kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Allah'a şükür bu yaşımda bile hâlâ geçer akçeyim

Röportaj: İpek DURKAL
16.10.2008
Erol Günaydın, oynadığı filmlerde rolünün kısa ya da uzun olmasına değil, kişilikli olmasına bakıyor. Deneyimli sanatçı, 'Disco Kralı'nın İhtiyarlar Heyeti bölümü ile geç saatlere kadar uyumamasını eleştirenlere de çatıyor: Ne yani, 21.00'de mi uyuyacağım, Allah göstermesin!..
Nişantaşı'nda son derece neşeli ve renkli bir ev. 75 yaşındaki Erol Günaydın, burada iki kızı, torunu, köpeği (Günaydın'a kimseyi yaklaştırmayacak kadar ona hayran) ve konuşmayan papağanıyla birlikte yaşıyor. Bu evin en büyük özelliği, anılara sahip çıkması. Günaydın, kızlarının çocukluk oyuncaklarını bile atmamış... 'Disco Kralı'nın içindeki 'İhtiyarlar Heyeti' bölümü ile ekranda olan Günaydın: "Giderayak Heyetini'ni istedim, 'orası için gençsin' dediler" diyecek kadar hayatı ti'ye alıyor.

BEN İHTİYAR DEĞİLİM!

* Okan Bayülgen'in yeni programı 'Disco Kralı'nda 'İhtiyarlar Heyeti' bölümüyle ekrana geliyorsunuz. Program hayırlı uğurlu olsun da, bu kadar geç saatlere kadar uyumamanız eleştiriliyor. Sizin uykusuz kalmanız sakıncalı değil mi?
Yav sakıncalı olur mu? Bana bakıp, "Vah vah ihtiyar adam bu saatlere kadar oturuyor" diyorlar. Bir kere, ben ihtiyar değilim! Ruhum çok genç ve içimde bir çocuk var. Hoplamak, atlamak, sıçramak istiyorum. Ben 54 sene tiyatro yapmışım. Show Business benim hayatım. Yıllarca bütün gecelerim doluydu çünkü sabahlara kadar çalışır, sabah uyurduk biz. Gece hayatına alışkın bir insan 50 küsur seneden sonra düzelmez tabii. İnsanlar bunu bilmiyor herhalde. Ne yani, ben evimde oturup 21.00'de de yatağa mı gireceğim, Allah göstermesin!

* Evdeyken neler yapıyorsunuz?
Gündüzleri bende hayat yok ama geceleri hiçbir şey yapmasam, gelen senaryoları okuyorum. Allah'a şükür, hâlâ teklifler geliyor. Bu yaşımda bile geçer akçeyim ona çok seviniyorum.

* Evet, son zamanlarda çekilen hemen hemen tüm iyi sinema filmlerinde mutlaka rolünüz var...
Biraz seçiyorum, küçük ama kişilikli roller istiyorum. Şimdi Mahsun'un (Kırmızıgül) yeni filminde küçük bir rolüm var. Hiç konuşmuyorum ama oraya iyi bakmak lazım. Yağmurda şemsiye açıp karşıdan karşıya geçen adam rolünü seviyorum mesela. Kişilikli rollere bayılıyorum. O rolleri aktörlere vermezler çünkü aktör büyük rol oynar. O rolü bir figürana verirler, o rol gidiverir. Halbuki onun da bir çizgisi var. O rol damak zevki işte...

TV KIYMA MAKİNESİ GİBİ
* Önümüzdeki aylarda vizyona girecek olan 'Destere'de de rol almışsınız. Şimdi sırada ne var?
'Orada' diye bir filmde oynayacağım. Ben sinemayı daha çok benimsedim, sevdim. Diziler yorucu. Maşallah televizyon kıyma makinesi gibi. Bir figüran bulup karşına getiriyorlar, beceremiyor, beceremeyince de 50 kere çekiyorsun. Ölüyorum yani. İnsanda his de kalmıyor. Sen de onun gibi oluyorsun, 'dümdüz söyleyeyim de aman bitsin gitsin başımdan' diyorsun.

* 'Disco Kralı' bir çeşit magazin programı. Magazini takip eder misiniz, sever misiniz?
Ayyy, dedikoduya bayılıyorum zaten. Eskiden televizyon yoktu. O zaman gazetelerde dedikodu sütunları vardı, onları okurdum. Adalet Cimcöz bile dedikodu yazardı. Şimdi programda, o hakkında dedikodularını okuduklarımı görünce, "Doğru mu?" diye soruyorum. Gazeteci olmadığım için doğruyu söylüyorlar.

DÜŞKÜN ARTİSTLER VAR

* Sabah programlarını da takip ediyor musunuz?
Yok canım, ne yapayım ben onları! Kocası dövmüş, biri bıçaklanmış, birinin kızı evden kaçmış, düşkün artistler, artist bile değil; figüranlar darülacezelerde, "Bana bakmıyorlar" diye ağlıyor, facia yani. Üstelik çok da bozuluyorum. Boş konuşmalar, sinirimi bozuyor benim.

* Başka neye siniriniz bozuluyor?
Yeni meşhur olan bir komedyen var, reklamlarda oynuyor. Komik olmak için Türkçe'yi "Yapiciiz, ediciiz" diye konuşuyor. Şimdi adını filan söylemeyeyim. Türkçe'yi niye bozuyorsun! Türkçe'yi bozarak komiklik yapılır mı? Olacaksan oyunculuğunla komik ol. Anadolu diyalekti de tek tarza girdi. Herkes bir Kayseri tarzı konuşuyor. Halbuki her yörenin şivesi farklıdır. Sonra çocukların ağzına yapışıyor bunlar.

* Sabah programlarına davet ediliyor ama çıkmıyormuşsunuz?
Çağırıyorlar ama bıraksınlar benim peşimi. Ben öyle oralarda adam değilim ki... Bir televizyoncu hanım bana yalvar yakar, "Gelip evinizde çekim yapalım siz ne söylerseniz onu yayınlayacağız" dedi, geldi evime. Hadi Çaman'ın ölümünden bir gün sonraydı. Sürekli Hadi Çaman'ı soruyor, beni ağlatmak istiyor, "E ne yapalım. Ben de bu yaştayım. İnsanların biraz da kendine bakması lazım. Bakmadı Hadi kendine, viski şişeleri elinde gezdi, oysa imkanları da iyiydi" dedim. Bu röportajı yayınlamadı. Bu çok ayıp bir şey. Eğer, "Ben de hastayım, bak yaralarıma" deyip sivilcemi gösterseydim, "Kafasında ur var" diye verecekti herhalde.

YALNIZ YEMEK YEMEM
* Çok renkli bir eviniz var, hayatınız da öyle mi?
Boş ev sevmem. Çocukların oyuncakları, bana gelen hediyeler, biblolar filan... Kalabalık severim. Gelenimiz gidenimiz çok olur. Yalnız yemek yemekten çok sıkılırım. Akşamları çocukların arkadaşları gelecek, bahçede barbekü filan yapılacak, ev cıvıl cıvıl olacak... Rahmetli eşimle bir gün yemek yiyeceğiz, kapı çaldı, belediyeden iki kız, iki erkek çocuğu anket yapmaya geldi. "Karnınız aç mı?" dedim, oturttum sofraya. Sonra kızım geldi, "Baba bunlar kim?" diye sordu, "Arkadaşlar" dedim. Gitti, bütün arkadaşlarına telefon etti, "Annemle babamı yalnız bırakmayın; sokaktan adam çağırmaya başladılar" diye...

* Yemek demişken, yediklerinize dikkat eder misiniz?
Sevdiğim şeyleri hiç acımasız yerim. Cehenneme gideceğimi bilsem, yine de yerim. Sürekli ot yediriyorlar şimdi, sağlıklıymış, yok artık; kuzular masaya otursun çatal bıçak, bizi de çayırlara salsınlar bari...

* Sağlıklı beslenmenin kıyısından bile geçmiyorsunuz yani?
Her doktor ayrı bir şey söylüyor. Güya şifa dağıtıyorlar. Sabah iki demet maydanoz, üç demet dereotu, kanser olma, ölme. E, yiyen de ölüyor, yemeyen de ölüyor! Zaten bunların her söylediğini yapsak, zehirlenip öleceğiz. Hiç de sevmediğim iğrenç şeyleri sayıyor kanser yapmasın diye. Mideyi delecekler!
Haberin fotoğrafları