- Oyuncu yönetimi konusunda mükemmelliyetçi bir tavrınız var. Oyuncularla uzun süren bir ön hazırlık yapıyorsunuz. Bu ön hazırlığın çekimler sırasında nasıl bir faydası oluyor? - Sinemamızın genel olarak oyuncu yönetimi ve senaryo konusunda sorunları olduğunu hissettiğim için sinemamda özellikle bu alanlara dikkat ederim. Filmi yaşatanın da oyuncu olduğunu düşünüyorum. Sonuçta oyuncudan en iyi performansı almak durumundasınız. Bunun için de titiz davrandığım doğrudur. Ayrıca oyuncularla birebir ilişki kurarım. Amatör oyuncularla profesyonelleri bir araya getirirken dikkat ederim.
- Bu filmde Sema Kaygusuz'la çalıştınız ve her filminizde senaryo konusunda bir işbirliği yapıyorsunuz. Filmleriniz olumlu karşılanıyor, ödüller alıyor ama zaman içerisinde özellikle senaryo konusunda birtakım eleştiriler de geliyor. Bir kan uyuşmazlığı söz konusu olabilir mi? - Aslında çektiğim filmlerin senaryoları da ödül alıyor. Özel olarak filmlerimin senaryolarının iyi olduğunun altı çiziliyor. Ama Türkiye'de sizin ne söylediğiniz üzerinden filmleriniz değerlendiriliyor. Dolayısıyla filmin meselesine bakışınız önem kazanıyor. Eğer Pandora'nın kutusunun açılmasıyla ortaya çıkanlarla, kendimizle barışık değilseniz eleştiriler geliyor.
- Filmleriniz ilginç bir yapım sürecinden geçiyor. Çok önemli yapımcı ortaklarınız oluyor. Uluslararası alanda böylesi yapımcılarla çalışmak güçtür. Yollarınız nasıl kesişiyor bu yapımcılarla? - Aslında bu filmin ana yapımcısı benim. Ortak yapımcı ise Silkroad. Ama onlarla Güneşe Yolculuk'tan beri çalışıyorum zaten. Türkiye'deki ulusal kaynaklar son derece sınırlı. Popüler kaygılarla bir şeyler üretmiyorsanız Kültür Bakanlığı'nın desteğinden başka bir kaynağınız yok. Hal böyle olunca başka kaynaklar arıyorsunuz. Bu kaynaklardan biri de Euroimages. Tabii oradan destek aldığınız vakit de ortak yapımcılarla çalışmak zorundasınız. Kişisel deneyimler ama projenin güçlü oluşu ve senaryonun etkisi daha rahat ortak yapımcı bulmamı sağlıyor.