Meclis sekiz hafta önce tatile girerken bugün yaşananların olacağı hayal dahi edilmiyordu.
AK Parti davası sonuçlanmış, bir uzlaşma havası doğmuş, ekonominin üzerindeki stres kalkmıştı...
İki ay sonra bugün, çalışma takvimini resmen başlatacak Meclis'te o günkü havadan eser kalmadı.
Daha ilerisi, siyasetin zemini çok daha daraldı, sıkıntıları katlandı.
Siyasetin alanını daraltacak gelişmeler de belli...
Önceden Anayasa Mahkemesi'nin üniversitede türbana serbesti getirmeyi hedefleyen anayasa değişikliğinin iptali ile AK Parti kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararları vardı.
DTP hakkındaki kapatma davasının sonucu da buna ekleniyordu...
Ancak, AB yasaları için Meclis'te kurulacak
"Uyum Komisyonları" aracılığıyla yaratılacak uzlaşı havasında siyasetin alanlarının rahatlatılması hesaplanıyordu.
Oysa bu umut da kayboldu.
Buna da terör örgütünün Aktütün Karakolu'na yaptığı saldırı sonucu 15 şehidin verilmesi (iki de kayıp) ile küresel krizin
Türkiye'de de toz kaldırmaya başlaması siyasetin çok daha sıkışmasına neden oldu...
Yeni yılın ilk günüyle başlayacak yerel genel seçim çekişmesi de eklenirse, Meclis'in önümüzdeki dönemde iç uzlaşıyı yakalaması ihtimali görülmüyor...
Öncelik hangisinin? Üzerine
Almanya'daki Deniz Feneri davası dolayısıyla Meclis daha açılmadan yaşanan iktidar muhalefet düellosunu da tuz biber olarak eklemeyi de unutmamak lazım...
Dolayısıyla Meclis'ten 50 gün içinde 50 AB uyum yasası çıkarmak zor...
Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Işık Koşaner'in görev devir teslim töreninde söylediği şu sözleri de hafızalardaki tazeliğini korurken:
"Sanki ülkemizde hiç terör yokmuş gibi düzenlenen yasalar (AB uyum yasaları) teröre karşı etkin ve süratli tedbir alınmasına engel olmuştur..." Bu söz de ortada dururken, bugünkü ortamda Meclis'in
"terörle mücadele ile demokratik özgürlük" arasında kaldığında hangisini tercih edeceği belli...
Bırakın terörle mücadeleye de uzun vadede katkı sağlayacak yeni AB uyum yasaları ile ek özgürlükleri; kazanılanlarda daralmaya gidilmezse iyi...
Siyasetin bütçesi Siyasette daralma sadece yasamada değil, ekonomide de yaşanacak.
Ekonomik kriz dolayısıyla büyük yatırım paketleri, sosyal yenileme projeleri ve sulama yatırımları olan 12 milyar dolarlık GAP Paketi'nin uygulaması sıkışacak.
Sadece bu proje değil; talep kısıcı tedbirler, sıkı para politikası ve mali disiplinin tavizsiz uygulanacağı bu dönemde büyük yerel seçim harcamaları da beklenmemeli.
IMF kaynaklı,
"Bazı yetkilerinizi bağımsız kurullara devredin, bağımsız borç idaresi yapılanmasına gidin" haberlerinin de yayıldığı dönemde bütçe de sıkışacak.
Eskisi gibi ucuz kredi zorlaşacak; döviz ve ithalat ucuzluğuna dayalı refah süreci son bulacak.
Merkez Bankası Başkanı
Durmuş Yılmaz'ın da dün NTV'de söylediği gibi bu kriz herkesi etkileyecek.
Özetle siyasetin bütçesi de sıkışacak.
Birçok iktisatçının vurguladığı gibi dileriz 1929 krizi sonrasındaki gelişmeleri beraberinde getirmez.
Şu da bilinmeli ki 1990-2002 arasındaki krizler gibi olmayacak, birileri kaybederken diğerleri kazanamayacak.
Meclis bu tablo içinde çalışma takvimine başlarken, herkesin bu gerçeğin bilinciyle hareket etmesi gerekiyor.
Yayın tarihi: 7 Ekim 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/07//haber,A77EC2005F184B0D8078281CF9E5379B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.