New York günlüğü (7).
Berbat bir New York sabahının köründe Cumhurbaşkanı Gül, maiyeti ve biz basın mensupları Wall Street yoluna düştük. Cümledeki "Berbat" sözcüğü iki anlamı da içeriyor: Bardaktan boşanır gibi yağmur yağıyordu ve ABD'nin en büyük mevduat bankası Washington Mutual'in de iflas zincirine eklenmesi
New York'ta zaten dibe vurmuş olan moralin son kırıntılarını da alıp götürmüştü. Dile kolay; 307 milyar dolarlık varlığı, 188 milyar dolarlık mevduatı ve 45 bine yakın çalışanı olan finans imparatorluğu göz göre göre batmıştı.
Wall Street ziyaretimizin nedeni, Gül'ün
New York Borsası'nda haftanın son işlem gününün açılış gongunu vuracak olmasıydı. Tam da gününü seçmişler!
Borsa yetkilileri en başta uyardılar: "Bugün endeks düşse de, yükselse de Cumhurbaşkanınıza bağlamayın. Herkes çok gergin. Seans dünkü kapanışa göre 200 puan düşüşle açılırsa öpüp başımıza koyacağız, zira bu, günü hafif hasarla atlatacağımızın işareti olacak." Saat 09.30'a 5 saniye kala Gül gongu vurup seansı açınca tabelaya baktık;
New York Borsası 130 puan düşüşle başlıyordu. Fena değil. Sonra endeks yukarıya doğru harekete geçti ve günü yüzde 1.10 artışla bitirdi. Hem de Washington Mutual devletleştirilmesine ve Bush yönetiminin mali sistemi kurtarmak için hazırladığı 700 milyar dolarlık paket Kongre'de takılmasına rağmen.
Çıkışta Gül'ün danışmanlarından biri ilginç bir saptamada bulundu:
"Amerikalılar tüm değerlerini inkar etmeye başladılar. Özgürlükler en kutsal ilkeleriydi; parmak iziyle yetinmeyip insanların gözbebeklerini arşivliyorlar. Piyasa ekonomisi, dokunulmaz kavramlarıydı; peş peşe bankaları devletleştiriyorlar." Berbat havaya rağmen gerek Gül, gerek Babacan,
New York'taki son işgününü sonuna kadar değerlendirdi. Gül'ün ikili görüşmelerinin en önemlisi Irak Cumhurbaşkanı Talabani'yle oldu. Talabani davetini tekrarladı, Gül ise "Vilayetler Seçim Yasası"nın Irak Parlamentosu'ndan geçmiş olmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Yasanın can alıcı noktası, Kerkük'ün bölgesel seçimlerin dışında bırakılması. Uzlaşma sağlanıncaya dek statüko korunacak. Yani, Kerkük ili Kürtler'in etki ve yönetim alanı dışında kalacak.
Gül, "Kerkük'te 4 yıl önce savunduğumuz noktaya gelindi" dedi, ekledi: "ABD, AB ve BM, Kerkük'teki asıl tehlikeyi nihayet kavramaya başladılar. Şimdiye kadar hep Kürt-Türkmen çatışması olasılığı üstünde duruyorlardı, oysa Kerkük'te Kürt-Arap çatışması pusuda bekliyor." Talabani'nin Bağdat'ın yanı sıra Erbil, Süleymaniye, Musul, Kerkük ve Necef'i de ziyaret etmesini önerdiğini hatırlattık. Cumhurbaşkanı güldü: "Oralara da giderim. Yeter ki, önce Irak'ta güvenlik ve istikrar sağlansın."
Paralel ilerleyen iki süreç Babacan'ın13 ikili görüşmesinin en merakla bekleneni ise elbette Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlarıyla buluşmasıydı. O da iyi geçti. Format, yani üçlü buluşma tüm tarafları tatmin etti ve tekrarlanması dileğinde bulunuldu.
Bu konuda diplomatik kaynaklardan edindiğimiz bilgiler özetle şöyle:
İki süreç; Türkiye-Ermenistan siyasi temasları ve Azerbaycan-Ermenistan nabız yoklamaları paralel yürüyor. Bir hatta ilerleme sağlanması, öbüründe de olumlu gelişmelerin tohumlarını ekiyor. Bir noktadan sonra
Türkiye-Ermenistan ve AzerbaycanErmenistan sorunlarının birlikte masaya getirilmesinin daha yararlı ve daha sonuç alıcı olacağı görüşü tüm taraflarda kabul görmeye başladı.
Şimdi herkes 15 Ekim'de Azerbaycan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmiş durumda. İlham Aliyev'in seçimi kazanmasından sonra (Başka olasılığı kimse aklına bile getirmiyor) Azerbaycan-Ermeni diyalogunun daha hızlı gelişmesi, bunun da
Türkiye-Ermenistan temaslarına yansıması bekleniyor. Ya da tersi.
Özetle üç tarafın da geldiği nokta şu: "Bu fırsat penceresini bir daha yakalamayabiliriz.
Türkiye'de Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, Azerbaycan'da İlham Aliyev, Ermenistan'da da Serj Sarkisyan çözüm için siyasi iradeye sahipler. Biri devre dışı kalırsa, sacayağı çöker."
Anlaşılan, yaklaşan kış Kafkaslar'da heyecan verici gelişmelere gebe olacak.
Yayın tarihi: 28 Eylül 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/28//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.