Aytek Şermet âlem adam. Hani şu doktorluğu bırakıp caz kulübü açan, sonra bir müzik evine girip "Oradan bana iyisinden bir saksofon ver," deyip kendini sahneye atan adam. İstanbul'daki üç caz kulübünden biri olan İstanbul Jazz Center'ın patronu. Geçtiğimiz gün birlikteydik. "Yeni sezonda çılgınlık var mı?" diye sordum. Gülmeye başladı, "Hangisini anlatmamı istersin?" dedi. Anladım ki malzeme çok. "Sana daha önemli bir haberim var, kriz bahanesiyle sponsorların hepsi arazi oldu." dedi. Ben şaşırdım kaldım, Aytek hâlâ gülüyordu. "Merak etme, bu hep başımıza geliyor, programda bir aksama olmayacak, daha önemlisi var," diyerek devam etti: "Çok heyecanlıyım, bu sene her zamankinden iyi başlıyoruz. Bir defa JC'S'in ses düzenini ve akustik yapısını baştan aşağı değiştirdik. Akustik önemli bir şey planlayıp uyguluyorsunuz ama sonradan mekân denendikçe eksikleri ortaya çıkıyor. Ses mühendisi olan çok iyi bir dostum var, o geldi bir rapor verdi. Bunun üzerine bütün sistemi aşağı indirdik. 24 kanallı bir kayıt sistemi koyduk. Şimdi nerdeyse her dinleyicinin özel bir hoparlörü olacak." Aytek, yaptıklarını anlatırken bütün olumsuzlukları unutuyor. Sıra işin en ağır kısmına geliyor, bu sezon İstanbul Jazz Center'a kimler gelecek? Listeyi bir hışımla sayıyor: "Matt Schofield ile başlıyoruz. İngilizlerin kendi söylemlerine göre birkaç jenerasyondur bu kadar iyi bir blues gitaristi çıkmadı. Ancak Türkiye'de Hammond org bulunamıyor. Jonny Henderson, Hammond org yerine dijital org ile çalmayı kabul etti. Hemen ardından David Link ve Diederik Wissels geliyor. David Link, dünyadaki sayılı şarkıcılara vokaller yapmış önemli bir ses. Diederik Wissels ise aynı zamanda besteci olan mükemmel bir piyanist. Bas ve davulla birlikte şahane bir dörtlü. Karrin Allyson daha önce bize gelmişti. Allyson'u sadece eleştirmenler değil kaliteli müzik düşükünleri çok severler. Grammy ödüllü David Sanchez ise günümüzün en iyi genç tenor saksofoncularından biri. Teknik, ton ve yaratıcılık açısından gerçekten olağanüstü bir sanatçı." Aytek Şermet için Spyro Gyra'nun ayrı bir yeri var. Nerdeyse caz dinlemeye onlarla başlamış: "Spyro Gyra aldığım ilk pop caz albümü bir de Bob James'in bir albümünü almıştım. Bu benim için tam 25 yıllık bir rüya. Müzik kariyerlerine 29 albüm ve yedi Grammy ödülü sığdırmış dev bir grup." İstanbul Caz Center bu sene gerçekten festival tadında. Genç vokalist Sachal Vasandani, cazın first leydisi Diane Schuur, başta Miles Davis olmak üzere neredeyse bütün ünlü cazcılarla ortak çalışmalar yapan efsanevi davulcu Al Foster, yılbaşından hemen önce gerçekten eğlenceli blues şarkılarıyla Mitch Woods His Rocket, cüssesi kadar sanatı da büyük piyano ustası Cyrus Chestnut, Amerika'da sıralamada her geçen gün tırmanan genç kadın vokal Paula West, Afrikalı kimliğini aynı ölçüde sesine ve gitarına yansıtan Lionel Loueke, trompet ustası Jeremy Pelt ve iki Grammy adaylığı bir özel Thelonious Monk Uluslararası Caz Piyano Yarışması birincisi, dünyanın önde gelen caz sanatçılarıyla sayısız albüme imza atmış, doğaçlama ustası Jacky Terrasson var. Gördüğünüz gibi JC's başlı başına bir festival. Tüm gücüyle cazın en iyisini İstanbul'a taşımaya gayret eden Aytek Şermet'i krizi bahane ederek yarı yolda bırakan sponsorlar bir yana, cazseverlerin bence bu organizasyona teşekkür borcu var.
Yayın tarihi: 18 Ekim 2008, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/18/ct/haber,4D9FC30A42CA4A2181608B0FC9A0032C.html Tüm hakları saklıdır.