kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞİRİN SEVER

Hadi soyunalım hepimiz!

Billur Kalkavan 1 Aralık Dünya AIDS Günü nedeniyle hazırlanan sergi için yarı çıplak objektif karşısına geçmiş. Haberi dün sabah okudum... Bugüne kadar bir amaç uğruna soyunan nicelerini okuduk, nicelerinin haberini yaptık, hatta nicelerini alkışladık aklıma bile gelmedi, demek overdose olmuşum bu konuda ki, son haberi okuyunca aklımdan hemen şunlar geçti: PETA'cılar bugüne kadar hayvanlar uğruna sayısız kez soyundu... AIDS'e ve meme kanserine dikkat etmek için soyunmayan ünlü neredeyse kalmadı... Hatta geçtiğimiz günlerde Tuba Büyüküstün'den Sinem Güven'e, Bennu Yıldırımlar'dan Burcu Kara'ya kadar pek çok ünlü isim 'bir de biz soyunalım' deyip üstleri çıplak poz verdiler. (Türkiye Meme Vakfı projeye sahip çıkmayınca soyunduklarıyla kaldılar tabii, o ayrı!) Şimdi de Billur Kalkavan. Nedir yani bu? Niye soyunmak zorunda herkes? Bir yardım kampanyası için, önemli hastalıklara dikkat çekmek için, farkında olmak için niye ille de soyunmak gerekiyor? Düşündüm taşındım; tamam dikkat çekmenin en kestirme, en hızlı, en etkili yolu bu! Mesela Tuba Büyüküstün'ü ya da Burcu Kara'yı böyle üstsüz vaziyette herhangi bir film karesinde bile göremezdik. Bunu yaparak kampanyaya dikkatleri çekiyorlar, yedi düvele duyurmuş oluyorlar. Eyvallah... Da şunu merak ediyorum ben: Yardım etme duygumuzu sadece çıplaklık sayesinde mi hatırlıyoruz? Önlem alma dürtümüzü bir tek çıplaklık mı harekete geçiriyor? O zaman yazık hepimize!