ABD'de oluşan ve Avrupa'ya yayılan krizin
Türkiye'ye olası etkileri günlerdir tartışılıyor.
Hemen söyleyeyim. IMF ile bir stand by anlaşması yapmak gerektiğini ve bunun için hiç vakit kaybedilmemesini çekinmeden isteyen ilk isim duayen bankacı
Burhan Karaçam idi.
Karaçam ile bayramın ilk günü buluşmuş, sohbet etmiş ve Pazar günü de görüşlerini
'İş'te İnsan' köşesinde dile getirmiştim.
Aradan çok zaman geçmedi ve şu anda herkes IMF ile bir anlaşa yapmak gerektiğinden yüksek sesle söz etmeye başladı. Her ne kadar hala
AK Parti Hükümeti'nden bu konuda bir söz işitmemiş olsak da.
Dün Karaçam ile son haftayı değerlendirirken,
Türkiye'nin karşısındaki iki önemli riskten söz etti.
Karaçam'a göre, her şeyden önce
Türkiye'deki bankacılık sistemi yurtdışındaki bankaların uğraştığı sorunlara girmediği için o tarafta bir risk yok. Karaçam,
'Hatta son derece sağlam durumdayız bu açıdan' diyor ve ekliyor:
"Bizim karşı karşıya kalacağımız riskler, dış piyasalarda yaşanacak ekonomik küçülmeler, sonucu ihracatımızın yavaşlaması ve dolayısıyla döviz girişinin yavaşlaması ve de para piyasalarındaki daralma nedeniyle kullanılabilecek kaynakların kısıtlanması, maliyetlerinin artması." Özetle iki temel risk, son beş altı yıl içinde özellikle reel sektörün dış borçlanmasının çok artması ve cari açığın da çok büyümesi.
Bu arada yeri gelmişken, son günlerde etraftan bankacılık kesimi ile ilgili şunu duyuyorum.
Deniyor ki işte bankacılık sektörünün yüzde 50'si zaten yabancı. Yani dışarıdaki kriz onları da etkileyecek.
E bu durumda, Türk bankaları yani ortaklık yapmamış olanlar iyi durumda!
Karaçam'a soruyorum. Böyle bir durum söz konusu olabilir mi diye.
Etik dışı hareketler! "Türkiye'deki bankaların hepsi ortaklık yapısına bakılmaksızın Türk bankasıdır. Hepsi aynı yasalara tabiidir, aynı gözetim ve denetim kuralları geçerlidir" diyor Karaçam ve ekliyor:
"Kriz döneminde etik dışı hareketler olabilir. Bu da öyle. Herhangi bir bankanın yurtdışında sorunu varsa burada da var demek değildir. Bilgisizlikten kaynaklanıyor. İstismar edildiği için oluyor." Yani sözün özü, hiçbir mevduat sahibi bu tarz söylentilere itibar etmesin.
IMF ile anlaşmaya dönecek olursam, Karaçam'ın dediği gibi bu bir likidite ihtiyacından değil, içerde ve dışarıda güveni daha güçlendirmek için yani
psikolojik etkisi için yapılmalı.
Ve de vakit kaybedilmemeli.
Yayın tarihi: 10 Ekim 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/10//kadak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.