kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Kasım 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Bergüzar'ı utanç içinde izledim

11.11.2008
Hollywood ünlüleriyle yaptığı arkadaşlıklarla basının ilgisini çeken Didem Erol; Beyaz Show'da, Josh Holloway'e "Size dokunabilir miyim?" diyen Bergüzar Korel'i utançla izlediğini söylüyor..
Didem Erol bazılarının sevdiği, bazılarının da antipatik bulduğu bir isim. Oliver Stone'un arkadaşı, Quentin Tarantino'nun da bir dönem sevgilisi olan Erol, Cosmopolitan dergisinden Özge Zeki'yle yaptığı röportajda, "Ben yaşadığımı bilirim, kimseyi de inandırmak zorunda değilim" diyor. İşte Erol'un ağzından yaşadıkları...

DİDEM EROL FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

BERGÜZAR KOREL FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

* Quentin Tarantino gayet mütevazı biri. 2007 yılında Cannes Film Festivali'nde tanışmıştık. Yaz aşkı gibi başladı.

* Şu an Tarantino yeni bir film çekmeye hazırlanıyor. Brad Pitt ve Diane Kruger ile beraber 'Inglorious Bastards' adlı film için çalışmaya başlamışlardı. Biz beraberken yazıyordu senaryoyu ve aylarca kendini bir odaya kapatıp, senaryo yazmaya ayırdı zamanını. Ben biraz kırıldım ama sonradan öğrendim tabii, bu onun tarzıymış. Kendisini dünyadan soyutluyormuş. Ama tabii arkadaş kaldık sonunda. O, işleri konusunda çok hırslı biri. Ben, sevgisini ve ilgisini gösteren erkeklerden hoşlanıyorum.

QUENTIN BAĞIMSIZ BİRİ
* Quentin'le beraberken kendinizi prenses gibi hissedersiniz. Olmadığı zamanlarda da gözden uzak, gönülden ırak olur misali unutan bir insan. Konsantrasyonunu sağlayamıyor, dikkati çok çabuk dağılıyor. Benim gibi hiperaktif. Ama ben tabii sevdiklerime biraz daha düşkünüm. O, daha bağımsız biri.

* Filmlerinde vahşet işlediği için Quentin'in biraz gergin biri olacağını düşünüyordum. Bunu ona söyleyince de kızmıştı, "Ben gerçekleri anlatıyorum" demişti. Kadınlara karşı sert olabileceğini düşünüyorsunuz ama tam tersi hayatımda bu kadar beyefendi ve sevgilisine saygılı bir adamla daha birlikte olmadım. Hakikaten davranışlarını kasete alıp, Türkiye'de ders niyetine izletmek isterdim adamlara...

YÜZDE 80 AVUSTRALYALI'YIM
* Daha önce Sizemore ile beraberdim. 'Er Ryan'ı Kurtarmak'taki rolüyle Oscar'a adaydı çıktığımız sene. Altı ay filan çıkmıştık. Ben de Los Angeles'daydım o sıralarda. Altın Küre ödüllerine beraber gitmiştik.

* 1975 yılında Sidney'de doğdum. Ben doğmadan önce gitmiş ailem. Genetik mühendisi olmak istiyordum. Okulu her sene birincilikle bitiren inek bir öğrenciydim. 15 yaşımda tiyatroya, altı yaşımda baleye başladım. Okulumun jimnastik takımındaydım. Zaten aynı yaşlarda piyano da çalıyordum.

* 18 yaşına kadar üç kere gelmiştim Türkiye'ye. Türkçe anlayabiliyordum ama konuşmam çok kötüydü. Türkçe'yi Türkiye'de öğrendim. Yüzde 80 Avustralyalı'yım diyebilirim.

* Tiyatroya dansçı olarak başladım. Türkiye'de ilk işim İngilizce haber spikerliğiydi. Türkçem azdı, televizyonda İngilizce sunulan haberler gördüm ve başvurdum. Türkiye'deki yabancılara yönelik hazırlanan İngilizce haberleri sundum.

GARSONLUK DA YAPTIM!
* Bir süre sonra Türkçe dersi aldım ve Türkçe sunuculuğa başladım. Derken bir film yapımcısıyla tanıştım ve Türk-Fransız ortak yapımı 'The Donor' adlı filmde David Carredine ile beraber rol aldım. 2000 yılında da Türkiye'den ayrılıp Los Angeles'a gittim. Bu benim hayalimdi.

* Cannes Film Festivali'ne sadece filmi olanlar gitmiyor. Ben bugüne kadar aldığım bütün işleri festivallerde tanıdığım insanlar sayesinde aldım. Bir iş alma yeri orası.

* Ben ilk 2000 yılında 'The Donor' filmiyle gittim ve çok ilgi gördüm, çok kişiyle tanıştım. Oliver Stone ile de orada tanıştım. Los Angeles'ta şansımı denemeye karar verdim ve 2000 yılında Los Angeles'a gittim. Orada bütün oyuncular gibi garsonluk yaptım.
Haberin fotoğrafları