Giriş Saati : 21.11.2008 10:25 Güncelleme : 21.11.2008 22:42
Zamanının çok gişe yapan filmlerinden Kahpe Bizans çekileli dokuz sene oldu. Malkoçoğlu, Karaoğlan gibi Yeşilçam klasikleri ile dalga geçen Kahpe Bizans'ı 2.5 milyon kişi seyretti. Bu başarının ardından seyirciyi yeni bir film beklentisine sokan Gani Müjde uzun zaman sinema piyasasında görünmedi. Şimdi nedeni sorulduğunda, bu süre zafında içine sinen bir proje olmadığından film çekmediğini söylüyor. Ta ki Serdar Ortaç'ın "Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil..." diyen şarkısı kendisinde bir yeni proje fikri oluşturana kadar.
Sezen Aksu sürprizi Geçtiğimiz akşam Lütfi Kırdar'da Gani Müjde'nin yeni filmi Osmanlı Cumhuriyeti'nin ilk gösterimine gittim. Müjde açılışta "Bundan dokuz sene önce bu sahnede Kahpe Bizans için konuşmuştum. Bu arada film yapmadım ama çok gelişme kaydettiğimi düşünüyorum. En azından bu gecenin davetiyesinde yönetmen olarak adım yazıyor" diyerek büyük alkış aldı.
Gani Müjde'nin Osmalı Cumhuriyeti, "Eğer Atatürk olmasaydı, Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı, şu anda nasıl bir ülkede yaşıyor olurduk?" sorusunun cevabını mizahla karışık bir aşk hikâyesiyle veriyor. Filmin ana karakteri Padişah rolünde Ata Demirer, âşık olduğu kadın rolünde ise Vildan Atasever var. Sümer Tilmaç, Ruhsar Öcal ve Ali Düşenkalkar ise yan rollerde karşımıza çıkıyorlar. Filmin oyuncu kadrosunun sürprizi ise bir fasıl ekibi içinde karşımıza çıkan Sezen Aksu.
Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'ni bir an unutun... Başında bir padişahın olduğu, Amerikan Mandası altında İstanbul'un başkent olduğu bir ülke düşünün. Hükümet AB yanlısı, haberler, tabelalar hem Arapça, hem Türkçe. Günümüz kıyafetleri üzerine fes giyiliyor. Ülke toprakları her an paylaşıma hazır. Direnişçiler fırsat kolluyor. Burası Osmanlı Cumhuriyeti! Bu karışıklığın üstüne bir de ülkenin mutsuz padişahı VII. Osman genç bir kadına âşık olur. Padişahın bu gizemli genç kadınla ilişkisi ülkenin gidişatını değiştirecektir.
Filmin gücü Osmanlı detaylarında Osmanlı Cumhuriyeti, merkezinde bir aşk hikâyesi olmasına rağmen, gücünü, ülkenin ve içinde bulunduğu dönemin tuhaf detaylarından alan bir film. Bu yan motiflerle ilgilenmekten aşk hikâyesinin klişeliğinin de çok farkına varmıyorsunuz.
Filmde zekice espiriler var, ama seyircinin milliyetçi duygularını, suni bir şekilde tetikleyen diyaloglar yer yer biraz zorlama olmuş. Filmde, Türkiye Cumhuriyeti'nin günümüzdeki sorunlarına da dokunan bol miktarda diyalog var. Genellikle Ata Demirer'in ağzından duyduğumuz bu laflar gala gecesinde Lütfi Kırdar'da epey alkış kopardı.
Yerli Jigsaw beyazperdede Türkçe'ye Testere adıyla çevrilen saw serisinden yola çıkılarak çekilen Destere, Trakyalı bir seri katilin maceralarını anlatıyor. Katil, H harfini telaffuz edemediği için adları H ile başlayan insanlara işkence edip öldüyor.
Hayrettin ve Hayati, aynı köyde yaşayan iki çiftçidir. Bir gün kendilerini tanımadıkları bir köy evinin bodrumunda bulurlar. Bir banttan dinledikleri katilin emirlerini yerine getirmek, hayatta kalmalarının tek yoludur.
Yazarı polis koruması altında yaşıyor Geçtiğimiz Cannes Film Festivali'nin en büyük ödüllerinden Grand Prix dahil, birçok festivalden ödülle dönen İtalyan filmi Gomorra, Roberto Saviano'nun aynı adlı kitabından aynı isimle sinemaya uyarlandı.
Saviano'nun ilk romanı Gomorra, sadece İtalya'da 1 milyon 200 bin adet sattı ve 40 ayrı dile çevrildi. Kitabın yayımlanmasının ardından yazar, İtalyan polisine verdiği bilgiler ve Spartacus davası sırasında mafya liderlerinden aldığı tehditler nedeniyle polis koruması altında yaşamaya başladı.
Gomorra, İtalya'nın Napoli ve Caserta bölgesinde güç, para ve kanın başrolde olduğu sisteme boyun eğmeye zorlanan halkın hikâyesini anlatıyor.