Amacı, Türkiye'deki futbol faaliyetlerini yürütmek, futbolun gelişmesini ve yurt sathına yayılmasını sağlamak olan; futbol konusunda her türlü düzenlemeyi yapmak, kararlar almak ve uygulamak olan; yurt içi ve yurt dışı futbol faaliyetleri ile milli maçlar için plan, program ve benzeri her türlü düzenlemeyi yapmak ve başarılı sonuç sağlanması için gerekli tedbirleri almak olan, bir kuruluştan bahsediyoruz. Böyle bir kuruluşun yaptığı işin tanımı nedir? Bu işin tanımına kamu hizmetinden başka ne denebilir?
Bu kuruluşun adı;
Türkiye Futbol Federasyonu'dur ve yaptığı işin adı da bir kamu hizmetidir. O halde bugün o hizmeti yürüten
'idareciler' de birer
'kamu görevlisi'dir.
Ve dolayısıyla bugün,
yeni Türk Ceza Kanunu'yla 'memur' kavramının, 'kamusal faaliyeti yürütenler' olarak değiştirilip genişletilmesi, yargılama konusunda da Türkiye Futbol Federasyonu yönetimini bu kapsam içine almaktadır.
Ama gel gör ki, kanunun da
'kamu hizmeti' kapsamına aldığı
Türkiye Futbol Federasyonu'nun başkanı, yöneticisi ve hukukçuları ısrarla bu işe yanaşmamakta. Tıpkı dünkü yönetimler gibi.
KAMU GÖREVLİSİ OLDULAR Nedeni de; yeni Türk Ceza Kanunu'nun
"Seçilme ya da atama yoluyla göreve gelerek kamu yararına hizmet veren kişiler" olarak tarif ettiği bu kamu faaliyeti yapanlara getirdiği ağır yükümlülükler. Yani kanunun,
"Ey Federasyon Başkanı ve yöneticileri! Bundan böyle hem işlemiş olduğunuz suçlarda hem de sizlere karşı işlenmiş suçlar konusunda davalarınız devlet memuru yargılaması kapsamında olacaktır" hükmünü getirmesi.
O zaman, ülke adına böylesine önemli bir koltuğu işgal edenlerin, üstlendikleri görev ölçüsünde sorumluluk altına sokulmaları; ülkenin önemli bir spor branşına ve parasına yön verenlerin bugünkü gibi
'özerklik şemsiyesi altında özgür bırakılmamaları' gerekir.
Ülke futbolu adına önemli kararlara ve ülke adına önemli paraların altına imza atanların (örneğin durup dururken Fatih Terim konusunda Federasyonun 2.5 milyon YTL'lik ek mali külfet altına sokulması gibi) "Ben yaptım; oldu" mantığıyla yürüttüğü davranışlarının sorgulanması ve yargılanması mali genel kurulların ibrasıyla sınırlı kalmamalı.Ve artık bundan sonra da böyle kalmayacak. Artık onlar için
"Ben genel kurula derdimi anlatırım, hesap vereceğim tek yer genel kuruldur" dönemi sona erdi. Ve onlar, yaptıkları icraatların karşılığında söz konusu yargı olduğunda, yargılamanın artık
'kamu görevlisi kapsamında' olacağını göz önünde bulundurmalı. Artık birer kamu görevlisi oldukları bilincinde adımlar ve imzalar atmalılar!
Bugünkü Tüm Yazıları
Federasyonu bekleyen tehlike
Yayın tarihi: 5 Kasım 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/05//kum.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.