Osmanlı Cumhuriyeti’nde Vildan Atasever ile başrol oynayan ve 7. Osman’ı canlandıran Ata Demirer dengeli performans sunuyor.
Size bir Cumhuriyet ısmarlasaydık
ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR
21.11.2008
Osmanlı Cumhuriyeti, ülke sevgisini her türlü sulu sepken vatan-millet sloganına uyumla eşlik edecek bir refleks olarak görüyor. ABD ve AB karşıtlığı kaba bir milliyetçilikle köpürtülüyor..
Osmanlı Cumhuriyeti insanı ağlatmıyor, güldürmüyor, öldürmüyor. Olsa olsa, şu güzelim ülkeye olan sevgimizin bir zaaf gibi görüldüğünü anlamak mevcut kırılgan hissiyatımızda birtakım sakatlıklar yaratabilir. Gani Müjde'nin trajikomik olarak sınıflandırdığı filmi trajikliğini malum 'Atatürk olmasaydı, Kurtuluş Savaşı yaşanmasaydı' ana fikrinden alıyor. Müttefiklerin işgali altındaki bir İstanbul yani memleket tablosu var. Çoğumuzun ilkokul münazarasına başlık olan varsayım yani. Bugünden bakınca nedense 'fantastik' gelen kritik bir tarihi dönemeci kara mizahla yorumlamak niyeti dünyada başarılı örneklerini gördüğümüz üzere parlak bir fikir. Bu bakışla Mustafa ile yolları hayli ayrılsa da onun 'sequel'i yani hikayenin öncesini anlatan bir film olarak değerlendirmek de mümkün. Ne de olsa ağaçtan düşen küçük Mustafa'nın görüntüleriyle açılıyor. (Ölüp ölmediği mevzusuna takılmayıp lütfen filmin sonunu bekleyiniz. ) Hemen günümüze bağlanan filmde kaftanlar, 50'li yılların üstü açık Chevrolet arabaları, son model cep telefonları filan manzara kendince eklektik. Hayali Osmanlı Cumhuriyeti'nin baş mağduru olarak yine hayali bir padişah olan 7. Osman'ın (Ata Demirer) öne çıkması 'insani bir öykü' anlatmak derdine tekabül etse de rakı ve klasik musikimiz eşliğinde yalnızlık içinde dertlenen devlet büyüğü şemasını nasıl yorumlamalı? Bu iktidarsız/gariban padişah tiplemesi, belli ki son Osmanlılar ile Atatürk arasında barışçıl bir köprü kurma niyetinin ifadesi. Yani 1839 ile başlayan Tanzimat Dönemi'nin modernleşme/ Batılılaşma hareketini 1923 tarihine bağlıyor. Lakin sanırsınız ki film mizah kabiliyetiyle ilerleyerek bazı tabu sayılan konuların üzerine giderken, memleketin günümüzdeki politik ve sosyal manzarasına dair de mühim şeyler söyleyecek. Bir kere dram ve komedi arasında kararsızlığı, bir sinema filmi olarak tatmin edici bir ürüne ulaşmasına engel olmuş. Arada hoş şeyler yok değil. Kurtuluş Savaşı'dan önce Fransız işgalindeki kentimize nazire 'Antep Saint- Germain' göndermesi futbol meraklılarını da ayrıca idare eder. Ben doğrusu zamanlaması gayet mükemmel "Seni doğuya, ta Ankara'ya sürecekler" lafına gülüverdim. Ancak genelde 'ne kestin koç, ne yedin hiç' hissiyatını da aşan bir savurganlık, seyirciyi kolay yoldan tavlamaya yönelik bir anlayış hakim. Film, çocuk aklı ve büyüklerin yardımıyla hazırlanan ödevlerin yarı naif, yarı resmi tarih niteliğindeki mukayaseleri üzerine yeni bir laf/fikir geliştirmiyor. Oysa ilkokulda bile T.C'nin esasen bir hukuksal ve kültürel dönüşüm projesi olarak (ayrıca bkz. Hasan Bülent Kahraman) önemine vakıf olunur bir şekilde. Bilakis film, ülke sevgisini her türlü sulu sepken vatan-millet sloganına uyumla eşlik edecek bir refleks olarak görüyor. ABD ve Avrupa Birliği karşıtı yavan espriler ve küfürlerle köpürtülen kalın bir milliyetçilik anlayışının hele bu dönemde kimseye faydası olmaz elbet. Herkesin şakır şukur 'oynadığı' filmde, Amerikalı Adam Sandler gibi meslektaşlarına öykünen Ata Demirer'in ifadesiz (deadpen) suratı ve monoton sesi veya Sümer Tilmaç'ın varlığı iyi gelebilir. Yine de bu haftanın yenilerinden Gomorra filmine gitmeniz hararetle önerilir. Küreselleşen dünyamızda mafya işlerinin sadece bir yer altı faaliyeti olarak değil bizzat düzenin kendisinin oluşturduğu üzerine gayet etkileyici bir film! Filmin adı: Osmanlı Cumhuriyeti Yönetmeni: Gani Müjde Oyuncular: Ata Demirer, Vildan Atasever, Sümer Tilmaç, Ruhsar Öcal Süresi: 100 dk.
Yayın tarihi: 21 Kasım 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/21//haber,D474CC8B42784568A45FF6BD0094C180.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.