ABD eğer bir aksaklık olmazsa bugün sabah, ilk kez bir siyahı başkan seçmiş olarak güne başlayacak...
Şimdi bizi ilgilendiren soru şu:
"Barack Obama ABD Başkanı seçilmesi durumunda söylediklerini hayata geçirebilir mi?" Yani yılbaşından itibaren Irak'tan ABD askerlerinin geri çekilmesini sağlayabilir mi?
Yoksa ABD derin devletinin şartları mı devam eder?..
Bunu görmek için yılbaşından sonra Obama'nın Beyaz Saray'a taşınmasını beklemek gerekecek...(Tabii seçilirse)
Ancak bunun öncesinde hem
Türkiye, hem de ABD açısından zor bir sınav sürecinin de yaşanması gibi bir zorunluluk hem Ankara'nın hem de Washington'un önünde duruyor. O da ABD'nin Irak'taki askerlerinin bu yılbaşından sonraki durumu...
Çünkü ABD askerleri Birleşmiş Milletler'in aldığı bir kararla Irak'ta bulunuyor.
BM'nin daha önce uzattığı bu kararın süresi de 31 Aralık 2008 günü doluyor.
Bu durumda ya BM Güvenlik Konseyi'nin bir kararla Irak'taki ABD askerlerinin kalışını uzatması veya Bağdat yönetiminin ABD ile yapacağı bir anlaşma sonucu askerlerinin kalışlarının uluslararası hukuk kurallarına uygunluğunu sağlaması gerekiyor.
BM'den yeni bir kararı çıkarmanın kendisine yeni maliyetler getirebileceğini hesaplayan ABD bir süredir Bağdat yönetimi ile bir anlaşma imzalamak için çabalıyor.
Güçlerin Statüsü (SOFA) adı verilen bu anlaşmanın Bağdat yönetimi ile imzalanması için aylardır sürdürülen müzakerelerden bugüne kadar sonuç alınmış değil.
Nitekim bir süre önce açıklamalarda bulunan Irak Başbakanı
Maliki, SOFA konusunda 7 noktada anlaşmazlıklarının bulunduğunu belirtmişti. Washington'un Irak Meclisi'nin onayını almak için yoğun çaba verdiği SOFA'da ortaya çıkan en önemli sorun ABD askerlerinin suç işlemeleri halinde nerede yargılanacakları konusunda... ABD kendi hâkiminin karşısına çıkarmak istiyor, Bağdat ise Irak mahkemelerinde yargılanacakları konusunda ısrarcı oluyor. Diğer ciddi bir sorun olarak da ABD'nin ülkede bulundurduğu üsler ve bunların denetiminde yaşanıyor.
İşgalci mi olacak? Bağdat yönetimi ABD'den uzun süredir beklediği yanıtı alamayınca başka yollara yöneldi. Arabulucu olarak Kuzey Irak Kürt bölgesel yönetimi lideri
Mesud Barzani'yi devreye sokan Washington, ondan da umduğunu bulmuş gözükmüyor. Ayrıca Barzani'nin
"Eğer Bağdat anlaşmayı kabul etmez ise ABD askerleri Kuzey Irak'a gelip oraya yerleşsinler, biz izin veririz" demesi de soruna uluslararası çözüm sağlamıyor.
Yani bu durum Washington yönetiminden bağımsız olarak Teksas Valisi'nin bir başka ülke askerlerine
"Beyaz Saray izin vermiyorsa biz veriyoruz; gelip bu topraklarda kalabilirsiniz" demesi gibi bir durum ortaya çıkarıyor.
Bu durumda ne olacak?
ABD işgalci güç durumunda kalmamak için Irak'ı terk mi edecek?
Bırakın Washington yönetimini,
Türkiye'deki diplomatik çevreler buna olasılık tanımıyor.
Ankara, ABD'nin
"Haydi bana eyvallah" deyip gitmesinin bölgede yaratacağı sıkıntının farkında.
Geriye tek çare kalıyor; ABD'nin
Türkiye'nin de yeni üye olduğu BM Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) bir karar çıkarması...
Anlaşıldığı kadarıyla BMGK'nın daimi üyelerinden Rusya ve Çin buna çok sıcak yaklaşmıyor. Yaklaşmak istese bile kendisi de karşılığında Abhazya gibi konularda destek arıyor; pazarlık şartlarını zorluyor.
Türkiye'nin rolü İşte
Türkiye'nin rolü de bu aşamada ortaya çıkacak... Tabii BMGK'nın 15 üyesinden biri olan
Türkiye'nin kararı bölgesindeki diğer gelişmelerin yönünü de etkileyecek.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki Ankara'nın birinci önceliği tabii ki ABD'nin bir süre daha Irak'ta kalması yönünde.
Özellikle de Türkmenlerin sorunu çözülmeden ABD askerlerinin bölgeden çıkmasının ne gibi sonuçlar doğuracağının farkında.
Dolayısıyla Ankara da SOFA'nın imzalanmasının sorunu daha rahat çözeceğine inanıyor.
Bu konuda her iki tarafa da bazı telkinlerde bulunduğu biliniyor.
Eğer Bağdat yönetiminin direnişi sürer ve SOFA imzalanmaz ise o takdirde bölgede yeni pazarlıkların kapısının açılacağı da bugünden görülüyor.
Yayın tarihi: 5 Kasım 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/05//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.