Mersin Zirai Ürünler İşleme İhracat Sanayi ve Ticaret (MENAS) A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ferhat Gürüz, haklarında ortaya atılan iddiaların asılsız olduğunu savunarak, ''AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile CHP TBMM Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki siyasi çekişmenin mağduru biz olduk'' dedi.
Ferhat Gürüz, Tömük beldesindeki işyerinde düzenlediği basın toplantısında, eski ortakları Fırat ile Kılıçdaroğlu arasındaki çekişmede haklarında birtakım iddialar ortaya atıldığını hatırlattı.
Bu iddiaların, eski ortağının şu anda bir milletvekili olmasından dolayı sürekli olarak medyada yer aldığını, haksız yere ve acımasızca suçlandıklarını belirten Gürüz, şöyle konuştu: ''MENAS A.Ş. ve ortakları bugüne kadar ihale, kredi veya başka bir konuda devletle hiçbir işe girmedi. Bundan sonra da girmeyecektir. Bizim usulsüzlükle yolsuzlukla hiçbir işimiz yok. Bizler tamamen onuru ve haysiyeti için yaşayan insanlarız. Çok şükür maddi durumumuz yerinde ve mütevazi bir yaşam sürüyoruz. Ancak, Fırat ile Kılıçdaroğlu arasındaki siyasi çekişmenin mağduru biz olduk. Şirketimizin itibarı çok zedelendi. Daha da önemlisi haysiyetimiz ve şerefimiz hırpalandı. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Bu iddiaları ortaya atanlarla başta Kılıçdaroğlu olmak üzere hukuki yollarla sonuna kadar mücadele edeceğiz.''
Gürüz, ''Kılıçdaroğlu böyle iddialarda bulunurken (Ben bu insanları suçluyorum. Ama doğru değilse çok yıpratıcı bir durum olur) diye düşünmesi lazımdı. Onu bu konuda vicdanıyla baş başa bırakıyorum'' diye konuştu.
MENAS A.Ş.'nin hiçbir biçimde ve hiçbir zaman eski ortağının siyasal nüfuzuna ihtiyacı olmadığını ve bunu da hiçbir yerde kullanmadığını ifade eden Gürüz, hala iddialarının doğruluğunu savunması durumunda Kılıçdaroğlu ile canlı yayında herşeyi tartışmaya hazır olduğunu bildirdi.
İDDİALARA YANIT
Haklarında ortaya atılan iddiaları yanıtlayan Gürüz, öncelikle 2003 yılında hayali ihracat yaptıkları biçimindeki suçlamaya değindi.
O dönemde Ukrayna'da bir firmaya 204 ton ürün gönderdiklerini, ancak alıcı firmanın kendisine aynı gemide giden 5 farklı firmaya ait toplam 640 ton ürünün hepsini Ukrayna gümrüğüne MENAS A.Ş.'den gönderilmiş gibi bildirdiğini ifade eden Gürüz, ''Bize isnat edilen suç, Türkiye'den gönderdiğimiz ürünün Ukrayna'da fazla çıktığıdır. Eğer biz 640 ton ihraç ettiysek, neden 204 ton beyan edelim? Yani niye daha az devlet desteği ve KDV iadesi alalım. Ancak tersi olsaydı, işte o zaman haksız kazanç elde etmiş olurduk'' diye konuştu.
Şirketlerinin eroin ticareti yaptığı biçimindeki iddianın da gerçeği yansıtmadığını savunan Gürüz, MENAS A.Ş.'nin bir nakliye şirketi olmadığını ve herhangi bir TIR'ı bulunmadığını söyledi.
Yılda, 800 ile 1000 dolayında TIR'la yaş sebze ve meyve ile narenciyeyi Mersin ve Antakya'da bulunan 20-30 civarındaki firmalardan sağladıkları TIR'larla ihraç ettiklerini anlatan Gürüz, söz konusu TIR'da yakalandığı belirtilen eroinle şirketlerinin hiçbir ilgisinin olmadığını, bunun da ilgili makamlarca belirtildiğini kaydetti. MENAS A.Ş.'nin ''kırmızı hattan yeşil hatta geçme'' gibi bir istieğinin hiçbir zaman bulunmadığını, uygulamada da böyle bir isteğin söz konusu olmadığını belirten Gürüz, ''Konuyla ilgili bahsi geçen belgeyi isteyerek inceledim. Belgede kırmızı veya yeşil hatta ilişkin herhangi bir ibare bulunmuyor'' dedi.
İngiltere'ye 1994 yılında yaptıkları ihracatın gerçekleşmediğini yönündeki iddianın da gerçeği yansıtmadığını ifade eden Gürüz, şöyle konuştu: ''İskenderun Limanı'nından ihraç ettiğimiz 75 palet meyveyle ilgili 2000 yılında yapılan incelemede, alıcı firmanın gerçekte olmadığı iddia ediliyor. Oysa incelemenin yapıldığı yılda ihraç yaptığımız firma isim ve adres değişikliğine gitmiş. Bu konuyla ilgili tüm hukuki evraklar elimizde mevcut. İhracatın gerçekleşmediği yönündeki iddianın ise prim aldıkları bir bankadaki inceleme sonrasında ortaya atıldığını ileri süren Gürüz, şöyle konuştu: ''Biz, yaptığımız bu ihracatla ilgili primin bir kısmını Türkiye İş Bankası'ndan bir kısmını da İktisat Bankası'ndan alıyoruz. Ancak İktisat Bankası 2000 yılında bir soruşturma geçiriyor. Yapılan incelemede bankanın düzenlediği evrakların usulüne uygun olmadığı söylenerek bizimle birlikte 200-300 firmaya soruşturma açılıyor. Devlet bizden İktisat Bankası'nın yaptığı usulsüzlük nedeniyle bu bankadan aldığımız primi geri alıyor. Fakat Türkiye İş Bankası'nda bir problem çıkmıyor. Biz de istenilen parayı faiziyle birlikte geri ödedikten sonra (biz bu ihracatı gerçekleştirdik. Siz bankanın hatasından dolayı bizden paramızı neden geri aldınız) diyerek dava açıyoruz. Haksız olduğumuz bir durumda neden dava açalım.''