kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Her seçmende birden fazla "ben" vardır ve oyu o "ben"ler verir

Tabii ki Yunus Emre "Bir ben vardır bende benden içeri" derken ne Türk ne de Amerikan seçmenini düşünmüştür.
Ama siyasal bilimcilerin 1980'li yıllardan beri "Bradley Etkisi" diye seçim sonuçlarını yorumlarken kullandıkları veriyi, Yunus Emre daha kozmik (veya ilahi) bir boyutta anlatmamış mı?
"Aşkın pazarında canlar satılır
Satarım canımı alan bulunmaz
Beni benden sorman bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri"
Bizdeki "Acaba AK Parti mart yerel seçimlerinde ne yapacak" veya Amerika'daki "Acaba Amerika'da Obama anketlerde görüldüğü gibi başkanlık seçimini kazanacak mı" sorularının cevabı, seçmenlerin davranışlarıyla bulunacak.
1982'de California Valisi'ni belirleyecek seçimin favorisi, Los Angeles'in başarılı Belediye Başkanı Tom Bradley'di. Bradley, Obama gibi siyah deriliydi.
Seçim öncesi yapılan anketlerde Bradley, rakibi George Dökmeciyan karşısında büyük farkla önde çıkıyordu. Hatta seçim günü gazeteler ilk baskılarında Bradley'i vali olarak ilan etmişlerdi bile.
Ancak seçimi Dökmeciyan kazandı.
Sonra yapılan araştırmalardan anlaşıldı ki, beyaz derili seçmenler anket yapanlara "Bradley'e oy vereceğim" deseler bile, sandık başına gittiklerinde beyaz derili adaya oy vermekten kendilerini alamıyorlardı.

Mahcup muhafazakârlar
Buna benzer bir durum da 1990'ların başında İngiltere'de yaşandı.
Muhafazakar eğilimli seçmenler, herhalde "ilerici" görüntü vermek endişesiyle anket yapanlara sosyal demokrat eğilimli olduklarını ve İşçi Partisi'ne oy vereceklerini söylüyorlardı.
Ama sandığa gittikleri zaman Muhafazakar Parti'ye oy veriyorlardı.
Siyasal bilimciler bunlara da "Mahcup muhafazakarlar" dedi.
Tam Yunus Emre'nin söylediği gibi bir durum değil mi?
Seçmen derununda partiye veya lidere değil, içinden gelen sese bakıyor.
"Şeriat, tarikat yoldur varana Hakikat mârifet andan içeri... Süleyman kuş dilin bilir dediler Süleyman var Süleyman'dan içeri"
İnsanın aklı da hafızası da beyninin gücüne bağlıdır.
NTV Yayınları'ndan çıkan "Cahillikler Kitabı" nı okuyordum.

Karıncanın beyni
Oradan öğrendim ki, cüssesine kıyasla en büyük beyne sahip olan canlı karıncaymış. Karıncanın beyni vücudunun toplam ağırlığının yüzde 6'sını oluştururmuş.. Bu yüzde insana uyarlanınca, kafamızın şu andakinden üç kat daha büyük olması gerekirmiş.
Aynı kitapta, insanların beyinlerinin sadece yüzde 3'ünü kullandıkları bilgisi de vardı.
Zaten aynı anda beyindeki nöronların yüzde 3'ünden fazlası kullanılırsa bu kullanılan nöronları yeniden programlamak için, beynin karşılayabileceğinden daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulurmuş.
Özetle biz seçmenler karıncalara göre küçük olan beynimizdeki nöronların yüzde 3'ünü kullanarak, hem seçim sonuçlarını tahmin etmeye, hem de kime oy vereceğimizi belirlemeye çalışıyoruz.

Yunus ve Bölükbaşı
Bu arada her seçmende birden fazla seçmen olduğunu da hep unutuyoruz.
Hani Osman Bölükbaşı kendisini dinlemek için meydanları dolduranlara "Beni dinlemeye gelirsiniz ama oy vermezsiniz" diye sitem ederdi ya.
İşte öyle bir şey.
Yunus Emre ne demiş:
"İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmez isen
Ya nice okumaktır
Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden eyice
Bir gönüle girmektir"