Missisippi'nin zaten bulanık olan sularını yandan çarklı buharlı gemilerin iyice karıştırmaya başladığı 1800'lü yılların başında, nehir kenarında kurulan küçük bir kasabadır Chester. Gelin, o günlere gidelim ve bir barın kapısından içeri girelim...
Barı işleten Frank Fiegel, her sorunu kavgayla halletmeye çalıştığı için arkadaşlarının 'Rocky' lakabını taktığı, çok çabuk sinirlenen ve ilk yumruğu atmakla övünen serseri ruhlu ama sevilen biridir.
Cılız bir yapıya sahip olan Fiegel, barına gelen müşterilerine Chester'ın ünlü kavga öykülerini de sanki olayları kendi yaşamış gibi büyük bir haz alarak anlatmaktadır. Kapının girişindeki masaya oturan, gözleriyle sürekli olarak buluşacağı arkadaşını sokakta arayan Dora Paskal, zayıf, uzun boylu, saçlarını sürekli olarak topuz yapan ve dönemin modasını yakından takip etmeye çalışan bir tezgâhtar kızdır. Onun hemen arkasındaki masada gazetesini okuyan Chester Operası'nın Müdürü Bill Schuchert ise öylesine şişmandır ki, görünüşü bir hamburgere benzemektedir.
ISPANAKÇILAR HEYKELİNİ DİKTİ Aralarına sokulduğumuz bu üç karakteri aslında yalnızca siz değil, tüm dünya tanımaktadır: Frank Fiegel, Dora Paskal ve Bill Schuchert. Biliyorum, bu adlar size hiç de tanıdık gelmemektedir. Bu üç insanı size daha iyi tanıtmak için Cleveland'daki bir sinemanın makine dairesinden içeri girelim: Beyazperdede oynayan filmin makaralarının dönerken çıkardığı gürültünün içinde, bir gaz lambasının ışığı altında kâğıta çizimler yapan makinist Elize Crisler Segar'dır. Genç adam, sabah erkenden kalkarak bir evi boyamış, oradan da bu ikinci işine gelmiştir.
Gece yarısından sonra da bir barda bateristlik yapacaktır. Tüm bu zorluklara çizerlik kursunun parasını kazanabilmek için katlanmaktadır.
Missisippi'nin kıyısındaki bir kasabada, ileride tüm dünyanın tanıdığı birer kahraman olacaklarından habersiz yaşayan bar sahibini, tezgâhtar kızı ve opera müdürünü bir araya getiren de Sigel'den başkası değildir. Siz onları, Sigel'in çizgi romanındaki adlarıyla tanırsınız: Popeye, Olive ve Wimpy. Yani, Türkçe adlarıyla Temel Reis, Safinaz ve Köftehor! Popeye'in Türkçe karşılığı 'patlak göz'dür. Segar, bu karakteri ilk kez 1929'da yayımlanan
Thimble Theather adlı çizgi romanda kullanır.
Bizim Temel Reis, gerçek adıyla Popeye, çizgi romanda ilk göründüğü karede ''Siz denizci misiniz?'' sorusuna şu yanıtı verir: "Yoksa beni kovboya mı benzettiniz?'' Sahi, bir de Temel Reis'in kız arkadaşı Safinaz'a âşık olan Kabasakal var, değil mi? Hani, Temel Reis'in sürekli kavga ettiği ve sevilmeyen...
Ama Kabasakal'ın tarafını tutan biri de yok değildir! O, genç şiirin en özgün şairlerinden olan, zekice bulduğu imgeleri büyük bir incelikle dizeleştiren Göksel Bekmezci'dir. İşte, onun
Çocuk Mevsimi adlı şiirinden bir bölüm:
Temel Reis'i hiç sevmedim.
aklım karışırdı. ıspanak mı önemlidir, kavga etmek mi yoksa ıspanağın kavgadaki etkisi mi! ve adı neden Temel'di? Karadenizli miydi? Karadenizli bir çizgi film kahramanı çocukluğuma büyük gelirdi.
kaba sakal'ın bütün suçu sakallarını kesecek - bir aşkı bir kalpten incelikleriyl eyüzecek - jiletin üretilmemesi miydi? Neden Temel Reis'e onu dövme hakkıveriyordu! ve neden ıspanak bir silah gibi çekiliyordu çocukluğuma Segar'ın kahramanlarından biri de ıspanaktır. Temel Reis, Kabasakal'ı sürekli olarak ıspanaktan aldığı kuvvetle pataklar. O dönemde ıspanak üreticileri ekonomik sıkıntı yaşarlarken imdatlarına Temel Reis yetişir.
Ispanakçılar, borçlarını ödemek düşüncesiyle 1937'de Popeye'in heykelini dikerler. 7 Eylül 1996 tarihinde de 1940'ta ölen Frank Fiegel'in mezar taşına Popeye'in resmi konulur. Barında müşterilerine kavga öyküleri anlatan Fiegel'in doğum tarihi ise 1868'dir.
Doğumunun 140. yılında Fiegel'i, yani gerçek Temel Reis'i sevgiyle anıyoruz.
Yayın tarihi: 29 Kasım 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/29/ct/sakin.html
Tüm hakları saklıdır.