Giriş Saati : 28.09.2008 10:59 Güncelleme : 28.09.2008 15:46
Şeker Kurumu'nun girişimi ile yurda kaçak şeker girişinin önlenmesi konusunda son 1 yılda yapılan çalışmalar etkili oldu. Kaçak şeker girişinin önlenmesi ile şeker fabrikaları, gelen talebi karşılayabilmek için ihtiyat stoklarını bile satmak durumunda kalırken, yeni sezona ilk kez stoksuz girildi.
Şeker Kurumu Başkanı ve Türkiye Şeker Fabrikaları (TÜRKŞEKER) Genel Müdürü Azmi Aksu, şeker fabrikalarının yeni sezona ilk kez stoksuz girdiğini belirtirken, 15 Eylül'de yeni sezonun başlaması nedeniyle, şeker konusunda bir sıkıntının bulunmadığını bildirdi.
Kaçak şeker ile mücadeleye yönelik geçen yılın Kasım ayından beri çalışmalar yürüttüklerini hatırlatan Aksu, çalışmalar sonucunda kaçak şeker girişinin oldukça azaldığını söyledi. Buna bağlı olarak, başta sınır bölgelerindeki olmak üzere şeker fabrikalarının satışının arttığını anlatan Aksu, ''talebi karşılayabilmeleri için fabrikalara, yurt içi ihtiyat stoku olarak üretilen 83 bin tonluk şekeri de yurt içinde satmaları için izin verdik'' dedi.
Kaçak ve kayıt dışı şekere yönelik mücadele amacıyla, öncelikle bilimsel altyapı oluşturan Şeker Kurumu, TÜBİTAK ile gerçekleştirdiği işbirliği sonucunda, geçen yıl Kasım ayından itibaren kamış şekeri ile pancar şekerini ayıran analizler yaptırmaya başladı. Analiz sonucunda, bir şekerin şeker kamışından mı şeker pancarından mı üretildiği belli oluyor. Türkiye'de şeker pancar şekerinden üretilirken, kamış şekerinin varlığı, kaçak şeker girişini ortaya koyuyor.
315 ŞEKER NUMUNESİNİN 239'U KAMIŞ ŞEKERİ
Analiz yaptırmaya başladıktan sonra valiliklere, emniyet müdürlükleri ve cumhuriyet başsavcılıklarına bir yazı göndererek, kaçak şekerin kesin olarak tespiti açısından, kaçak şüphesi ile ele geçirilecek şekerlerden alınacak numunelerin ambalaj örnekleri ile birlikte Şeker Kurumu'na gönderilmesini istediklerini anlatan Aksu, geçen yıl Kasım ayından bu yılın Ağustos ayı sonuna kadar olan dönemde analiz için gönderilen 315 numuneden 239'unun, yüzde 75,8'inin, pancardan üretilmediğinin belirlendiğini bildirdi.
Bu tespit sayesinde pek çok davanın açılmasının sağlandığını belirten Aksu, mücadelenin sıkı bir şekilde devamı sonucunda, son 5 ayda kuruma gönderilen numune sayısında, önceki 5 aya göre yüzde 64 azalma kaydedildiğini söyledi. Temmuz-Ağustos aylarında gümrüklerden ve savcılıklardan sadece 7 numune gönderildiğini, bu numunelerden sadece 3'ünün pancardan üretilmediğinin belirlendiğini kaydeden Aksu, bunun da kaçak şeker girişinin azaldığını gösterdiğine işaret etti.
KÜP-KESME ŞEKER İMALATHANELERİNE SIKI KONTROL
Kaçak şekerin yoğun olarak kullanıldığı kesme-küp şeker imalathaneleri konusunda da sıkı önlemler alındığını belirten Aksu, bu sayede bu imalathanelerin de yurt içi şeker fabrikalarına yönelmek zorunda kaldığını söyledi.
Kaçak şeker ile mücadele yoğunlaştırılırken, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da çok sayıda ''kesme-küp şeker tesisi'' kurulduğu dikkati çekti. Yapılan incelemeler sonucunda, İran, Irak, Suriye'den kaçak yollarla getirilen şekerin, bu tesisler tarafından kesme-küp şeker olarak işlenerek piyasaya sürüldüğü, bu tesislerin kaçak şeker işini kamufle etmek amacıyla kurulduğu belirlendi. Bu firmaların, kaçak şekeri kamufle etmek için yurt içindeki firmalardan az miktarda şeker alırken, yüksek miktarlardaki kaçak şekeri işledikleri, her hangi bir şikayet durumunda da yurt içinden satın aldıkları şekere ilişkin belgeleri gösterdikleri ortaya çıktı. Bu firmalar, şeker kaçakçılığı ile vergi kaybına neden olup, haksız rekabet yaratırken, küp-kesme şekere dönüştürdükleri şeker ile karlarını daha da artırıyorlardı.
Doğu ve Güneydoğu'da, çok sayıda firmanın ''kesme şeker tesisi''ne üretim izni almak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na başvurduğu belirlenirken, bakanlığın görüş sorduğu Şeker Kurumu, ''denetimi zor olduğu'' gerekçesi ile bu imalathaneler hakkında olumsuz görüş bildirdi.
Kurum, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve ilgili kurumların işbirliği ile bu imalathanelerin yoğun denetim ve takip altında tutulmasını sağladı. Yurt içinde üretilen şekerin 50 kg'lık torbalardaki satış fiyatı 89-90 YTL iken, şeker kaçakçıları, 50 YTL'ye getirdikleri ucuz şekeri, küp şeker haline getirip 100-120 YTL'ye satarak karlarını artırıyorlardı.
Kaçak şeker ile mücadele sırasında, şeker kaçakçılarının yurt içindeki şeker fabrikalarının ambalajlarını bile taklit ettiği ortaya çıktı. Yurt içindeki şeker fabrikalarının ambalajına benzer ambalajları, çuvalları kullanan şeker kaçakçılarının, bu ambalajlar üzerine üretim seri numarası, fabrika damgası gibi işaretler yaptığı belirlendi.
Bazı kaçakçıların ise kaçak şekeri yerli şeker ile karıştırarak piyasaya sürdüğü belirlenirken, analizlerde pancar ve kamış şekerinin karıştırıldığı ortaya çıktı.
TASİŞ'İN KAÇAK ŞEKERİ YURT İÇİ PİYASAYA SATIŞI DURDURULDU
Yapılan belirlemeye göre, bazı şeker işleme firmaları, kaçak şekeri kamufle etmek için, TASİŞ mağazalarından aldıkları faturaları da kullanıyorlardı. Gümrüklerde yakalanıp, daha sonra TASİŞ tarafından satışa çıkarılan kaçak şekeri alan firmalar, denetimlerde bu faturaları göstererek, ''gümrüklerden aldığım şekeri kullanıyorum'' diye savunma yapıyordu. Gümrüklerden aldığı az miktarda ürüne karşın, kendisi çok daha fazla kaçak şekeri işliyordu.
TASİŞ'in bağlı olduğu bakanlık ile yapılan görüşmeler sonucunda yakalanan kaçak şekerin yurt içi piyasaya satışı da durduruldu. Gümrüklerde yakalanıp değerlendirilmek üzere TASİŞ'e verilen kaçak şeker artık yurt içi piyasaya verilmeyecek. Kızılay ile yapılan anlaşma uyarınca yakalanan kaçak şeker, Kızılay aracılığı ile yurt dışında dağıtılacak.
TASİŞ, Şeker Kurumu ve Kızılay arasında yapılan protokol uyarınca, TASİŞ; satışa çıkarmadan önce Şeker kurumu'na numune gönderecek. Şekerin Türkiye'de üretilmediği belirlenirse, bu şeker ya doğrudan TASİŞ tarafından ihraç edilecek ya da bedeli karşılığı Kızılay'a devredilecek. Bugüne kadar TASİŞ'in gönderdiği numunelerden 44 tonun Türkiye'de üretilmediği belirlenirken, henüz KIZILAY bu kapsamda yardım olarak yurt dışına şeker göndermedi.
Fiyatının ucuzluğu nedeniyle kaçak yollardan sokulan kamış şekerinin önlenmesi, haksız rekabet, haksız kazanç, vergi geliri kaybı, yerli üretim ve istihdam kaybı, stok maliyeti artışı gibi olumsuzlukların ortadan kaldırılması yanında insan sağlığı açısından da önem taşıyor. Şeker Kurumu yetkililerinin verdiği bilgiye göre, kaçak yollarla kontrolsüz şekilde ülkeye sokulan şekerde, genetik modifiye ham maddeden üretilebilmesi yanında, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların yaygın olarak görüldüğü az gelişmiş ülkelerden getirilmesi halinde hastalık taşıma riski de bulunuyor.
SATIŞLAR ARTTI, STOKLAR TÜKENDİ
TÜRKŞEKER Genel Müdürü ve Şeker Kurulu Başkanı Azmi Aksu, kaçak şekerle mücadele sonucunda şeker fabrikalarının satışının arttığını, talebi karşılamak amacıyla ihtiyat amaçlı üretilen 83 bin tonluk şekerin de yurt içinde satışına izin verdiklerini söyledi.
Pazarlama yılının sona erdiği Ağustos ayı sonu itibariyle fabrikaların elinde, 19-20 bin tonu TÜRKŞEKER'de olmak üzere 46 bin ton düzeyinde stok kaldığını belirten Aksu, önceki yıllarda 400 bin-500 bin tonlar düzeyine ulaşan sezon sonu stokları dikkate alındığında, bu sezona neredeyse stoksuz girildiğinin söylenebileceğini kaydetti. Aksu, üretim sezonunun ise 15 Eylül'de başladığı düşünülürse, fabrikaların yeni sezona sıfır stok ile girdiğini belirtti.
Verilere göre, şeker fabrikaları, 15 Eylül'de başlayan yeni üretim sezonuna, 2003/2004 pazarlama döneminde 252 bin, 2004/2005 pazarlama döneminde 415 bin, 2005/2006 sezonunda 361 bin, 2006/2007 pazarlama döneminde 91 bin, 2007/2008 pazarlama döneminde ise 46 bin ton stokla girdi.
Geçen yıl Ocak-Eylül döneminde, dahilde işleme rejimi kapsamında ihracatçılara verilen 125 bin-130 bin tonluk şeker dahil, 780,9 bin ton şeker satan TÜRKŞEKER'in, bu yılın aynı dönemindeki satışı, yüzde 24,19 artarak 970 bin tona çıktı.
Şeker fabrikalarının 2007/2008 pazarlama dönemindeki yurt içi satış miktarı ise toplam 1 milyon 684 bin ton düzeyinde gerçekleşti.
Bu yıl kuraklık yaşanma riskine karşı, gelecek sezon için üretilecek şekerde sorun olmaması için şekerde pazarlama kotalarının artırıldığını, buna bağlı pancar üretiminin de artacağını anlatan Aksu'nun verdiği bilgiye göre, 2008/09 pazarlama yılı için toplam pancar üretim kotası 18 milyon ton olarak hesaplandı.
TÜRKŞEKER'in ürettireceği pancar miktarı da yüzde 11,48 artırılarak 10,2 milyon tona çıktı. Kuralık nedeniyle pancar üretimi azalsa bile, Türkiye'nin ihtiyacı olan şeker üretimini sağlayacak şekilde pancar üretilecek.
BU YIL PANCAR EKİM ALANLARI GENİŞLEDİ
Şeker Kurumu, 2002-2003 pazarlama döneminden itibaren, her pazarlama dönemi için, nişasta bazlı şeker (NBŞ) dahil, 2 milyon 341 bin ton A şekeri kotası belirledi. Yasa gereği bunun yüzde 10'u (234 bin ton) NBŞ üretimi ile karşılanırken, kalan 2 milyon 107 bin ton pancar şekerine ayrılıyor.
Gıda sektörün talebi ve ihtiyacı nedeniyle, NŞB pazarlama kotası, hemen her yıl bakanlar kurulu kararı ile yüzde 50 artırılarak 351 bin 150 tona yükseltiliyor. Böylece ülke A şekeri kotası, uygulamada 2 milyon 458 milyon tona çıkmış oluyor.
Bu yıl ise yurt içi satışların artması, kuraklık nedeniyle üretimin ve stokların düşmesi üzerine, 2008/2009 pazarlama dönemi için 2 milyon 666 bin ton A şekeri kotası belirlendi. Bunun yüzde 10'u (266 bin tonu) NŞB üreticileri, 2 milyon 400 bin tonu ise pancar şekeri üreticileri tarafından kullanılacak. Böylece, şeker pazarlama kotaları, ortalama yüzde 14 artırılmış oldu.
Şeker Kurumu verilerine göre, 2008/2009 pazarlama dönemi için 2,4 milyon tonu A şekeri, 120 bin tonu da B şekeri (ülke içi ihtiyat stoku) kapsamında olmak üzere 2 milyon 520 bin ton pancar şekeri kotası belirlendi. A şekeri kotasının 1 milyon 385 bin tonu TÜRKŞEKER, 411 bin tonu Konya Şeker Fabrikası, 329 bin tonu Kayseri Şeker Fabrikası, 107 bin tonu MB Şeker ve Nişasta San. ve Tic. A.Ş, 73 bin tonu Amasya Şeker Fabrikası, 57 bin tonu Adapazarı Şeker Fabrikası, 38 bin tonu da Kütahya şeker Fabrikası'na tahsis edildi.
Pancar şekeri kotalarının artırılması, şirketlerin satışı gerçekleştirebilmek için daha fazla pancar ürettirmeleri anlamına geliyor. Bunun sonucu olarak bu yıl pancar üretim alanları da genişledi.