kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Kezban Hatemi evlilik sözleşmesinin romantizmi öldürdüğünü söylüyor.

Zenginler sözleşme istiyor

SONAT BAHAR
21.11.2008
Türk Medeni Kanunu'nun 2002'de yürürlüğe giren mal rejimi düzenlemesinden sonra boşanmaların akıbeti ne oldu? Evlilik sözleşmesi aşkı öldürür mü? Ünlü boşanma avukatı Kezban Hatemi ile evlilik sözleşmesi ve boşanma üzerine konuştuk..
İşin içine para, şan-şöhret girince boşanma davaları seyrine doyum olmaz bir filme dönüşüyor. Büyük otellerin balo salonlarında, aşk dolu sözlerle başlayan hikâyeler, soğuk mahkeme salonlarına hakaret dolu sözlerle taşınıyor. Kirli çamaşırlar ortaya çıkıyor, özenilen hayatların aslında nasıl da sahte olduğu anlaşılıyor. Kezban Hatemi, böyle çetrefilli davaların insanı... Ünlü ailelerin boşanma davalarının vazgeçilmez avukatı... Hatemi'nin ismi bu kez Metrocity davasıyla gündemde. Kezban Hatemi Metrocity'nin de içinde bulunduğu milyar dolarlık mirasın varisi Onur Ağım'ı eşi Burcu Ağım'dan boşamaya çalışıyor. Gündemde başka isimler de var; Süreyya Yalçın boşandı, neyse ki sözleşmesi vardı, kocası beş kuruş alamadı! Halit Ergenç'in boşanması sadece 15 dakika sürdü. Sorular ve örnekler çoğalınca, boşanma ve evlilik sözleşmesi üzerine konuşacak daha doğru bir isim bulamayacağım için Kezban Hatemi'nin kapısını çaldım. Niyeti bozup boşanmaya karar verenler de evlilik arifesinde olanlar da dikkatle okusun...

- 2002'den itibaren boşanmalarda 'edinilmiş mallara katılma' sistemi yürürlükte. Her şey daha mı iyi artık?
- Kadın lehine bir kanun düzenlenmesi olarak, iyi niyetle düşünüldü ama erkek egemen meclis, bunun mevcut problemlere uygulanmasını engelledi. Bir yıl sonrası için yürürlük maddesi koydu kanuna; edinilmiş mallara katılma sistemi 1 Ocak 2002'den sonra başladı. Yani bir yıl içinde ne yapacaksa yaptı, hangi malı kaçıracaksa kaçırdı. Ondan sonra yeni evliler ve iyi niyetli olan karı-kocalar için edinilmiş mallara katılma sistemine geçildi.

- 2002'den önce evlenenler için değişen ne?
- Kanuni mal rejimimiz 2002'den itibaren edinilmiş mallara katılma şeklinde. 2002'den sonra evlenirken hiçbir şey söylemiyorsan, bu kanun yürürlüğe girdiğinden itibaren başka bir rejimi seçmemişsen, kanuni rejim; edinilmiş mallara katılma sistemi. Mal ayrılığı sistemi ise devam ediyor. İnsanlar, özellikle varlıklı aileler, edinilmiş mallara katılma sisteminin yerine, evlenme akdi sırasında belirli bir mal rejimi seçiyorlar; bu da genelde mal ayrılığı sistemi oluyor, yani 'Senin malın senin, benim malım benim,' diyorlar.

- Bu, bizim bildiğimiz adıyla evlilik sözleşmesi aslında değil mi?
- Evet... Basına evlilik sözleşmesi olarak yansıyan rejim şekli genellikle 'senin malın senin, benim malım benim' şeklinde ama seçilebilecek başka rejimler de var. Paylaşmalı mal ayrılığı var mesela, bu felaket bir şey... Çünkü bu sistemde aileye ne tahsis ettiysen onu paylaşıyorsun, mesela adamın milyonlarca liralık gayrimenkulu var ama aileye onu tahsis etmiyor, seni sobalı gecekonduda oturtuyor; sen boşanırken, o gecekonduyu paylaşabiliyorsun. Ailenin kullanımına tahsis etmediği için milyonlarca liralık malını paylaşamıyorsun. Bu seçimlik sistem olarak duruyor, bunu seçen de olabilir.

- Evlilik sözleşmesi olarak bu bile karşımıza çıkabilir yani...
- Tabii ki... Sözleşme sırasında, hele âşık da olduysa, hiçbir şeyin farkında da değilse, imzalayıp yanabilir kadın ya da erkek. Ondan sonra da 'vay vay' der durur. Bir de mal ortaklığı var, orada da ne varsa ortak oluyor.

- Böyle bakacak olursak kadın lehine bir şey yok ortada...
- Bakın 2002'deki, kadın lehine değil; eşitlik ilkesine dikkat edilerek hazırlanmış bir kanun, kadın zaten eşit değil ki. Siz bu sistemi geriye doğru uygulasaydınız, belki eşitliği sağlayabilirdik. Bu eşitsizlik giderilene kadar kadının mevcut haklarına dokunulmamalıydı. Medeni kanunda kadın lehine bir çok madde eşitlik sloganıyla ortadan kalktı. 2002'den önceki tüm mallar erkeğin üzerinde kaldı, 2002'den sonra elde edeceğin şeylere 'kadın ortak olabiliyor,' dendi. 30-40 senelik evlilikten sonra ne malı elde ediliyor ki? Zaten taraflar yaşlanıyor. 2002'den önce evlenenler kötü durumda.

- Kadın da hep mi mağdur?
- Biz de şöyle bir çarpıklık var kadın üretmiyor, üniversite mezunu ama çalışmıyor. Karşıma geliyor hiç çalışmamış, oysa o kadar üst düzeyde bir eğitim almış ki... O potansiyeli, birikimiyle aranan insanlar ama sadece koca parasıyla oturup yetiniyorlar. Sonra da kocanın nafakasına muhtaç oluyorlar.

- Kendini aile reisi olarak gören erkekler malları paylaşmaya nasıl bakıyorlar?
- Bir örnekle anlatayım: Tanınmış çok ünlü bir aile, doktor bir koca, gayrimenkul kadına ait... O dönem, kadının bir işi çıkıyor, doktor adam karısına 'Senin üzerine yapacağım malı,' deyip vekalet alıyor ama kendi üzerine yapıyor. Yıllar sonra, çocuğu olduğu sırada kadın bunu öğrendi. O mal adamın elinde kaldı. Dolayısıyla bu yeni kanun mevcut problemi, yani askıda bekleyen problemlere hiçbir yenilik getirmedi. Toplumdaki sistem, problemli olarak kaldı. Erkekler zaten paylaşımcı değil.

- Para çok önemli yani...
- Çok idealleri olan bir toplum değiliz, 12 Eylül'den itibaren para dışında kriter kalmadı. Köşe dönücülüğe özendirildi gençler. Zenginlik böyle ortada değildi. Hiç kimse marka çantaları alıp, insanların burnuna sokup, ortalarda dolaşmazdı. Zenginlik yanına gidildiğinde, çok dikkat edilince hissedilen bir şıklık gibi dururdu insanın üzerinde... Bunlar kalmadı...
Haberin fotoğrafları