Babasının ölümünden sonra hayatında ve aklında bazı sapmalar yaşadığını söyledi bir arkadaşım geçenlerde. Büyük bir güvenç eksikliği, gelecek için şaşalamak, kimliğini bilememek, tutunamamak ve insanlara öfkelenmek, sırasıyla zihninde birer köşe kapmış. Ve büyük bir mutsuzluk sarmalında kendini kandırmaya başlamış. Güçlü görünmek hesabına da, bugüne dek yaşadıklarını kimseyle paylaşamamış. "Ben şükretmeyi unutmuşum" dediğinde, onun gibi pek çok insan olduğunu söyledim ve bir kitaptan söz ettim. Meral Ceylan yazmış, kitabın adı 'Şükür Defteri'... İşinde başarılı, evli ve iki çocuklu bir kadının eline tesadüfen bir defter geçiyor. İlk sayfasında 'Şükür Defteri' yazıyor. Bir başkasına ait olan defterin her sayfasında hayattaki şükredilecek şeyler, maddeler halinde sıralanıyor. Başarılı iş kadını, bir başkasının yazdığı bu defteri okuyarak kendi yaşamını yorumluyor kitap boyunca. Bir nevi ayin gibi, kişisel terapi gibi... Ama sıkmıyor. Defteri yazan kişi her maddeye
"Şükürler olsun..." diye başlıyor ve tek tek anlatıyor:
Bu sabah uyandım... Bu satırları yazarken sevdiklerimle yaşamı paylaşıyorum... Yarınları umutla karşılıyorum... Beni mutsuz eden insanları yaşamımdan çıkmaya davet ediyorum... Başkalarının bana nasıl davrandığının öz değerimle ilgisi olmadığını biliyorum... Hiçbir şeyin dünyanın sonu olmadığını anladım... Kitapta daha pek çok madde var. Şükürler olsun, ben burada altı tanesini yazabildim...
Bugünkü Tüm Yazıları
Bardağın yarısını boş görenler için...
Yayın tarihi: 13 Ekim 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/13/gny/haber,8BC9715EB5134616A31FA4D25EA8A1BA.html
Tüm hakları saklıdır.