk, hani havada elektriklerin uçuştuğu, zamanın durduğu, ayakların yerden kesildiği o çok nadir rastlanan durumdan.
Zeynep Tunuslu ve müziğin dahi çocuğu Uzay Heparı o gün "Tamam," diyorlar, "Bulduk!" ve 14 gün içinde evleniyorlar. Her şey altı ay sürüyor...
O talihsiz kaza oluyor, 13 gün yoğun bakımda yatan Uzay Heparı aramızdan ayrılıyor.
Zeynep Tunuslu, hamilelik haberini verdiği gün eşiyle bir daha konuşamayacağını bilmiyor...
Aradan 14 yıl geçiyor, çocukları Kanat doğuyor, büyüyor ve önümüzdeki hafta o 26 yaşında hayata gözlerini yuman müthiş adamın yaptığı 15 hit, Uzay Heparı Sonsuza albümüyle yıllar sonra yeniden yorumlanıp bizlerle buluşuyor.
26 yaşında yaptığı her şarkı kalplere ulaşmış, listebaşı olmuş bir mucize Uzay Heparı...
Tunuslu, albümü çıkarma sebeplerini "Uzay'ın şarkılarını tekrar hayata geçirmeyi ve gençlere dinletmeyi çok istedim. Taksim Edition destek verdi ve başarabildik," diye açıklıyor. Albümde Teoman, Emre Altuğ, Kenan Doğulu, Sezen Aksu, Burak Kut, Sertab Erener, İzel gibi dev isimlerle 4yüz, Yüksek Sadakat, Göksel gibi gençler Uzay Heparı şarkılarını bir kez daha yorumluyor. Şimdi size albümü almak, bize de Zeynep Tunuslu'yla aşkını ve albümde şarkılara yeniden hayat veren aranjörlerle Uzay'ı konuşmak düşüyor.
- En başa dönmek istiyorum. Uzay Heparı'yla nasıl tanıştınız?
- Şamdan gece kulübünde karşılaşmıştık. Ve Uzay'la birbirimizi gördüğümüz ilk anda havai fişekler çaktı, elektrikler uçuştu. O an içimden demiştim ki "Bu adam tamamdır."
- Sizinkisi ilk görüşte aşklardandı yani...
- Evet! Tam anlamıyla ilk görüşte aşktı, yarım kaldı... O an hayatımın geri kalanında onun yanından hiç ayrılmak istemeyeceğimi anlamıştım. O günden sonra da 14 gün içinde evlendik.
- Yıldırım aşka yıldırım nikâhı yani... Evlilik teklifi nasıldı? Ondan mı, sizden mi geldi?
- O zaten tanışmamızdan yıllar önce Zihni Bar'da müzik çalarken beni görmüş ve "Büyüyünce ben bu kızla evlenmek istiyorum," demiş çünkü ben ondan yedi yaş büyüktüm. O gece beni Şamdan'da görünce de o heyecan ve coşkuyla bana "Hemen evlen benimle, vaktim yok!" demişti. Biz de apar topar evlendik. Kimse bizi birbirimizden ayırmasın diye büyük bir coşkuya kapıldık.
ÖNCE ALLAH'A SONRA KENDİME GÜVENİYORUM
- Evlendikten sonra ilişkiniz nasıl gelişti, neler yapardınız?
- Birbirimizi anlıyorduk ve çok iyi vakit geçiriyorduk. Onun yaratıcı coşkusu benimle çok iyi örtüşüyordu. Mesela ben dans etmeyi çok severim, o piyano çalardı ben dans ederdim. Hayatımızda bir sürü şey birbirine geçmişti ve çok mutluyduk.
Uyumadan günler geçirirdik...
- Uzay Heparı'nın özelliklerinden biri gece uyumaması ve asla plan yapmamasıymış, doğru mu?
- Evet, sabahlara kadar çalışırdı. Çok neşeliydi, çok tatlıydı, Aslan burcuydu, küçük espriler, sürprizler yapmayı severdi...
Aslında çok az zaman geçirebildik ama dolu dolu, bir ömre bedel bir zamandı benim için ve hep tatlı bir gülücük olarak kalbimde kaldı. Tabii oğlumun varlığı da bu aşkı hep yaşamamı sağlıyor olabilir.
- Siz evliliğinizin altıncı ayında ve hamileliğinizi yeni öğrendiğinizde eşinizi kaybettiniz. O zamanlar bu sizde nasıl bir etki yarattı? Ruh haliniz neydi?
- Ruh halim aslında berbat olması gerekirken ben sağlam kalmaya çalıştım.
Çok sert bir süreçti, 13 gün eşim yoğun bakımda kaldı ve ben hamileydim. Ama bu bebeğe çok asıldım, bana gelsin istedim ve o bana bir güç verdi, ayakta kalmama yardım etti.
- Hamileliğinizi nasıl söylemiştiniz, ne tepki vermişti?
- O gün stüdyodaydı, beraber Hindistan'a gitmek istiyorduk ve yol çantası almıştı. Ben de Uzay tam çıkarken hamilelik testini motorunun üzerine koydum "Çok sevindim, yaşasın," dedi ve gitti, sonra da bir daha konuşamadık zaten.
- Bebeği dünyaya getirmeye korkmadınız mı? Hiç tereddüt etmediniz mi?
- İçimde en ufak bir soru işareti yoktu.
Çok kararlıydım, çocuğumu doğuracaktım.
Tek başıma kaldım, kimse saçımı okşamadı ama kararlıydım.
- Siz nasıl bir kadınsınız?
- İstediğim şeylerde her zaman cesurum.
Önce Allah'a sonra kendime güveniyorum.
O yüzden çevre beni etkilemiyor. Bebeği doğurmak da zor bir karardı ama kendime dönmem ve kararımı vermem gerekiyordu...
- Eşinizi kaybetmeniz ve sonrasında yaşadıklarınız sizi değiştirdi mi?
- İnsanları daha iyi tanıma fırsatım oldu. İnsanların daha çok iyi günde beraber olduklarını anladım. Gücün sadece kendinde olduğunu, yalnız olduğumu anladım. Her felaket herkesin başına gelebilir ama 'ateş düştüğü yeri yakar' lafı hakikaten çok doğru.
Kimse senin kadar üzülemez. Herkes her şeyi unutuyor ama olayın esas kahramanı unutmuyor. Eskiden insanlara karşı açık ve sevgi doluydum, sonra güven hissimde kayıplar oldu.
- Böyle söylemenize sebep olabilecek neler geldi başınıza?
- Biraz sürreal bir film gibiydi. Herkes hastanelere taşındı... Başbakandan Medyum Memiş'e kadar... Olay bir karmaşaya dönüştü. Ben de ne olduğunu anlayamadım sanki her şeyin dışındaydım, sanki bir film seyrediyordum. Seyirci gibiydim.
AŞKIMIZ YARIM KALDI
- Kaza haberini duyduğunuz zaman aklınızdan ilk ne geçti?
- Kazayı duyunca yaralandığını düşündüm, asla aklıma öleceği gelmedi. Hastaneye gittiğimde bana eşyalarını verdiler ve o zaman "Öldü mü?" diye sordum... Sonra onu kaybedince inanılmaz bir boşluk ve çaresizliğe düştüm. Konuşamadan onu kaybetmek çok acıydı...
- Son bir söz söyleme hakkınız olsaydı ona ne derdiniz?
-"Bizi merak etme, ben ve Kanat ayakta duracağız," derdim.
- Uzay Heparı'nın büyüsü nereden geliyordu sizce?
- Müzisyenlerin doğuştan ödüllü doğduklarına inanıyorum. Uzay da öyleydi... Küçük yaştan beri okumuş, kendini geliştirmiş çok çabuk büyümüş. Bu yüzden yaptığı eserler de kalıcı oldu ve hâlâ çok seveni var çünkü hayattan bütün aldıklarını müziğine yansıtırdı.
- Şarkılarını nasıl yapardı?
- Kınalı Bebek'i biz beraberken yapmıştı.
Çok coşkulu, çok severek yapardı.
Önce kafasında oluşturduğu için onunla yaşardı. Bütün güne yayardı. Mesela yatarken kalkıp şarkıya devam ederdi. Camdan bakarken bir anda gider şarkıyı bitirirdi. Şarkıları yaptıkça dinletirdi ama beğenip beğenmediğimi sormazdı çünkü yaptığından her zaman emindi.
- Oğlunuz Kanat'ın babasına benzeyen yönleri var mı? Mesela beste yaptığını duydum?
- Küçük yaştan beri besteleri var. Şimdi iyi bir arşiv peşinde. Piyano ve elektro gitar çalıyor. Mesela bir el hareketi var ki babasının aynısı. Bazı mimikleri, jestleri, giyinme zevki de Uzay'dan geçmiş.
- Oğlunuzun adı neden Kanat?
- İçimde beyaz kanatlar yükselmişti ve ben herhalde hamileyim demiştim. Kanat beyaz, güçlü ve özgür bir isim.
- Babasının en sevdiği şarkısı hangisi?
- Hepsini çok seviyor ayırmadan.
- Sizin en sevdiğiniz şarkısı?
- En çok Kınalı Bebek... Son parçası.
- Onu düşününce aklınıza gelen ilk fotoğraf?
- Beyaz tişörtü ve jeani üzerinde bana bakışı, gülüşü ve hızlı bir biçimde yürüyüşü aklıma geliyor. Hep gözümde kaldı...
- Sonra hiç âşık oldunuz mu?
- Âşık olmaya çalıştım ama Uzay'ın yeri asla dolmadı. Bizim aşkımız yarım kaldı. O doğru adamdı.
* * *
Mustafa Ceceli
O bizim için bir ekoldü
"Albümde iki düzenlemesi, seslendirdiği bir şarkısı olan Mustafa Ceceli, Uzay Heparı ile tanışmamasına rağmen 'Keşke kısmet olsaydı tanışabilseydik ama eserlerinden bir insanın kişiliğini ve yeteneğini hissedebilirsiniz. Ben onun şarkılarını dinleyerek büyüdüm, o bizim için bir ekoldü. En sevdiğim şarkısı Onursuz Olmasın Aşk'tır. Bu albümde de Karanfil'i seslendirdim, Emre Altuğ'un seslendirdiği Unutamam'ı düzenledim. Çok heyecanlandım ve 'Keşke ona dinletebilseydim,' dedim. Onun yerine birinin gelmesi mümkün değil."
Levent Gündüz
Uzay'dan bir ses, saygı duysun herkes
Tarkan'ın Aradabir'ine yaptığı düzenlemeyle Taksim Edition'ın dikkatini çeken Levent Gündüz, albümde Burak Kut'un seslendirdiği Kınalı Bebek ve Funky C & Seda'nın yorumladığı Adem Olan Anlar'la yer alıyor. Gündüz, Heparı ile ilgili şunları söylüyor: "Uzay Heparı denince aklıma yarım kalmış ve tamamlanması gereken biri geliyor. Uzay'dan bir ses, saygı duysun herkes dedik zaten Adem Olan Anlar'da. O 26 yaşında, hâlâ bugün insanların dinlediği 15 şarkıya imza attı. Bu müthiş bir şey. Ben de bu deneyimle farkında olmadığım bir vefa borcunu tamamlamanın huzuruna erdim."
Emre Irmak
O gerçekten bir efsane
Konservatuardayken Uzay Heparı'ya hayran olan Emre Irmak, Heparı ile sadece bir kere karşılaşmış. O da Sezen Aksu konserinde tuvalette! "Bana onun hikâyelerini o kadar anlattılar ki, o gerçekten bir efsane. Sıradışı bir adam. Bu albümde iki şarkım var.
Biri Teoman'ın seslendirdiği Serserim, diğeri de seninki, Biçare (Şarkıyı albümde Ayşe Özyılmazel seslendiriyor)."
Burak Kut
Çok özel bir müzisyendi
Albümde Kınalı Bebek'i seslendiren Burak Kut, Uzay Heparı için şunları söylüyor: "O çok iyi kalpli ve özel bir müzisyendi. Eksikliği günümüzde şiddetle hissediliyor. Olsaydı müziğe çok katkıda bulunabilirdi. Ben Onno Tunç'un da Uzay'ın da çok büyük kayıplar olduğunu düşünüyorum."
Ozan Doğulu
O tatlı bir serseriydi
Kenan Doğulu'nun seslendirdiği Onursuz Olmasın Aşk'ın düzenlemesini yapan ve Uzay Heparı'nın çocukluk arkadaşı olan Ozan Doğulu şunları söylüyor: "Renkliydi, hızlı bir hayatı vardı, eğlenmeyi severdi, çok yetenekliydi, çok tatlıydı. Birbirimize mösyö' derdik. 1989'da Eurovision'da büyük orkestrada beraber çalmıştık.
Kınalı Bebek albümünü yaparken vefat etti ve albümü ben bitirmiştim.
Benim için çok hüzünlü ve enteresan bir duyguydu. O tatlı bir serseriydi."
Yayın tarihi: 29 Kasım 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/29/ct/haber,68244C511DB04178A0E741F19913C4A3.html
Tüm hakları saklıdır.