Annesinin yazdığı mektuplar için Zehra'nın beş yılı var
- Bu sene 25. sanat yılınızı kutluyorsunuz. Bu senenin anısına özel bir albüm, özel bir kutlama yapmayı düşünüyor musunuz? - Ben hep yeni bir şeyin arayışı içindeyim. Herkes gibi bir nostalji albümü mü çıkartacağım? Yeni bir heyecan bulamadığım sürece laf olsun diye bir şey yapmak, zaman harcamak istemiyorum. Ama bu televizyon programı benim duygularıma hitap eden, taklit edilemeyecek özel bir program. Bunun dışında, Hülya dergisi okuyucuları bana hep yıllarca, "Siz nasıl bu kadar güçlü olabiliyorsunuz?" diye soruyordu. Ben de, gerçekten güçlü müyüm, değil miyim, dışardan mı öyle gözüküyorum ile ilgili bir kitap hazırlıyorum.
- Albüm yapmayacak mısınız? - Yalnızca bir single olabilir. O da beni çok tatmin eden bir şey değil.
- 25 yıl zirvede kalmak kolay bir şey değil. Yaşanan her şey bu kitapta olacak mı? - Aslında hayatta herkes aynı şeyi yaşıyor. Yalnızca duruşlar farklı. Benim duruşumun sonuçları bana her zaman güzel döndü. Dolayısıyla da kendi duruşumu, hayata bakışımı, insanların hayata nasıl başlaması gerektiğini ve hayatta en önemli şeyin ne olduğunu anlatıyorum bu kitapta. Olmazsa olmazları yazdım. Aslında biraz da kızım için yazıyorum, kitabımı okuduğunda hayatı biraz olsun daha çabuk çözebilir diye düşünüyorum.
- 'Bir sabah ezanında kalktım ve kızıma mektup yazdım,' demiştiniz. O mektubu ne zaman okuyacak Zehra? - Onun üzerine 10 tane daha mektup oldu. Kızım okudukça belki gülecek. Zaman değişiyor, hayat değişiyor. Bir annenin çocuğundan istediği şeyleri yazıyorum. Yapar mı onu bilemem. Yapmazsa da canı sağolsun. Onun çok güzel bir arşivi var. Şu anda 10.5 yaşında. 14-15 yaşında isterse arşivinden bakar kendisi bulur okur. Bu röportajı okuyacağını da zannetmiyorum, çünkü henüz gazete okutmuyorum ona.
- Nurseli İdiz'in gece yarısı gözaltına alınmasına karşı bir yazı yazdınız. - Evet çünkü Nurseli İdiz'in özelliği vardı. Nurseli İdiz, yıllarca psikolojik sorunlar yaşadı, alkol sorunları yaşadı. Bence çok değerli bir sanatçı. Ve hiç kimse de 'Nurseli İdiz'e ne oldu, biz zaten sanatçı yetiştirmekte zorluk çekiyoruz,' demedi. Kadın hayata hazırlanırken, bir darbe daha yemesi beni çok üzdü. Tamamen duygusal ve kadınsı bir yazıydı.
- Nurseli İdiz artık cep telefonu ile konuşmayacağını söyledi. Sizin de öyle korkularınız var mı? - Hayır hiç öyle bir korkum yok. Özel hayatım ile ilgili konuşmalara dikkat ediyorum onun dışında dikkat edeceğim hiçbir şey yok zaten. Benim yazılarım telefonumdan daha tehlikeli.
- Zehra nasıl bir çocuk? - Son derece pozitif, espriyi seven, etrafındakileri güldürmeyi bilen, saygılı. Kandillerde, bayramlarda ben söylemeden büyüklerini arayıp kutlayan bir çocuk. Ahbaplarımız hastalandığında arayıp 'Geçmiş olsun,' diyen bir çocuk.
- Anne-kız mı, yoksa arkadaş mı? - Çok fazla arkadaş olmak istemiyorum. Yüzde 30 oranında arkadaşlık payı bırakıyorum. Ama otoriter bir anneyim.
- Her isteği oluyor mu? - Her isteği yüzde 60 oranında yapılıyor. Onu da yüzde 30'lara indirmeye çalışıyorum.
- İlerde yapmak istediği mesleği belirledi mi? - Çok güzel resim yapıyor. Onun adına bir sergi açmak istiyorum. Sokak çocukları olabilir, lösemili çocuklar için olabilir. Sanata çok yatkın ama başka bir alanda. Ben anne olarak onun mimar olmasını çok isterim. Ama kendi ne istiyor ona henüz karar vermiş değil.
- Hülya Avşar'ın kızı olduğunun farkında mı? - Asla! Benim en çok dikkat ettiğim şey. Hayatta en büyük korkum oydu işte. Hiç öyle bir çocuk olmadı. Farkında bile değil. Ama bunu yapabilmek için de ona bir şey vermek gerekiyor. Onun aslında kendi kendine başarılı olduğu zaman özel olabileceğini öğretmek.
- Zehra şımarık bir çocuk değil. - Hayatta en korktuğum şey şımarık çocuk. Yaramaz çocuğu severim, şımarık çocuğu sevmem. Zehra, hiç şımarık değil. Büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgi gösteriyor. Zehra içeriye bir büyük girsin hemen kalkıp yer veren bir çocuk.