Ama tabii ki bazı talepleri var. Nedir bunlar?
Bir kez daha hatırlayalım:
1) Anayasadaki vatandaşlık tanımı değiştirilmeli. Vatandaşlığa etnik bir vurgu olmamalı,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınmalı.
2) Farklı dil, din, mezhep ve etnik kimliklerin rahatça yaşayabilmesi ve kendilerini ifade edebilmesi anayasal teminat altına alınmalı.
3) Kürtçe eğitimin önü açılmalı.
4) Devlette ve özelde Kürtçe eğitim gerçekleşinceye kadar Kürtçe dili seçmeli ders olarak okullara konmalı. Üniversitelerde
Kürdoloji enstitüleri açılmalı.
5) Değiştirilen köy, kasaba ve şehir adları iade edilmeli. Geçiş döneminde eski ve yeni adlar birlikte kullanılabilir.
6) Özel radyo ve TV'lere süresiz Kürtçe yayın hakkı verilmeli. Bırakın bütün gün yayın yapsın. Devletin bir kanalı da tümüyle Kürtçeye ayrılsın.
7) Üç bin köy boşaltıldı. Üç milyon insan metropollere göç etmek zorunda kaldı. Kızlar intihar ediyor.
Diyarbakır'ın yüzde
47'si
15 yaşın altında. Gençler eğitimsiz. Uyuşturucu sorunu var. Bir sosyal rehabilitasyon politikası uygulanmalı.
8) Bölgede devlet ve özel sektör eliyle ciddi bir ekonomik kalkınma yapılmalı.
9) Siyasi af çıkarılmalı.
10) Bir cehennem olan Diyarbakır askeri cezaevi kapatılarak, bir insanlık ve kardeşlik müzesi haline getirilmeli.
Bildiğiniz gibi, (ekonomik olanlar dışında) bu talepler
Hükümetin gündeminde değil.
AKP iktidarı, ekonomik büyümenin seçimde oya dönüştüğünü
22 Temmuz 2007'de apaçık görünce; belki bir ara zihnini kurcalayan "
siyasi ve kültürel haklar" konusunu bir kenara bıraktı.
Onun yerine "
ekonomik" sözler vererek, yoksullara '
perakende' yardımlar yaparak,
Mart 2009'daki yerel seçimlere hazırlanmaya başladı.
Mesela geçen
mart ayında Başbakan,
11-12 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyordu.
Ancak şu anda dünyada çok ciddi bir ekonomik kriz var. Bu şartlarda, Kürt oylarının gönlünü sadece
cüzdanlarına hitap ederek almak mümkün olmayabilir.
O zaman Hükümetin, "
siyasi ve kültürel" haklardan dem vurmaya başlaması şart. Zaten "
sivil iktidar" olarak da bunu yapması gerekiyor.
Peki, yapabilir mi?
Yani soru şu: Asker, "
siyasi ve kültürel haklar" konusunda net olarak "
hayır" derse, yine de Hükümet bu konuda bir ilerleme kaydedebilir mi?
Sanmıyorum. Çünkü AKP iktidarı, seçimde aldığı yüzde
47'lik oyla gelen
karizmasını fena halde çizdirdi. Havasını kaçırmış, pörsük balonlara benzedi.
Artık Anayasa değişikliği konusunda,
Anayasa Mahkemesi'nin vesayeti altında; mahkeme izin vermeden hiçbir değişiklik yapamaz.
AB sürecinde, çoğunluğun kabul edebileceği türden
demokratikleşme paketlerini dahi açamayan bir AKP Hükümeti, esas olarak Kürtleri ilgilendiren konularda nasıl harekete geçebilir?
Özetle: Başlıktaki sorunun cevabı; hayır!
Yayın tarihi: 10 Ekim 2008, Cuma
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2008/10/10//akoz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.