kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MUHARREM SARIKAYA

Kriz "düşünceyi" de vurdu...

Önce haberi verelim:
Türkiye'nin ilk "düşünce kuruluşu" (Think Tank) Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) kapanıyor.
Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu'nun ASAM Başkanlığı'ndan, emekli General Edip Başer'in de Merkez'in bağlı olduğu Avrasya Bir Vakfı Yönetim Kurulu'ndan geçen ay istifaları ile başlayan süreçte kuruluş sarsıntı geçiriyordu.
ASAM'daki düşün insanları ve hizmetlilerine de izin verilmişti.
Loğoğlu'nun yerine başkanlığa vekâlet eden Doç. Dr. Çağrı Erhan'ın bugün gerçekleşecek istifasının ardından, ASAM oksijen çadırında süren hayatına son verecek.
ASAM daha önce iddia edildiği gibi başka vakfa bağlı olarak yaşamını sürdürmeyecek; tamamen kapanacak.

Dergiden merkeze
Şimdi, "Dev fabrikaların, kapısına kilit vurduğu dönemde ASAM'ın ne önemi var?" diyenler çıkabilir.
Soruyu yanıtlamak için önce ASAM'ın geçmişine bakmak gerekiyor.
Türkiye'nin ilk düşünce, yani Think Tank kuruluşu olan ASAM Sovyetler Birliği'nin dağılıp, Avrasya eksenli bir değişimin yaşandığı 1990'lı yılların başında bir grup aydının bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
Şaban Gülbahar ve arkadaşları Avrasya Birliği Türk EkonomikSosyal ve Kültürel Araştırmalar Vakfı'nı (Avrasya-Bir) kurup, "Avrasya Dosyası" isimli dergiye 1996'da finansal destek verdi.
Dergi, 1999'da faaliyet alanı "Stratejik, politik, ekonomik ve sosyal" olarak çizilen ASAM'a dönüştü.
Merkez bünyesinde Stratejik Bilgi Bankası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, ardından Ermeni Araştırmaları ile İnsanlığa Karşı Suçlar Enstitüleri kuruldu.

28 Şubat desteği
Genelkurmay karargâhının kontrolünde gerçekleşen 28 Şubat sürecinde Ülker Grubu'nun finansörlüğüyle kurulan ASAM ismi hep öne planda yer aldı.
Bu dönemde üretilen birçok araştırma, veri ve bilginin ASAM kaynaklı olduğu kulaklara fısıldandı.
ASAM Genelkurmay'ın yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve bazı kamu kurumlarına da araştırmalarıyla destek verdi.
Kurucu Başkan Prof. Ümit Özdağ'ın ardından, emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, ardından da yine emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu'nun başkanlığını yaptığı ASAM'da üç ay önce bir şeyler değişmeye başladı.
ASAM'ın, Avrasya Bir Vakfı'ndan ayrılıp, yeni kurulacak Avrasya Türk Kültürü Stratejik Araştırmalar Vakfı'na (AVSAV) bağlanması kararlaştırıldı.
AVSAV yönetiminde Başbakan Başdanışmanı Büyükelçi Ahmet Davutoğlu da yer aldı.
Bu karar Faruk Loğoğlu ve Edip Başer'in istifalarını getirdi.

Düşüncenin bedeli
Çağrı Erhan'ın aktardığına göre ASAM'ın yüzde 90 finansörlüğünü yapan Ülker Grubu, "ekonomik krizi" gerekçe gösterip merkezin faaliyetini yürütmekten vazgeçtiklerini kendisine bildirmiş.
ASAM'ın kapanmasının gerisindeki kararın ekonomik mi, yoksa siyasi mi olduğu tartışılır...
Ancak bir gerçek var ki, Türkiye'deki düşünce kuruluşları bir şirket veya kuruma mahkûm olarak hayatını sürdürüyor.
Yeryüzünün en pahalı varlığı "düşünce" nin üretimi de buralardan gelecek ekonomik destek kesilince son buluyor.
Oysa bunun yerine Türkiye'nin bir "Düşünce Kuruluşları Yasası" olsa, kuruluşların doğrudan yardım, bağış almalarına olanak tanınsa ve özerk yapıları özgür hale getirilse bu gibi gelişmeler de olmayacak.
Bugün her şeyden çok daha fazla sahip olmamız gereken "düşünce" krizlerden etkilenmeyecek.
Çünkü o krizlerden çıkılması için de düşünceye ihtiyaç duyulduğunun farkında olunacak.