kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Defne Alphan: "Bond'un huyu suyu değişti

Milliyet
Giriş Saati : 07.11.2008 10:13
Güncelleme : 07.11.2008 21:57
Yeni Haber
Her sabah bir Bond filmi seyrederek güne başlamak istiyorum!

22. Bond filmi, Quantum of Solace'in sabah 10.00'da yapılan basın gösteriminden çıktıktan sonra ağzımdan çıkan ilk cümle bu oldu.
Yüksek bir tempo, istediği herkesi haklayan, ne giyse yakışan, çekici bir adam, çok güzel bir kız, arabalı, uçaklı, tekneli müthiş kaçma-kovalama sahneleri, intikam, yüksek müzik, iletişimde en ileri teknoloji, sonunda da hep anlamlı bir öpücük!

Yeni Bond filmi Quantum of Solace, adını Ian Fleming'in yazdığı, Türkçeye 'Biraz Teselli' olarak çevrilen kısa bir hikâyeden alıyor. Bu hikâyede vali ile Bond arasında geçen bir konuşmada 'Quantum of Solace' terimi; iki insan arasında bütün anlaşmazlıkların atlatılabilceği, cinayetin bile affedilebileceği fakat taraflardan birinin insanlığının ölmesinin affedilemeyeceği şeklinde açıklanıyor.

Filmin senaryosu Paul Haggis'in başında olduğu bir grup tarafından yazıldı. 46 yıllık Bond serisinin ilk devam filmi Quantum of Solace, Casino Royal'in bıraktığı yerden başlıyor. Daniel Craig ve Casino Royal ile birçok yönden alışılmış Bond tarzının dışına çıkan yapımcılar bu tutumlarını yeni filmde de sürdürüyorlar. Filmin yönetmeni The Kite Runner, Stranger Than Fiction ve Finding Neverland filmlerinden tanıdığımız Marc Forster.

James Bond ölen sevgilisi Vesper Lynd'in intikamını alma peşindedir. İpuçları onu Haiti'ye götürür. Haiti'de tanıştığı, kendisi de intikam peşinde olan Camille onu Dominic Greene'e ulaştırır.

Greene, Quantum adlı bir suç organizasyonunu yönetmektedir. Camille ve Bond birlikte, Greene'in peşine düşerler. M. intikam duygusuyla hareket eden Bond'un, işinde doğru seçimler yaptığından şüphe etmektedir. Gerçeği açığa çıkarmak uğruna Bond, İngiliz Hükümeti ve CIA'i bile karşısına alacaktır.

"Daniel Craig'den Bond olur mu?" tartışmalarına Casino Royal ile son getiren yeni James Bond, bu filmle "Daniel Craig çakı gibi bir Bond oldu" dedirtiyor. Craig'in, James Bond fiziğine ve karakterine kattığı hava, ruh ve gerçekçilik yadsınamaz. Üstelik karşımızda daha 'insan' bir Bond var artık. M. rolünde Judi Dench 3-5 sahne ile bile ağırlığını hissettiriyor. Doğaya ve kaynaklara gelebilecek zararın en büyük tehlike olduğu günümüzde, yeni Bond filmi de bu konulardan uzak durmuyor.
Yeni Bond kızı Olga Kurylenko'yu yatakta hiç görmüyoruz. Camille ile Bond'u bir araya getiren cinsel bir çekim değil, intikam peşinde olmak bu sefer. Huyu suyu değişen Bond, artık kadın avcısı olmadığından film ateşli aşk sahnelerinden uzak. Bunun dışında bir Bond filminde görmek istenilen her şeyin birinci sınıfı Quantum of Solace'te mevcut.

İyi oyuncuların kurtaramadığı bir film
Haluk Bilginer, Özgü Namal ve yönetmen Onur Ünlü bu hafta tekrar bir arada. Ünlü'nün 'fantastik mavra' olarak tanımladığı komedi filmi Güneşin Oğlu, hayatını mucize bekleyerek geçiren bir adamın beklediği mucizeyi bulmasını konu ediyor. Bülent Emin Yarar, Hümeyra, Köksal Engür gibi isimler de filmin oyuncu kadrosunda. Defalarca aynı espirileri tekrarlayan, küfürü sürekli bir komedi unsuru olarak kullanan Güneşin Oğlu, iyi oyuncularına rağmen vasatın ötesine geçemeyen bir film olarak kalmış. 'Güneş'in oğlu' olduğunu öğrenen emekli öğretmen Fikri Şemsigil, hayatı boyunca beklediği mucizeyi yaşamaktadır. Fikri Bey'in ruhu, çevresindeki insanların bedenlerine girip çıkmaktadır. Fakat seneler-dir beklediği mucize, düşündüğünün aksine Fikri Bey'in hayatını altüst eder.

Kadir İnanır'ı hiç böyle görmediniz
Film başlıyor ve sinemamızın sert erkeklerinden Kadir İnanır, daha ilk sahneden tekme tokat dayak yiyor! Hiç alışık olmadığımız bu durum film boyu sürüyor. Kadir İnanır'ın itilip kakılan, zavallı, kambur bir arabacıyı canlandırdığı Son Cellat, Altın Portakal için yarıştıktan sonra bu hafta vizyonda. Son Cellat'ın sadece Kadir İnanır'ın müthiş oyunculuğu adına Altın Portakal'da yarışmaya hak kazandığı ise kulağıma gelenler arasında.
Son Cellat, 12 Eylül sonrası, askeri cunta döneminde, oğlunu çatışmada kaybetmiş bir savcı ile bir arabacının tanıştıkları cezaevinde kurdukları dostluğu anlatıyor.

Film Amasya Cezaevi'nde çekilmiş. Finaldeki infaz sahnesi için yıllar önce aynı cezaevinde çalışmış bir infaz memurundan yardım alınmış. Yönetmen Şahin Gök, filmdeki her sahnenin gününe uygun olarak çekildiğini söylüyor.

Irmak'tan bir aşk hikâyesi

Yönetmen Çağan Irmak, Babam ve Oğlum ile kendini bütün Türkiye'ye sevdirip, anlattığı hikâyeyle hepimizi ağlattıktan sonra geçtiğimiz sene "Ulak" ile bir kısım seyirciyi hayal kırıklığına uğratmıştı. Irmak, bugün yeni filmi Issız Adam ile tekrar seyirci karşısına çıkıyor. Ulak'ta zamansız ve mekânsız bir hikâye anlatan Irmak'ın yeni filmi günümüzde geçiyor. Filmin başrol oyuncuları ise Ulak'tan da tanıdığımız Melis Birkan ile Cemal Hünal.
Alper, 30'lu yaşlarda lokanta sahibi, iyi bir aşçıdır. İyi kazanıp lüks bir hayat yaşayan Alper'in aşk hayatı kısa süreli ilişkilerle doludur.

Ada, 20'li yaşlarının sonlarında, çocuk kostümleri tasarlayıp diken, orta halli bir hayat yaşayan genç bir kadındır. Ada ve Alper'in yaşamları Beyoğlu'nun arka sokaklarında aynı kitapçıya girmeleriyle değişecek, ikili kendilerini tutkulu bir aşkın içinde bulacaktır.