kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
İkonlaştırılmış bir Atatürk yerine gerçek ve insan Atatürk'ün sunulması filmin temel erdemi.

Gerçek Atatürk'ün peşinde

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
31.10.2008
Can Dündar'ın Mustafa'sı, Atatürk üzerine yapılagelmiş en iyi belgesellerin başına gelip yerleşiyor. Bundan böyle geniş bir kitle tarafından izleneceğini, özel günlerde, TV ekranlarında, okul veya kışlalarda sık sık gösterileceğini düşünmek kehanet olmaz.
Bu, aslında belgesel sinemanın 'kompilasyon film' alt-türüne giriyor. Yani, temelde varolan malzemeyi seçip ayıklayarak yeniden kurgulayan filmler. Ki bizde örneği çok fazla da değil.
Dündar, filmin son jenerikleri akarken görüleceği gibi, çok zengin bir tarama yapmış.
Yerli-yabancı sayısız arşiv ve kaynağı taramış.
Ve bunları düzgün ve işlevsel biçimde kurgulamış. Böylece ortaya, çocukluk günlerinden başlayarak ölümüne dek uzanan, belki eksiksiz değil, ama yine de gayet doyurucu ve çok şeyi hatırlatan bir Atatürk portresi çıkmış.
Kendi hesabıma, bana çok şey öğreten...
Değişik yaşlarındaki Atatürk'ü yarım düzine kadar oyuncunun zaman zaman görünerek canlandırdığı filmde, en çok iki bölümü sevdim. 1900-1910'lu yıllarda, hızla çöken ve savaşlarla, devrimlerle allak-bullak olan bir dünyada hayaller kuran, koca bir imparatorluktan yeni bir vatan çıkarmayı tasarlayan genç asker Mustafa Kemal. Ve de çok daha sonra Çankaya ya da Dolmabahçe'deki yalnız ve üzgün adamı: Her büyük devrimci gibi yapıp yapamadıklarından hep kuşkulu, hastalığa ve çöküşe teslim olmanın eşiğindeki Atatürk.
Zaten filmin temel erdemi de galiba bu: Bize yalnızca övgülerle ilahlaştırılmış, ikonlaştırılmış bir Atatürk değil, aynı zamanda bir dönemde içinde yer aldığı trajik aşk üçgeni, Cumhuriyet'in bekası gereği ihanet etmek zorunda kaldığı eski silah arkadaşları, içki sofraları, dost arayışları, tüm yalnızlığı içinde, gerçek insan bir Atatürk sunmayı başarması.
Filmin tumturaklı ve hamasi olmayan, akılcı ve makul metnine biçimsel bir olgunluk da ekleniyor. Dolmabahçe'deki Dört Mevsim tablosunun Makedonya doğasına dönüştüğü sahne gibi...Ve bu güzel film, aynı zamanda gerçekten üzüntü veriyor: Ata'nın hayatının çok zengin bir dramatik malzeme içeren çeşitli olay ve dönemleriyle, hâlâ bir ya da birçok filmde işlenmemiş olmasının üzüntüsü...

Mustafa * * *
Yönetim ve senaryo: Can Dündar/
Görüntü: Candan Murat Özcan/
Kurgu: Andreas Teske/ Müzik: Goran Bregoviç/ NTVKo'medya Film yapımı.