TÜRK sinemasının hem seyirci nezninde hem de uluslararası alanda görkemli yükselişi ve değerlenişi umutları diri tutsa da, sinemamızın hâlâ önemli sorunları olduğu gerçeği bir kez daha su yüzüne çıktı. Türk sinemasının 94. doğum günü nedeniyle geçen cuma akşamı Ulusal Sinema Platformu'nun garajistanbul'da düzenlediği Türk Sineması 94 Yaşında başlıklı toplantıda,'tek ses tek yürek' olan sinemacılar, okunan bir manifesto ile 'devlete' ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a görevlerini hatırlattı ve sansür konusunda sert uyarılarda bulundu. Sinema dünyasından, aralarında meslek birliği, sendika, vakıf ve derneklerin bulunduğu 27 örgütün bir araya gelerek oluşturduğu Ulusal Sinema Platformu'nun hazırladığı, oyuncu Memet Ali Alabora'nın okuduğu manifestoda, Kültür Bakanlığı'nın Sinema Destekleme Kurulu aracılığıyla filmlere maddi destek sağlaması son yıllardaki en olumlu gelişme olarak görülürken, telif hakları konusunda hâlâ bir kargaşanın sürdüğü belirtildi. Manifestoda ayrıca, korsan yayınla mücadele konusunda resmi kurumların ortaya koyduğu isteksizlik hali de, sert bir şekilde eleştirildi ve "Korsan yayın, örgütlü suçlarla mücadele devletin vazgeçilmez temel görevleri arasındadır. Devlet görevini yapmamaktadır," denildi.
SANSÜRE KARŞIYIZ Sinema emekçilerinin sendikalaşmasının önündeki engellerin kaldırılması istenirken, son zamanlarda dolaylı ya da dolaysız olarak yüzünü gösteren ve en son Gitmek filminin İsviçre'deki CultureScapes Festivali'nin programından 'Bir Türk kızı Kuzey Iraklı bir Kürt'e âşık olamaz' gerekcesiyle çıkartılmasına neden olan sansür zihniyeti şöyle değerlendirildi: "Türkiye'de bazı filmlerin tamamen yasaklanmasına varan derecede bir film denetleme sistemi işliyor. Bu sistem tamamen sanat sinemasına ayrılan film festivallerini bile tehdit ediyor. Sansürün her türlüsüne karşıyız."