kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
31 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
ATİLLA DORSAY

Sahip olmak ya da olmamak...

Sevmek, biraz da sahip olmak demektir. "Sinema meraklısıyım," veya "Müzik âşığıyım," diyen herkes, bir şarkıyı veya filmi internetten indirmek yerine CD veya DVD satın almalı.
Bilirsiniz, bu başlık ünlü bir Hemingway romanının adı. Ama ben çok başka şeyler anlatacağım.

Ömür Gedik geçenlerde ABD'de mali kriz nedeniyle insanların pahalı zevklerden vazgeçtiklerini, buna karşılık sinemaya gidenlerin çoğaldığını yazdı. Sanırım doğrudur.

Bizde öyle olmuyor. En küçük zorlukta ilk vazgeçilen lüks tüketim değil, sinema-konser-kitap- CD-DVD gibi şeyler oluyor. Yani, her türünden kültürel tüketim... Ondan vazgeçmeye hazırız.

Ama sinemacılar da kabahatli. Sinema fiyatları öylesine yükseldi ki son yıllarda... Birçok salona 12-15 YTL'den aşağı girilmiyor. Oysa DVD fiyatları da o düzeyde. Korsanı ise daha da ucuz. Sinemalar 5-6 dolar karşılığı fiyatlara razı olsalar, sürümden kazanacak ve özellikle gençleri çekecekler. Bunların hiç hesabı yapılmıyor. Bence gitgide popüler hale gelen Türk filmleri için ayrıca özel indirimler uygulanmalı.

Öte yandan, kitap, DVD, CD gibi 'sert' tüketimde, kabahat yine de bir ölçüde alıcıların. Çünkü bunların hepsini, dükkânların özel indirimlerini izleyerek oldukça ucuza almak mümkün. D&R'larda sık sık değişen ve 4.5, hatta 2.5 YTL'ye kadar inen DVD'ler var. Gözde dükkânlarımdan Beyoğlu-Mephisto'da, son gittiğimde şaşırdım, çok ucuza CD satan geniş reyonlar oluşmuş. 6.9, hatta 4.9 YTL'ye öylesine güzellikler satışta ki... Kendime 4.9'a caz albümleri aldım: Charlie Parker'ler, Buddy DeFranco'lar, Stan Kenton'lar...

Şimdi gençler diyecek ki: O kadar da vermeyiz, biz her şeyi internetten indiriyoruz, bedavaya geliyor...

Olabilir, ama o zaman sinema meraklısı, müzik sevdalısı, caz âşığı diye ortalarda gezinmeyin. Çünkü, sevmek biraz da sahip olmak demektir. Müziği yalnızca internetten 'indirmek' değil. Onu, elinizle dokunup varlığını hissedebileceğiniz bir albümden dinlemek, bir filme aynı biçimde dokunup kitapçığını okuyacağınız, resimlerine bakacağınız şık bir DVD ambalajında sahip olmak...

Yani, tıpkı aşk gibi... Öyle değil mi gençler? O zaman, pamuk eller biraz cebe lütfen... Bir hamburger eksik yiyin, ama sinemanızdan veya CD'nizden vazgeçmeyin...